Adriatique Yeni Bir Çığır Açmak Üzere
Solomun ve Tale Of Us destekli ikili son albüm turneleri kapsamında 15 Şubat'ta Module İstanbul'da sahne almaya hazırlanıyor
Her yıl tam zamanında gerçekleşir. New York’ta yaz güneşi sonbahar grisine kendini teslim ettiğinde hep biraz kasvetli olur: tanımlanamayan bir karmaşa hissine eşlik eden bir sancılı bir kaybolmuşluk duygusu sarar ortalığı. Daha bir gün önce şehir taze ve soğuk kokteyller için tam uygun ortama sahip sıcak, terleten bir vahşi ormandı. Bu gece ise yünlü süveterlere ve sıcak kıyafetlere büründüren ani bir soğuk var ve dışarda çiseleyen yağmur insanın içindeki sıkıntıyı biraz daha alevlendiriyor.
Hava
Bushwick’in devasa açık hava kulübü Brooklyn Mirage’ın dışında bekleyen
kalabalığı biraz endişelendiriyor. “Ben buna hazır değilim işte!” ve “Neler
oluyor?” gibi heyecan belirtisi söylemler herkesin dilinde. Ama yine de herkesin keyfi yerinde - herşeye rağmen
hala dışarıda partileme zamanı devam ediyor. Ve bu akşam sahnede Tale of Us
yönetimindeki Afterlife plak şirketinin etkinliği yılın en çok beklenen olaylarından
biri.
Tıka basa
dolu etkinlik alanın içinde, herkesi iyi ve sıcak tutmak için yeterli beden
ısısı var. Kapşonlu süveterler çıkarılmış, siyahın farklı tonlarındaki
tişörtler ortaya çıkmış durumda. Bunu tek bozan ise zaman zaman ortaya çıkan post-Burning Man tarzı ışıklandırmalar. Fakat herkes gayet pozitif modda. Herkes günün
headliner'ı olan Tale of Us için burada tabi ki ama basit, resmi olmayan Mixmag
anketinin sonucu iki saatlik setleriyle sahneyi dolduracak olan Zürih bazlı
Adrian Shala ve Adrian Schweizer ya da bilinen adıyla Adriatique’i de
kalabalığın aynı oranda iple çektiğini gösteriyor. Bu aslında şaşırılmaması
gereken bir durum: ikili geçmiş birkaç yılda Gotham topluluğunun yarı-düzenli
üyesi olmuş ve setlerinin sıkı takipçisi olan bir hayran
kitlesi oluşturmuş durumda.
Fakat bu gece, daha setin ilk dakikalarında, daha farklı ve büyük bir şeylerin olduğu belli oluyor. Basit bir set-up, dört CDJ, bir mikser ve bir çift efekt kutusundan ibaret bir ekipman ile müthiş bir ikili oluşturan Shala ve Schweizer -onlar da siyah giyinmişler- kararlı bir şekilde tekno ritmlerini ambient bir genişlikte, trance dokunuşları ile muazzam bir hal alan, görkemli bir tech-funk ve daha birçok ritim ile bütünleştirip, birkaç bin kişinin avuçlarının içinde olduğunu biliyor olmanın cesareti ile çalıyorlardı. İki saat boyunca Cobblestone Jazz’in ‘India in Me’ gibi gerilimli tekno tarzı bir sounddan Maceo Plex’in Marbiou State ‘Nervous Tics’ remiksine ve oradan da Hector Toledo’nun Craft Integrated'ın ‘Atolla’ parçasına yaptığı remiks arasında gezinip durdular. Setin son dakikaları &Me’nin akıcı ‘As Above So Below’ ve Adriatique’in yeni yayımladıkları kendi parçaları ‘Voices From The Dawn’ ve ‘Ray’ arasındaki geçişlerle süslenmişti. Sonuncusu zarif romantizmi hafif yoksayan bir orkestral yeni adaptasyon ile dinleyicilerle buluştu.
Setin sonundaki bu parça adeta bir misyon vurgusu gibiydi; sanki Shala ve Schweizer Adriatique hikayesinin bir bölümünü kapatıp yenisine doğru yelken açıyordu. Ve belki de gerçekten öyle. Brooklyn Mirage etkinliğinde henüz yayımlanmamış bu yeni versiyon, Shala ve Schweizer’ın ilk LP’si ‘Nude’den – ve bu albüm ikilinin soundunda büyük bir adım. Afterlife’dan çıkan bu iddialı şarkı koleksiyonu bir çeşit samimi ve yüklü, özel ve evrensel bir duygu yoğunluğu barındırıyor. Tabi ki onları oldukları yere getiren "4 to the floor" tarzını da ihmal etmemişler, fakat LP’de göze çarpan şimdiye kadar olmadıkları kadar daha yapılı, değişken sesleri içeren, ritmik olarak karmaşık ve ifadesel bir müzik. Şarkının adındaki tedirgin ediciliğe karşın Jono McCleery’nin duyguları yukarılara çıkaran sesi ile ‘Mystery’, ‘Pancromatic’in kekemelik üzerinden yarattığı momentum ve Berlin’in ünlü isimlerinden Delhia de France’in unutulmayacak yakarışlarına yer veren neredeyse Gotik tutkuları içeren ‘Tachykardia’: hepsi sırılsıklam duygu yoğunluğuna hazır, anlam dolu bir melodik electronica bekleyen hayranları için hazır.
İki gün sonra Mixmag Shala ve Schweizer ile Williamsburg otelinde buluştuğunda hava daha da kötüleşmişti, sanki yaz mevsiminin son günleri değil de rüzgarlı ve rutubetli bir Kasım ayı gibiydi. Buna karşın siyahlar içindeki ikilinin keyfi ‘Ray’ şarkısı da dahil albümlerinde yer alacak henüz yayımlanmamış birçok şarkısının gayet iyi yorumlar alıyor olmasından kaynaklı olarak yerindeydi. “DJ’lik yaparken hala çok geriliyorum, ama bu albümdeki şarkıları bu kalabalık kitleye çalarken daha da heyecanlıydım” şeklinde özetliyor Schweizer.
Sözü devralan
Shala, “Görüyorsun ki yeni bir şarkının klasik versiyonunu çalarken herkes mutlu
olmuyor, özellikle saat gece yarısından sonra 2 olduğunda az sayıdaki insan
karşımızda duruyor ve bize bakıyordu. Çoğu beğenmiş görünüyordu” şeklinde
eklemede bulunuyor.
Gece kulüplerinin ortamı kadar kulaklık ile dinlemeye de uygun olan ‘Nude’ ikili için önemli bir dönüm noktası. Shala’ya göre bu ‘yeni bir açılım’. “Bu downtempo setler çalacağımız anlamına gelmiyor” şeklinde sözlerini sürdüren Schweizer bahsettiği açılımı şu şekilde anlatıyor; “Ancak hep farklı ritimleri, dokusu, düzenlemeleri olan eserler ortaya çıkarmak istedik… Kulüp soundundan bir bakıma farklı olan bir müzik, belki dans etmekten ziyade sadece dinlemek için. Ve şimdi işte bunu yapmış olmak bizim için büyük bir adım, belki de en büyüğü”.
Bunun doğruluğu gerçekten çok açık ve ‘Nude’ ikiliyi festival ana sahnelerine yer alır hale getirmiş durumda. Seri halindeki bu küçük adımlar sonuç olarak Adriatique açısından farklı yelpazelerden kişi ve ekiplerle farklı işbirliklerini beraberinde getirmiş. İlk olarak elbette Shala ve Schweizer arasındaki işbirliği, diğerlerinin doğal olarak öncülü konumunda. Her ikisi de dans müziğinin büyüsüne küçük yaşlarda kapılmış, Schweizer büyük kız kardeşi, Shala da kuzeni sayesinde henüz ergenlik çağlarında partilerde ve kulüplerde çalmaya başladılar. Shala “Ben Amerikan house geleneğine hayrandım, o ise daha elektronik, daha tech esintili ve minimal türlere yatkındı” sözleriyle başlardaki müzikal zevklerine değiniyor. İkili 2008’de İsviçre, güney Almanya ve batı Avusturya’nın yerel DJ’lerinin bir arada bulunduğu bir topluluğun içinde tanışarak hızlı bir şekilde beraber çalışma kararı aldı.
İkilinin ilk çıkışı Berlin merkezli OFF Recordings’in ‘En Route’ parçasını 2010 yılında ‘Collected Works 4’ adlı derleme albümlerine dahil etmesiyle gerçekleşti. Yüksek ritimli sade bir house parçası olsa da kesinlikle etkileyiciydi ve ikilinin ileride yapacakları zengin, yaratıcı yapımların ipuçlarını veriyordu. Aynı derleme albümde parçası olan prodüktör Thyladomid’le (Charles Thiemann) yeni bir işbirliğinin kapılarını açacak olan bu sound’u yakalamalarının epeyce zaman aldığını aktaran Shala, “Kendimizi stüdyoya kapatıp sigara içip, sandviç yiyip, müzik yaptık ve bu sayede ‘Deep In The Three’ ortaya çıktı” aktarımıyla bu işbirliğine ışık tutuyor.
Parça esasında Kanadalı şarkıcı ve söz yazarı Feist’in ‘Honey Honey’ şarkısının nakaratından oluşuyordu ve Shala’ya göre bir nevi yeniden düzenleme, veya en fazla bir remiksti. Fakat sıra dışı, başka dünyalardan gelen soundu ile Diynamic’in başındaki isim Solomun’un dikkatini çekmişti. Solomun, parçayı setlerinde birçok kez çaldığını söyleyerek prodüktörlerin sahip olduğu yeteneğe özel olarak dikkat çekmişti. Telif hakları konusundaki birtakım belirsizlikler giderildikten sonra parça, Diynamic’in alt plak şirketlerinden 2DIY4 etiketiyle 2011’de yayımlandı.
2011 yazının hitlerinden biri olan şarkı Adriatique’in özgüvenini artırdı. “Biz prodüksiyon olarak hala başlangıç düzeyindeydik” diyen Shala, “Fakat bu parça bazı şeyleri değiştirdi. Belki de kafamızdan geçen şeylerin gerçekleşebileceğini düşünmeye başladık” sözleriyle ‘Deep In The Three’nin kendileri için taşıdığı önemi vurguluyor.
Aynı yılın sonbaharında Adriatique, Berlin’deki BerMuDa Festivali’nde Diynamic’in düzenlediği partide performans sergiledi. “Bir test gibiydi, iş görüşmesi gibiydi gerçekten” sözleriyle Shala, bu festivalde yer almanın kendileri için bir sınav niteliği taşıdığını aktarıyor. İkili başarmıştı; Solomun sabah saat 11’de ikilinin çaldığı bir parti sonrası etkinliğine gelmişti ve Schweizer’ın o günü tekrar yaşıyormuşçasına heyecanla aktarımına göre Solomun çaldıkları müzik eşliğinde dans ediyordu. Shala sözü devralarak, “O gece Diynamic’in bizimle çalışmak istiyor olduğunun ilk işaretini almıştık, biz halen onlarla çalışıyoruz, çalıyoruz ve takılıyoruz” sözleriyle plak şirketiyle bugüne kadar devam etmekte olan ilişkilerinin filizlenme aşamasının altını çizdi.
Diynamic yanında Culprit, Hive ve Cityfox’tan birçok şarkı daha çıktıktan sonra 2016’da ikili kendi plak şirketi olan Siamese’yi ‘Patterns of Eternity’ kısaçası ile lanse ettiler. Bu duygusal üçlü Adriatique’in ikinci partnerliğinin yolunu açtı; bu sefer Afterlife ile. Tale Of Us’ın Matteo Milleri ve Karm Conte’si ile birkaç etkinlikte beraber çalan ikili zaten bağlantıyı kurmuştu. ‘Ray’ ve ‘Voices From the Dawn’ parçalarının ilk versiyonları gibi bitirilmemiş bazı parçalarını değiş tokuş ettiler. “Onlardan gerçekten çok iyi geri bildirimler aldık,” diye anlatıyor Schweizer. “Yaptığımız müzik şimdi onların sounduna daha çok uyuyordu. Ve bir noktada, ‘Neden bu parçaları bizden EP olarak çıkartmıyorsunuz?’ dediler”.
O iki şarkı, yeni bir albümle beraber, Adriatique’in yolculuğunu yakından takip edenler için sanki düz kulüp şarkılarından daha derinlere giden, geniş bir duygu spektrumuna hitap eden ve daha insansı yanlar barındıran bir dönüşümün tepe noktası gibi. Solomun’un dediği gibi “Evrim yaptığın şeyden hiç mutlu olmamaktır ve Adriatique’in bunu tanıştığımız ilk günden itibaren bildiğini düşünüyorum”. Shala’ya göre ‘Nude’, onların sound'larındaki ilerlemenin son noktasından çok geride. Bunu şöyle detaylandırıyor; “O yer her neredeyse oraya olan bir köprü gibi”.
‘Nude’ söz konusu olduğunda orada da bu sefer Diynamic sanatçısı Johannes Brecht ile duyguları daha netleştiren bir partnerlik söz konusuydu. Albümün miksaj ekibinden biri olan Brecht aynı zamanda bazı şarkıların prodüksiyonuna da destek verdi. “İlk prodüksiyonlarımızda sample kullanıyorduk” diye açıklıyor Schweizer. “Çok iyilerdi – fakat Johannes, ‘Bu sizin kendi albümünüz, haydi daha düzgün bir şeyler yapalım’ diyordu”. Nihayetinde kendi sample’larını –perküsyon, bass, piyano ve diğerlerini– yeniden canlı enstrümanlarla kaydettiler. “Bu oyunu tamamen değiştirdi” diye ekledi. “Şarkılara adeta canlılık kattı”.
Fakat Shala ve Schweizer’ın en önemli ilişkisi birbirleriyle olanı. “Benim düşünceme göre başarılarının ardındaki sır yakın dostlukları” diyor Solomun. İkili Zürih’in hemen dışında bir evde beraber yaşıyor ve çalışıyor. Bu bir ikili için ciddi bir test olabilir. İkilinin arasında iş bölümü olması işi kolaylaştırıyor – Shala işin daha çok iş ilişkileri kısmında kalırken, Schweizer stüdyo tarafı ile ilgileniyor. Tabi ki her ikisi de yaratıcılık tarafındalar – fakat yine de bir on yılın ardından işler biraz zorlayıcı olabiliyor. “Zaman geçtikçe işler karmaşıklaşıyor,” diye Shala kabul ediyor. “Bu nedenden dolayı her şeyi açıkça konuşmalısın. Aldığımız her kararı beraber alıyoruz. Ve hala çok yakın arkadaşız”.
Festival sezonundan yeni çıkmışken, ikili ‘Nude’ promosyonu için aylar sürecek bir turneye başladılar. Bundan sonra başka sanatçılarla beraber çalışma konusu belirsiz: hep beraber canlı bir etkinlik için görüşmeler var. Fakat Shala’nın kafasında daha basit bir şey var; Adriatique’in sadık hayranlarının yüzünde gülümsemeye yol açacak bir şey: “Bu albüm için bu kadar çalıştıktan sonra, yeni bir kulüp EP’si yapmak için gerçekten hazırım.”
‘Nude’ adlı uzunçalar albüm Afterlife Recordings etiketiyle 26 Ekim 2018’de müzikseverlerle buluşmuştu. İsviçreli ikili Adriatique albüm turneleri kapsamında 15 Şubat 2019’da Module İstanbul’da sahne alacak. Biletleri buradan satın alabilirsiniz.