Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Sanatçılar

Galaktik Gürültü: Document1

Subtitle: Mekanlar, markalar, kimlikler ve binalar yiter gider

  • RÖPORTAJ & FOTOĞRAF: OZAN TEZVARAN
  • 21 Haziran 2019

Document1’ın arkasındaki isim Ulaş Aydın ile sohbet etmek için Karaköy’de buluşuyoruz. 2014’ten itibaren anlatmak istediği hikayeleri farklı biçimlerdeki melodi yapılarıyla destekleyen ve karanlıktan ilham alan Document1 ne yapmak istediğinin oldukça bilincinde. Kendi doğrularını izlerken teknik doğruları etkileyici şekilde manipüle eden müzisyen, üzerine çalıştığı yeni albümünden bahsederken de oldukça heyecanlı! İşte Document1 ile karanlıklar, elektronik müzik sahnesi ve The Adventures of Buckaroo Banzai Across the 8th Dimension üzerine kahve sohbetimiz.

Karanlık dünyalara dokunarak hikayeler anlatan document1 kimdir? Neler yapar?

Document1 2014 yılından beri kendini ve müziğini geliştirmeye özen gösteren, müzik odaklı tasarımlar yapabilmeye cesaret eden, yaşayan ve yaşadıklarını aktarmaya cüret eden bir organizmadır.

2014’te başlayan müzik kariyerini 2016 yılında “Moment” 2017’de ise “Nova” albümü ile destekledin. Peki ya ilk albüm yayınlanana kadar ki süreçte neler yaşandı?

2014 ve öncesine doğru giden ve “Moment” albümüne kadar uzanan süreçte yapmak istediğim müziği aradım. Projeye ilk başladığım zamanlarda daha çok sample odaklı bir müzik ortaya koyuyordum. Üzerine çalıştığım müzik genel olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika kültürlerinden ve onların halk müziği eserlerinden toplayabildiklerim ve ulaşabildiklerim oluyordu. Daha sonra tüm bu müzik fikrini geride bırakıp bütün tasarımlarımı sıfırdan üretebileceğim ve armoniyi de kendimin belirleyeceği bir müzik oluşturma fikrine kapıldım ve “Moment” bu fikrin ilk örneği oldu.

İstanbul’da underground mekanların gün geçtikçe eksilmesi sende nasıl karşılık buluyor?

Son zamanlarda underground sahnesindeki kimi mekanların kendilerine sert bir şekilde özeleştiri getirmeleri gerektiğine şahitlik ediyoruz.. Sanatçıların yaşadıklarını, maddi ve manevi uğradıkları zararları, sanatçıların sanatlarına verdikleri değeri zerre kadar önemsemeyen ve kültürü kendilerinin tekeli olarak gören kişilerin ellerinde olan mekanların ve sahnelerin varlığının azalması veya yok oluyor olması benim için dert değil. Mekanlar, markalar, kimlikler ve binalar yiter gider lakin kültür her zaman baki kalır. Sanıyorum biz sanatçılar için sahneden çok kültürün bütün bu olumsuzluklara karşı ne kadar ayakta kalabildiği ve bu süreci nasıl yönetebildiği çok daha önemli. Sanatçı kültürü var eder, binalar ve sahneler ise kültüre hizmet eder.

Eğer “Lines” albümünü bir film ile eşleştirseydin?

Bunu hiç düşünmemiştim lakin soruyu okur okumaz aklıma W.D Ritcher’ ın “The Adventures of Buckaroo Banzai Across the 8th Dimension” (1984) filmi geldi. Sanıyorum bunun en büyük sebebi albüme çalıştığım zaman süreci içerisinde albümde ve hayatımda olan bitene şaşkınlığım ile filmin kendi içindeki dinamiğine karşı hissettiğim şaşkınlık hissini birbirine benzetiyor olmam...

Unutulmayacak olanı nasıl tanımlarsın?

Sihir.

Özgün üretimin arkasında senin için neler yatıyor?

Özgün üretimin sınırlarının değiştiğini düşünüyorum. İyi veya kötü çevremiz sanat ile çevrili. Sokakta sanat, internette sanat, alışveriş merkezlerinde sanat, reklamlarda sanat ve sanat ve sanat. Bu durumun en beter yanı ise sanatçıların özgün üretimlerini belirleyen şeyin büyük ölçüde modanın eline geçmiş olması. Sanatçı yapısı itibariyle anlaşılmaya ve kavranmaya istekli olduğundan dolayı bu durum sanatçının özgünlüğünü bir kenara bırakmasına sebebiyet veriyor çünkü kitleler modanın dışında oluşan eserleri asla ve asla kabul etmek istemiyor. Sanatçının ne istediğini bilmesi, kendini doğru bir şekilde tanıyabilmesi ve korkmaması özgün üretimin arkasındaki yegane güç sanıyorum.

Miks ve mastering için destek aldığın isimler var mıdır?

Müziğin her noktasında olabilmek çok zor lakin kimseden destek almıyorum. Müziklerim ile ilgili zamanında eksiklik olarak gördüğüm bu durum şimdi baktığım zaman keyif verici bir hale dönüştü. İyi veya kötü ortaya çıkan işin tüm sorumluluğunu almak, gerçekten işime değer verdiğimi hissetmek çok güzel. Benim gibi bir sanatçı olduğunuz zaman kimse sizin işinizle sizin kadar iyi ilgilenmiyor keza ilgilense bile benden çıkmasına rağmen zaman zaman anlamakta ve kurgulamakta zorluklar yaşadığım bir şeyi başkasının anlamasını ve doğru hareketi ortaya çıkarmasını beklemek saçmalık olur.

Document1’ın bir günü nasıl geçiyor?

Genel olarak bir takvim çıkarıyor ve o takvimde yapmam gerekenleri yapıyorum. Çünkü artık eskisi gibi sadece müzik üretimi için harcayacak vakte veya rastlantısal olarak yaşayacak bir hayata sahip değilim. Proje için çok fazla çalışıyorum, Lines henüz daha nihayete kavuşmadı ve bunun yanında dahil olduğum başka projeler de var. Günlerim hep çalışarak geçiyor diyebilirim.

Karanlıktan ilham alırken nelere dikkat edilmeli?

Karanlığın ve aydınlığın ilham alınan noktalar olduklarını sanmıyorum. İlham bir anda gelir, öncesi karanlıktır ve sonra aydınlığa çıkar. Bence birisi ilham arıyorsa her şeye dikkat etmesi gerekir.

Document1’ı neler bekliyor?

Önümde bir albüm süreci olacak. 3 yeni şarkının yanında albümde Çağdaş Topal (davul) , Emre Dereli (bas) ve Tarık Karakoç (saksafon) ile birlikte performanslarını yaptığımız Fog Horn, Bygone, Backing and Filling, Night at Japetus şarkılarının yeni aranjeleri de olacak. Bunun yanı sıra eskiden olduğu gibi hiçbir kaygı gütmeden müzik paylaşabilmenin özlemi üzerine ortaya çıkmış bir proje olan ve SoundCloud hesabı üzerinden paylaşmaya başladığım “Night-Light Stories” isimli bir seri var. Bu serinin içine tamamı gece süresince ürettiğim ve gene gece süresince bitirdiğim şarkıları toparlıyorum. Document1 için ilerleyen dönemlerde bekleyen başka bir şey varmış gibi görünmüyor.

Spotify '#Turkuaz' çalma listemizi takip edin.

Sonraki yazýyý yükle
Yükleniyor...
Yükleniyor...