Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
HABER

DJ Berghain'daki ilk performansının ayrıntılı hikayesini Reddit'te okuyucular ile paylaştı

Lag'in deneyimlerini uzunca anlattığı gönderi okunmaya değer

  • Furkan Kılıçaslan
  • 17 Temmuz 2019
DJ Berghain'daki ilk performansının ayrıntılı hikayesini Reddit'te okuyucular ile paylaştı

Lag'in Reddit gönderisinden alınmıştır. Türkçe'ye uyarlanırken akışta değişiklikler yapılmıştır.

Selamlar, buraya toplanın! Geçen hafta ilk kez Berghain'da çaldım ve deneyimlerimi sizlerle paylaşmanın güzel olacağını düşündüm.

Her şeyden önce, birçok insanın DJ'ler özelinde anlamadığı bir şey var; bu da bir etkinliğiniz için seyahat etmeniz gerekiyor ise onun sanatçı üzerinde ne kadar stres yarattığıdır. Çoğu insan için seyahatler tatilin başlangıcı olarak kabul edildiğinden rahatlatıcı ve dinlendirici olabiliyor, ancak etkinliğine seyahat eden bir sanatçı için seyahatler her zaman fiziksel ve psikolojik anlamda zor olabiliyor. Genelde otelinize vardığınızda akşam yemeği yiyip biraz dinlenmeye anca fırsatınız olabiliyor. Şehrin güzelliklerini kaçırmaktan bahsetmiyorum bile! Hayat döngünüzün sürekli olduğunu düşündüğünüzde yıpratıcılığını tahmin edebilirsiniz. Kaos içerisinde sizi rahatlatacak birinin olmasına ihtiyaç duyarsınız. Sizin performansınızı dinlemeye gelenler için ne kadar az dinlendiğiniz veya yemek yiyemediğiniz bir bahane değildir. Profesyonel olarak bu işi yapıyorsanız performansınızın yüzde 100'ünü vermek birinci önceliğiniz olmalı. Bu yüzden iyi konukseverlik (sanatçıyı ağırlama), herkesin eğlenebileceği iyi bir organizasyon yaratmak için çok önem teşkil ediyor. Sadece küçük kulüplerden öte bazen sanatçıların kötü şekilde ağırlanışını büyük organizasyonlarda da görmek mümkün olabiliyor. Söz konusu Berghain olduğunda bu deneyim mükemmele yakındı diyebilirim. Havaalanında karşılandıktan sonra güzel bir otele yerleştirildim. En önemlisi de yerleştirildiğim otelde çoktan geç çıkış ve geç kahvaltı seçenekleri konfirme edilmişti. Bu da beni otele yerleştiğim gibi bir sanatçı olarak rahat bir nefes aldırmıştı. Bu tarz ince nüansların bir sanatçı için ne kadar önemli olduğunu tahmin edemezsiniz!

Dipnot olarak düşmek istediğim bir konu var: Bazı insanlar Berghain çalışanlarını gergin ve sert olarak ilişkilendiriyor konseptlerinden dolayı. Ama sizi temin ederim ki Berghain'de tanışacağınız tüm çalışanlar gayet cana yakın ve iyiliksever. Orada çalışan adamlardan biri bile bana kendi dilimde iyi şanslar diledi. Bu genellikle benim için hiçbir şey ifade etmez, ama nedense beni etkiledi ve duygusallaştırdı. Kulis tarafını ise hayal gücünüze bırakacağım.

Kulübün kendisine gelince hakkında söylenen her şey doğru. Berghain size özgürlük, kabul ve sevgi atmosferini gerçek anlamıyla veriyor. Genel olarak herhangi bir yere ait olmadığına dair yaşadığınız o his sizi özgür kılıyor. İnsanlar genellikle bunu cinsellikle bağdaştırıyorlar ama bundan daha fazlası var. Misafir olarak daha öncesinde hiçbir zaman Berghain'a kabul edilmemiştim, hatta bir keresinde aynı gecede üç kez geri döndürülmüştüm. Ancak geri döndürüldüğüne kızan insana da çok rastlamanız mümkün olmaz. Berghain güvenlikleri yukarıda bahsettiğim özgürlüğü bozabileceğine dair içlerinde en ufak bir şüphe uyandıran insanları almıyorlar ve bu ince dengeyi koruyorlar.

Neyse konsere geri dönelim. Başlangıçta, dört gözle beklediğim set zamanım Pazar öğleden sonra 12-16 arasıydı. Hem kendim iyi bir uyku uyuyabilecektim hem de insanlar dinlenmiş şekilde geleceklerdi. Ancak zaman çizelgesindeki karışıklıktan dolayı beni Pazar sabah 5-9 arasına çektiler. Bu biraz hayal kırıklığına uğratsa da beni Berlin'deki sıcağı gördüğümde aslında 5-9'un daha iyi bir zaman olacağına karar kıldım. En büyük endişem uykusuzluktu. Ne kadar uyursanız uyuyun eğer biyolojik saatiniz farklı saatlerde uyumaya alışmışsa o saatlerde uykulu hissediyorsunuz. Ne olur ne olmaz diye bir Red Bull içtim. Setime hazır hissediyordum. Barker benden önce çalan isimdi. Setini yeni kısaçasından Maximum Utility parçası ile bitirirken üstümde büyük bir gerginlik hissediyordum. Kendi kendime bunun herhangi bir etkinlikten farkı olmadığını ve nasıl yapıyorsam her zaman olduğu gibi öyle yapmam gerektiğine dair kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Klasiklerden Tres Demented (Carl Craig ve Laurent Garnier) parçasıyla setime başladım. Setimi inşa etmek için yeteri kadar uzun bir girişe sahipti parça. Burada bir dip not daha düşmekte fayda var: Setimi hiç bir zaman hazırlamıyorum. O anki kulübün ve atmosferin durumuna göre arşivimdeki şarkıları tag'leyerek gece boyunca doğru hissiyat ile onları çalıyorum. Uzun girişe sahip şarkılar özellikle önünüzde 4 saatlik bir performans varsa seyirciyi genel tempoya alıştırmanız açısından önemlidir. Çünkü 2 saatlik setlere alışkınsanız sürekli daha büyük parçalar çalmaya başlıyorsunuz ama önünüzde 4 saat varsa sürekli böyle çalamazsınız. 4 saatiniz olduğunda dinleyiciyi bir yolculuğa çıkarmak ve inişlerle çıkışlarla bir hikaye yaratmak için yeterince fırsatınız var.

Tahmin edeceğiniz gibi ses sistemi muhteşem. Referans monitörler mükemmel, ana ses çok yüksek ama kulaklarınızı asla çınlatmıyor. Bu yüzden eğlenmek çok kolay. Ancak DJ olarak bu tarz yerlerde çalarken dikkat etmeniz gereken bir kaç şey var: her şeyden önce Berghain beton, yani ciddi anlamda bir yankı söz konusu. Bu da demektir ki eğer tempoyu arttırırsanız boşluk vermek istediğiniz yerlerde yankı önünüze geçecektir. Boşluk (sessizliğin) bir set için ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bu arada tam anlamıyla boşluklardan bahsetmiyorum, kick'ler arasındaki ufak iniş çıkışlarda özellikle yankı bu duyguyu size kaybettiriyor. İnişler ve çıkışlar, ister daha büyük ister daha küçük ölçekte olsun, dinleyini her zaman memnun ediyor. Bu nedenle, böyle bir ortamda çok hızlı çalarsanız - dinamiklerinizi yankıya kaybetme riskini alırsınız. 137 BPM'le başladığım setimde bu nedenle aynı BPM'de kaldım. Ayrıca, Funktion 1 çok özel bir ses sistemidir ve minimalist bir yaklaşıma sahip müzik için muhtemelen en iyisi. Çokça yüksek dinamikte devam eden bir müzik söz konusu olduğunda ise bazen sesi çamurlaştırabiliyor. Diğer bir çok sistemden daha iyi olsa da bir DJ olarak ses bakımından en iyisini almak istersiniz.

Bunu akılda tutarak Norman Nodge - NN 8.0 ya da Steve Stoll - No Questions Please gibi parçalar çalmak Joey Beltram - It Works ya da Jeff Mills - UFO gibi daha gürültülü parçalar çalmaktan daha iyi etki verecektir. Genel bir kural olarak - F1 sisteminin gerçek gücünü istiyorsanız daha minimalist şarkıları tercih edin. Setimin başlarında bazı teknik zorluklar yaşadım (sanırım gece boyunca benim dışımda Pioneer DJM mikser talep eden başka bir DJ yoktu, bu yüzden bazı bağlantılar sorun çıkardı). Ayrıca, bu kadar iyi bir sistemde, A&H'in ses kalitesinin ne kadar iyi olduğunu gerçekten fark edebilirsiniz. Buna rağmen, DJM mikserin benim keskin geçişlerimin daha yumuşak hissedilmesi açısından bana daha iyi uyduğunu düşünüyorum.

Daha yavaş geçişlerle başladım setime. Benim için DJ'lik bir diyalog şeklinde olmalı. Sadece kendim için çaldığında, kalabalık bunu ne kadar severse sevsin bunu başarısızlık olarak görüyorum. Sanatçı ve izleyici arasında değişen bir enerji alışverişi olmalı ve ideal olarak iki taraf da performans boyunca bazı anlarda şaşırmalı. Mükemmel bir set, sanatçı ve izleyici arasında kendi güvenli sularından çıkıp devam etmeli. Böyle olmadığında sanatçı olarak rahatladığınız hissediyorsunuz ve bence bu sizi kendinizi daha iyisini yapmak için zorlamıyor. Dört saat sonra ve bitiş çizgisindeydim. Sonuna kadar sıçmadan ama aynı zamanda çok güvenli oynamadan bitirdim Risk almayı başardım ve aslında gerçek Lag'i gösterebilme fırsatı yakaladım. Son şarkının yankısı hala hoparlörlerde devam ediyor. Seti Objekt'e teslim ederken insanlar etrafımı sarıyor ve beni tebrik ediyor. Ancak 4 saat 4 CDJ'de performans gösterdiğinizde duygusal olarak soyutlaşıyorsunuz. İnsanlar benimle konuşuyordu ama bir süre gerçekten hissedemedim ya da düşünemedim. Bir içki aldım, barda oturdum ve işletim sistemimi yeniden başlattım. Yavaşça ama kesinlikle geri dönüyordum. Objekt'in setinin keyfini çıkarmaya başladım ve arkadaşlarımla konuşmaya başladım. Bir süre sonra yaşadığım tecrübenin ağırlığına yenik düştüm ve biraz dinlenmek için otele gittim. Kulübü terk edip önündeki fotoğrafı çektiğimde nihayet bana vurmuştu. Aşırı bir histi ve birkaç saat boyunca aptal yüzüme sıkışıp kaldığınızı fark ettikten sonra elde edeceğiniz gülüş aynıydı. Nadiren başarılarımı tekrardan gün yüzüne çıkarıp onları psikolojik olarak rahatlamak için geri kullandığım olur ama bu gece çok farklıydı. Anılar ve kesitler sürekli kafamda canlanıyordu. Unutmayacağım bir deneyim olmuştu. Gerçekten heyecandan uyuyamadım, o yüzden sadece orada olamayan arkadaşlarımla olan deneyimlerimi paylaşmak için Urban Spree'ye gittim.

Berghain'a geri dönmeyi ve başkasını çalarken dinlemenin kendi anılarımı mahvedeceğini düşünerek bu karardan vazgeçtim. Yatağıma geri döndüğümde, beni her adımda destekleyen anne-babamı düşünüyordum ve aslında Berghain'ı çalmanın ne kadar büyük olduğunu fark ettikleri için onların da benim kadar mutlu olduklarını düşünüyorum. Annemi bir kez Berghain'a götürmüştüm. Savaşlarla parçalanmış bir ülkede folklor müziği dinleyerek büyüyen bir çocuğun hayallerine ulaşmalarına yardımcı oldukları için en çok onlara minnettarım.

Berghain'da çalmak kocaman bir hayalin gerçeğe dönüşmesiydi. Teşekkürler Obama. Umarım yakında döneceğim!

'One Love İstanbul 15'e özel hazırladığımız Spotify listemizi takip edin.

Sonraki yazýyý yükle
Yükleniyor...
Yükleniyor...