
Elektronik müziğin geleceği ortak çalışmalarda mı saklı?
Yalnız üretimin norm haline geldiği elektronik müzik dünyasında, işbirliği arayışı elektronik müzik endüstrisine geçmişten ilham kaynağı oluyor
Telegram kanalımıza abone olarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.
Dijital prodüksiyon araçlarının ve son zamanlarda diğer alanlarda olduğu gibi müzik üretim alanında da yapay zeka ürünlerinin sunduğu sonsuz olanaklar, sanatçılara kendi başlarına büyük işler çıkarma imkanı veriyor.
Ancak son dönemde müzik dünyasında dikkat çeken yeni bir eğilim var: Sanatçılar yeniden birlikte üretmeye ve yeniden birlikte sahne almaya yöneliyor.
Dijitalleşmenin getirdiği avantajların yanında, yalnız üretimin önemli bedelleri olduğu artık çok daha açıklıkla konuşulmaya başlanmış durumda. Özellikle yaşam maliyetlerinin arttığı ve müzik endüstrisinin giderek kâr maksimizasyonuna yöneldiği bir dönemde, grup olmak birçok açıdan “lüks” haline gelmiş durumda.
Solo sanatçı modeli her yıl artan maliyetler konusunda ekonomik avantajlar ve esneklik sağlasa da, üretimden pazarlamaya kadar giden bu uzun yolda fiziksel ve mental olarak büyük bir külfet getirdiği gerçeği de yadsınamaz durumda.Küçük ve orta ölçekli etkinlik mekanları hızla yok olurken, sanatçılar gelirlerini büyük festivaller ve yüksek prodüksiyonlu etkinliklerden sağlamaya çalışıyor. Bu da sanatçının üstündeki beklentiyi ve baskıyı arttırıyor. Artık sanatçıdan sadece müzik değil, bir “gösteri” sunulması bekleniyor.
EDM sahnesi bu beklentiyi çok önceden kavrayıp, “play’e basan DJ” figürünü bir şov haline getirmeyi başardı. Aphex Twin gibi kült figürlerden Boiler Room yayınlarına kadar pek çok isim, prodüksiyon kalitesini artırarak izleyiciyi içine çeken bir deneyim sunmayı başarıyor.
Ancak her sanatçı için bu seviyede yüksek prodüksiyonlar veya görsel şovlar sunmak mümkün olmayabilir.
Tam da bu noktada, birçok sanatçı için yeniden beraber üretme veya sahne alma fikri bir çözüm haline gelebilir. Üretirken farklı fikirlerin ortaya çıktığı, karşılıklı etkileşim ve kolektif bir bakış açısı sahnede de dinleyiciyle kurulan bağı güçlendirmeye olanak sağlıyor. Ama hepsinden önemlisi sanatçının tek başına omuzlamak zorunda kaldığı baskıyı yayıp kolektif olarak paylaşmasını sağlıyor.
Elektronik müziğin başlangıcında yer alan gruplar—Kraftwerk’ten Underworld’e kadar—aslında türün doğasında kolektif üretimin ne kadar önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.
Bugün ise bu köklere bir dönüş söz konusu olabilir. Çünkü üretim sürecinde yalnızlaşan sanatçılar için birlikte üretmek artık nostaljik bir romantizm değil; duygusal, yaratıcı ve sahne üzerindeki etkisi açısından somut bir ihtiyaç haline geliyor.
Görünen o ki elektronik müziğin geleceği, bir zamanlar terk edilen grup formatında yeniden filizlenebilir. Ve belki de bu kez, sadece geçmişe bir saygı duruşu değil, geleceğin yeni sahne diline açılan bir kapı olma ihtimali de yüksek.
༺༻
Furkan Kılıçaslan'ı Linkedin'de takip edin.