Andrea Oliva ve Nordstern Basel'in Renkli House ve Techno Mirasını Devam Ettiriyor
Derrick May’in ilk Avrupa lansmanını yaptığı şehir kendini her geçen gün daha da geliştiriyor
Andrea Oliva’nın bu aralar keyfi çok yerinde! Meşhur underground partileri Ants ve Paradise’ın düzenli DJ’lerinden olan Oliva’nın bu coşkusuna, doğduğu şehir Basel’in ara sokaklarında dolaşırken bize Derrick May’in Avrupa’daki çıkışına ve gençlik yıllarında şehrin aranan resident DJ’i olmasına dair öykülerini anlatırken şahit oluyoruz. “Düşünebiliyor musun, on beş, on altı yaşında buradaki kulüplerde çalıyordum!” diye heyecanla anlatıyor. “Üstelik mekanlara yirmi bir yaşına gelmeden girilemezken!”
Ren Nehri boyunca uzanan ve Almanya ile Fransa arasındaki sınır bölgesinde yer alan Basel, karpostalları süsleyen bir güzelliğe sahip. Yaşam standartları ve zenginlik açısından ilk 10’da yer alan Basel’in bir sınır kasabası olmasından dolayı bazı şehirlerin hem Almanya hem de Fransa’da toprakları var. Romanesk mimarisi izlerini taşıyan Basel Minster Kilisesi’nden etkileyici Roche Kulesi’ne uzanan görkemli binaları ile Basel aynı zaman temizlik açısından genel anlamda obsesif kompulsif düzeyinde değerlendirilebilecek bir anlayışa sahip. Güzel kelimesi bazen sıkıcı anlamına gelebilse de, Basel dans dünyasında oldukça zengin bir geçmişe sahip. 90’larda techno tarafında birçok Avrupa lansmanına ev sahipliği yapmış Planet E’nin ardından günümüzde seçkin house ve techno tutkunları Andrea Oliva ve Nordstern ekibinin etkinlikleri sayesinde şehre halen sık sık gelmekte.
Her yıl olduğu gibi geçtiğimiz 1 Ağustos günü onlar için yılın en anlamlı günlerinden biriydi. Hem İsviçre Ulusal Bağımsızlık Günü hem de iki sene önce yeniden açılan kulübün kutlamaları vardı. Ama onun hemen önce bir botta gerçekleşecek parti öncesi bir etkinlik için hayranları Oliva’yı heyecanla bekliyordu. Bota gitmeden nehrin kenarında bir bira içmek için durduğumuzda, ANTS tişörtleri giymiş hayranları koşturarak birbirleri ile Andrea’yla selfie çektirmek in yarışıyorlar. Basel’de tatil yapmakta olan Kanadalı bir kadının Andrea Oliva’yı fark ederek cep telefonundan oğlunun Las Vegas’taki bir partide Tiësto ile çekilmiş bir fotoğrafını gösterip “Oğlum sizi tanır mı acaba?” demesi güzel bir anı oluyor bizim için!
Koyu, yeni kesilmiş saçları, çoğunlukla İbiza’da geçirilmiş bir yazdan kalan bronz teni ve tamamı siyah Y-3 tarzı şortu ve bisiklet yaka tişörtü ile Andrea oldukça sempatik ve aynı zamanda yeniden eve dönmüş olmanın rahatlığındaydı. Vardığımızda bottaki parti iki saattir devam ediyordu ve kulübün sahibi Agi’den bardakilere kadar hepsi sanki eski bir okul arkadaşı veya yakındaki bir başka partiden geliyormuşçasına içten bir samimiyetle bizi karşıladı. Dışarıda rekor kıran sıcaklık nedeniyle şehir sakinlerinin birçoğu nehrin soğuk sularına kendini bırakmıştı. Fakat botta durum biraz daha farklıydı. Tatilin de getirdiği rahatlama ile sıcağa aldırış etmeyen herkes çılgınca eğleniyordu. Uzun boylu, kaslı erkekler bronz tenli kadınlarla haşır neşir olurken, Andrea İbiza’dan alışkın olduğu gibi bir şişe Hierbas alıp botun diğer tarafındaki sahneye doğru yürümeye başladı.
“İsviçre’de çok fazla büyük festivalimiz yok” diye söze başlayan Oliva, “Bu yüzden buraya gelenler gerçekten kulüp ortamlarının sıkı müdavimleri; ne istediğini bilen ve gerçek anlamda eğlenmek için gelenler” diyerek hitap ettiği kitleye karşı duyduğu memnuniyeti dile getiriyor.
Gece saatleri yaklaşırken birkaç hierbas sonrası Andrea eski bir arkadaşı olan warm-up DJ’i ile yer değiştirip CUE tuşuna bastığında ise bot birkaç saatliğine adeta bir beat cennetine dönüşüyordu. Yakın arkadaşı Denis Sulta'nın ‘Only Real’ ve Breach’in ‘Jack’ şarkısı ile başlayan girişin ardından Oliva tempoyu artırıp yaz mevsiminin marş niteliğindeki şarkılarından biri olan DJ Koze’nin ‘Pick Up’ı ve kendi enerjik, ritmik house/techno miksleri ile herkesi coşturuyordu.
Orijinal Nordstern kulübü iki sene önce
kapandı. Fakat var olduğu süre boyunca dünyanın en iyi DJ’lerinin favori
mekanlarından biri olma özelliğine ulaşmıştı. “Carl Cox da gelmişti, Adam Beyer
ve Mathew Johnson düzenli çalan isimler arasındaydı” diyor Andrea. “Kulübün bu
özelliği Avrupa’daki müzikseverlerin dikkatini çekti ve Almanya’dan, İtalya’dan
birçok kişi haftasonu için buraya gelmeye başladı.” Kulübün eski görünümünü kaybetmiş
olmasının hüznünü yaşıyor olsalar da mekanın içerdiği yenilikler kulüp için
tasarladıkları değişikliklerin hayata geçmesine vesile olduğu için hepsi çok
mutluydu.
wAFF bottaki partiye nokta koyup şehrideki devasa havai fişek gösterilerine müzikal bir tat kattıktan sonra Andrea’nın bahsettiği yine nehrin kenarında olan kulübe doğru harekete geçiyoruz. Yine bir bot olan ama hem sabitlenmiş hem de başarılı bir ses izolasyonu yapılmış bu mekan uzun, dar, konforlu ve kulüp konseptine tam olarak uygun tasarımı ile oldukça görkemli bir yer. “Kalabalığın ve DJ’lerin ne istediğini biliyoruz ve ona göre hareket ediyoruz” diye devam ediyor Andrea. “Platformu DJ’lerin boyuna göre aşağı ve yukarı hareket edebiliyoruz. Açılıştan önce sistemi Loco Dice’a test ettirdik. DJ’ler genelde daha önce hangi DJ’leri ağırladığımıza bakarak buraya geliyor ama sonra kulüp ortamı ve ses sistemini görüp tekrar geliyorlar”.
Siyah duvarları, düşük tavanı, küçük fakat mükemmel bir şekilde tasarlanmış DJ kabini ve kusursuz ses sistemi (Carl Craig’e göre çaldığı en iyisi), kulübün basit ama zarif tasarımının dünyanın en iyi kulüplerinde zaman geçirmiş insanların parmak izini taşıdığını açıkça gösteriyor. Ayrıca Andrea’nın kulübü dolduran İsviçrelilerin tam anlamıyla 'clubber' vasfı taşıdığına dair yorumunda ne kadar haklı olduğunu, genelde bundan daha büyük kulüplerde çalan Loco Dice’ın sert ve yüksek ritimli techno setine hep birlikte müthiş bir uyumla kendini kaptıran kalabalığa bakarak anlıyoruz.
Andrea sözlerini “Basel ve İsviçre’deki sır, kültürlerin gerçek bir karışımı olması. Fransa ve Almanya on dakika uzakta. Dolayısıyla etrafta dolaştığınızda Fransız, İtalyan, Alman ve İsviçrelileri bir arada görebilirsiniz. Bu büyülü atmosferin nedenlerinden biri bu” şeklinde tamamlıyor.
Elrow ve ANTS gibi Ibiza’nın en popüler konsept partilerinin uzun soluklu isimlerinden Andrea Oliva, 21 Şubat Perşembe günü Zorlu PSM Studio’da Türkiye'deki müzikseverlere eşsiz bir gece yaşatacak. Etkinlik biletlerini buradan satın alabilirsiniz.