Ara Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Sanatçılar

Ata Ateş: ‘Başkalarının sizinle aynı işi yapıyor olması, sizin yaptıklarınızı değersiz kılmaz’

Genç yetenek Ata Ateş sorularımızı yanıtladı

  • MIXMAG TURKEY
  • 27 Temmuz 2020

E-posta listemize katılarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.

Ata Ateş, Türkiye dans müziği ekosisteminin genç yeteneklerinden biri. 2018 yılında ilk resmi müzik çalışmalarını yayımlamaya başlayarak ilerlediği kariyerinde “20Mhz”, “Naye”, “Rules” ve “Sanctify”ın da aralarında olduğu dikkat çekici yapımlara imza atan genç sanatçı ile kariyerine başladığı dönemi, stüdyodaki favorilerini, koronavirüs gündemini ve yakın gelecekteki planlarını konuştuk.

Müzikal kariyerinizi sizin perspektifinizden duymak isteriz. Ata Ateş’in müzik yolculuğu nasıl başladı ve gelişti?

Müziğe ilgim 9 yaşında babamın bana aldığı davul seti ile başladı. 1-2 yıl kendimi geliştirdikten sonra farklı enstrümanları öğrenme hevesim güçlendi ve devamında elektro gitar, bas gitar, bongo, darbuka, klarnet gibi enstrümanları mağazalarda buldukça satın alıp öğrenmeye devam ettim.

Müzisyen olmak her zaman hayalimdi diyemem çünkü hayal kurmayı, geleceğe odaklı yaşamayı seven bir insan değildim. Vaktimin çoğunu annemin bana "enstrümanlarına her gün vakit ayırmalısın" hatırlatmalarıyla saatlerce davul çalarak harcayan bir çocuktum. Annem okul notlarımdan çok, müzikte ne kadar geliştiğime veya bu hafta ne kadar futbol oynadığıma dikkat ederdi. Bunun bana en büyük katkısı erken yaşlarda sahip olduğum boş vakitleri, saatlerce yapmak istemediğim ödevlerim için kullanmak yerine müzik için değerlendirebilmiş olmamdır.

Lisenin ilk yılında bize "iş deneyimi" projesi verilmişti. Bu bağlamda seçtiğimiz bir meslek ile ilgili bize verilen soruları cevaplayacaktık fakat benim hiçbir zaman herhangi bir mesleğe ilgim olmadı diyebilirim. İngilizce öğretmenimizin "şiir okumayı deneyebilirsin, bir radyoya başvur bakalım" demesi üzerine Virgin Radio ile iletişime geçtim. Sibel Evrensel’in bana pozitif dönüşü sonrası Jozi Zalma (Geveze) ile röportaj yapmak için Virgin Radio stüdyosuna gittim. Kendisiyle sohbet esnasında bana haber sunuculuğunda başarılı olabileceğimi düşündüğünü iletti. Sibel Hanım’ın ricası üzerine de Erkan Yavaş ile bu sayede tanışmış oldum ve kendileri o andan itibaren benim ikinci ailem oldular. Buradan kendilerine çok selamlar.

1 yıl boyunca Erkan Yavaş'tan DJ'lik ve prodüksiyon öğrenmek için stüdyoya gittim. Lisenin ilk yılının bitmesiyle müziği artık mesleğim haline getirmek istediğimi aileme danıştıktan sonra annemin büyük desteğiyle Sidney’de bulunan Australian Institute of Music adlı müzik enstitüsüne ses mühendisliği bölümü için başvuruda bulundum. Erken geçiş talebi için yetenek sınavını kazanmam ile liseyi ikinci sınıfta bırakıp üniversiteye erken başlamış oldum.

2018 yılı özel bir yıl olmalı sizin için. İlk resmi müzik çalışmanız “Jackin Off” o yıl çıkmıştı. Bu ilk resmi çalışmanızın yapım aşamasındaki ilham kaynaklarınız nelerdi?

2018 yılında tech house DJ'leri Sidney etkinliklerinde aranan kişiler haline gelmişti diyebilirim. Underground sahnesini ilk olarak o yıllarda öğrendim. İnanılmaz isimler vardı ve hiçbirinin sosyal medya hesabı 10 bin takipçi ile donatılmamıştı.

En sevdiğim mekan Bondi Junction’da bulunan Jam Gallery. Oradaki etkinliklerde geçirdiğim vakit sonrasında yavaş yavaş türümü şekillendirmeye başlamıştım. Chinese Laundry’de Sidney Charles’ı dinlediğim günün ertesinde ise aynı sesleri yakalamak için uzun uğraşlar verdim ve sonunda Be One Records ile ilk EP için anlaşmamı yapmış oldum.

Devamında “20Mhz” ve “Naye” adlı kısaçalarlar beraberinde geldi ve bu yılın başlarında da “Sanctify” adlı çalışmanızı yayımladınız. İlk çalışmanızdan bugüne uzanan süreçte müziği algılama ve üretme pratiklerinizde neler değişti?

İlk başladığım günden bu yana farkına vardığım en önemli nokta müzik içinde mükemmel diye bir gerçeğin olmadığıdır. Ne yaparsanız yapın o projenin bir seveni bir de sevmeyeni her zaman olacaktır. O yüzden kendime öğretim; çalışmalarımı en ince detayına kadar incelemektense onu bir bütün olarak görüp, eleştirimi buna göre yapmak.

Hiç bir ses frekansı kendiliğinden kusursuz değildir, her zaman bir desteğe ihtiyaç duyacaktır.

Hangi yerli ve yabancı sanatçılar kariyeriniz için ilham verici oldu ve olmaya devam ediyor?

Bugüne kadar birilerinden veya bir şeylerden pek ilham aldığımı söyleyemem, kendimi referanssız bırakmak parçalarımı daha kişisel odaklı üretmeme yardımcı oluyor. Asıl süreç kendimi izole edip daha bağımsız seslerle uğraşmaya başladığımda canlanıyor benim için.

Stüdyodaki favori ekipman ve dijital araçlarınız neler?

Referans kulaklığım ve bilgisayarım stüdyomun demirbaşları. Zaten başka da ekstra kullandığım herhangi bir donanım veya yazılım bulunmuyor. Logic Pro X’i hala ilk indirdiğim sürümünü kullanıyorum, midi klavye veya referans monitörüne de hiçbir zaman ihtiyaç hissetmedim. Özellikle sosyal medyada son 2-3 yıldır reklamı yapılan "olmazsa olmaz" dedikleri donanımlar veya VST’lerin öneminden çok; sessiz bir ortam, sevdiğiniz kulaklık, müzik yazılımı ve de huzurlu bir zihin her şey için yeterli benim görüşüme göre.

Koronavirüs süreci stüdyodaki üretimlerinize nasıl yansıdı? Önceye göre neleri değiştirdi?

Önceye göre tek değişen şey daha az çalışmak oldu benim için. Genelde insanların seçtiği yönün tersini merak eden bir yapım var. Arkadaşlarımın bu dönemde çok çalıştığını görünce bende tam tersini seçip sadece dinlendim. Evde vakit geçirmek çoğu kişide psikolojik olarak daha fazla çalışma zorundalığı yaratmıştı. Geçen haftaya kadar bu baskı içerisinde bulunmak istememiştim. Şimdi tekrardan projelerime vakit ayırmaya başladım.

“Sibourne Label Night” etkinlik serisinin üçüncüsünde 22 Şubat’ta Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sahne aldınız. Nasıl bir deneyimdi? Normalleşme ile birlikte bu yılın geri kalanındaki sahne programlarınızdan tarihi ve yeri netleşen oldu mu?

Her performansıma aynı heyecan ve özen ile hazırlanıyorum. Büyük organizasyonların yarattığı baskı daha hissedilebilir oluyor fakat iyi yanı da kısa bir vakit içerisinde daha fazla insana performansınızı ve enerjinizi ulaştırabiliyorsunuz. Şu an da görüşmeye başladığımız mekan ve etkinlikler bulunuyor, normalleşme süreci ile eski çalışma temposuna dönmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Pandemi krizinin müzik endüstrisinde köklü değişikliklere yol açacağı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Yükselişte olan genç bir yetenek olarak sektörde ne gibi değişim ve dönüşümler öngörüyorsunuz?

Bu sürecin bana öğrettiği en önemli ders; her zaman her konu ile alakalı bir stratejiye sahip olmam gerektiği oldu. Yaptığımız iş aslında şirket yönetimlerine benzetilebilir. Sanatını, projelerini üretirken bir yandan da reklam, insan ilişkileri, sosyal medya hesabın gibi kontrol etmen ve projelerine harcadığın vakitin aynısını, bu saydığım durumlar için de ayırman gerekiyor. Bu bağlamda iş, sadece müziği yaratmak ile maalesef ki bitmiyor. Reklam da en az projenin kendisi kadar önem arz ediyor.

Bunun dışında bu süreçte eğer yurt dışında Paypal kullanan bir arkadaşınız varsa Bandcamp sitesi çok işinize yarayacaktır. Pandemi sonrası Bandcamp gibi sitelere olan talebin yükseleceğini düşünüyorum. Büyük müzik şirketleriyle çalışmak tabi ki çok güzel bir duygu ama bazen bir parçayı bitirdiğiniz an yayınlayıp, emeğinizin karşılığı olan ücreti belirleyerek internete sunmak istiyorsunuz fakat şu an herhangi bir dağıtım servisi veya bir müzik şirketi ile anlaşmadan bu isteğe ulaşmak imkansıza yakın diyebilirim. Bir müzik şirketiyle en iyi anlaşma oranınız %75’e %25 olacaktır. Eğer sadece parça iyi satış ve dinlenme alırsa bu oran sizin işinize yarayacaktır aksi takdirde ortalama bir müzik şirketinin sizin için sunduğu reklam olanağı ile yapacağı satış maalesef ki sizi tatmin etmeye yetmeyecektir. Bu noktada da Bandcamp gibi kullanımı basit ve tek amaca hizmet eden siteler oluşturuldukça kişisel-dağıtım (self-distribution) olanağı bizi şu anki sistemden biraz da olsa kurtaracaktır.

Ufukta müzikseverlerle buluşmayı bekleyen yeni müzik çalışmalarınız var mı?

Tabi her zaman çalışmalar mevcut. Şu an 4 ayrı tarzda bitmiş olan albümlerim hazır haldeler. Hangisini ne zaman yayınlayacağıma karar verme aşamasındayım. İlk olarak "Human Life" EP ile başlayacağım gibi gözüküyor. Ön dinleme için Instagram sayfama göz atabilirsiniz.

Yeni başlayacak DJ/prodüktör adaylarına neler tavsiye edersiniz?

Değerinizi siz belirleyin. Kendinize karşı dürüst olun, eleştiren ile eleştiriyi iyi ayırt edin. Sizin yaptığınız müzik türüyle ilgisi olmayan insanların düşüncelerine vakit ayırmayın. Onlara vakitleri için teşekkür edin ve kendinizi yine siz eleştirin, iyi ve kötü.

Ve unutmayın; başkalarının sizinle aynı işi yapıyor olması, sizin yaptıklarınızı değersiz kılmaz.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...