Giorgia Angiuli: ‘Oyuncaklar içimizdeki çocuğa dikkat etmemiz gerektiğini hatırlatıyor’
Giorgia Angiuli ile Dskonnect'in 20. yıl etkinliği kapsamında MDPRO sunumuyla Klein Phönix'te gerçekleşecek performansı öncesi sohbet etme fırsatı yakaladık
Telegram kanalımıza abone olarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.
Klasik müzik eğitiminiz, kendi tarzınızı oluştururken müzikal yaklaşımınıza nasıl etki etti?
Müzisyen bir ailede büyüdüm ve klasik gitar eğitimi aldım. Hala klasik müziği çok seviyorum ve şarkı bestelemede ve parçalarımın düzenlemelerini daha hızlı tamamlamada bana çok yardımcı olduğunu düşünüyorum. Önceleri bu kadar sıkı çalışma fikrini sevmiyordum çünkü biraz asi bir yönüm de vardı. Ancak iş ciddileşince kuralsız bir özgürlük alanım olmadığını fark ettim. Bu yüzden notaları ve ölçekleri bilmek bana doğaçlama yapma özgürlüğü veriyor. Klasik müzik eğitimi alma fırsatına sahip olduğum için minnettarım.
Müzik ve renkler sizin için iç içe. Bu sinesteziyi ne zamandır yaşıyorsunuz ve bu, müzikal ifadenizi nasıl şekillendiriyor?
Müzik ve renkler benim için aynı bitkinin çiçekleri gibi. Bir resim gördüğümde, içimde beliren çeşitli melodileri duyumsuyorum, bu yüzden müzik ve renkler arasında sürekli bir diyalog var. Bundan yola çıkarak E. Hopper tarafından yapılan bir resimden esinlenip birkaç yıl önce “Musicolours” adlı bir EP yaptım. 6 yaşımdayken sinesteziyi deneyimlemeye başladığımı hatırlıyorum.
Synthler, Bluetooth MIDI kontrol cihazları ve teremin gibi çeşitli teknolojik aletlerle tarzınıza etkileyici bir boyut katıyorsunuz. Bu unsurları dengelemek ve dinleyicilerinizle istediğiniz duygusal rezonansı elde etmek için nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?
Birçok alet kullanıyorum ama esasında sahnede var olma amacıma odaklanmaya çalışıyorum. Kullandığım teknolojik ekipmanlarla ilgili zihnimi çok meşgul etmiyorum, kendimi kalabalıkla bağlantı kuran bir pozisyonda tutmak benim için önemli. Performans sürecini, ortamdaki herkesin bir olduğu, “egosuz” bir an olarak görüyorum. Müziği kutsal bir dil olarak görüyorum ve bize sınırsız potansiyelimizi keşfetme sürecinde yardımcı olabileceğine inanıyorum. Müzik bizim için umut ve motivasyon kaynağı.
Canlı performanslarınızda çocuk oyuncaklarını kullanıyorsunuz. Bunu gerçekleştirmeye karar verdiğiniz süreçte ilham kaynağınız neydi ve bu oyuncaklar performanslarınız sırasında oluşan ses dünyasını nasıl şekillendiriyor veya etkiliyor?
Oyuncaklar, içimizdeki çocuğa dikkat etmemizi hatırlatması bakımından çok güzel bir ayrıntı benim için. Kalabalığın tepkisini görmeyi her zaman severim, insanların gülümsediklerini görünce mutlu oluyorum.
Her performansınızda farklı bir canlı set düzeni olmasının zorlukları ve avantajları nelerdir?
Canlı çalmak zor ve karmaşık bir süreç, ses kontrolüne ayrı bir özen göstermeniz gerekir, havaalanlarında çok uzun güvenlik kontrolleriniz olur ama aynı zamanda son derece eğlencelidir. Aslında hiç DJ olarak çalmadım ve geçmişte gruplarda çaldım, bu yüzden buna alışkınım. Benim için en önemli şey, sahnede ilham almak ve motive olmaktır, bu yüzden sık sık sahne ekipmanlarımdaki kurulumu değiştirmeyi seviyorum.
Kariyerinizde “Embrace Me Know” şarkısının önemi nedir?
Bu parçayı çok doğal bir şekilde oluşturdum ve odamda şarkı söyleyip modifiye edilmiş bir oyuncak tabanca çalarken bir video çektim... Videoyu paylaştıktan sonra inanılmaz tepkiler aldım ve video viral oldu; bu şarkı sayesinde dünyada çapında çalmaya başladım. Kariyerimde özel bir konumu olduğu için, parçanın techno düzenlemesini bu yıl kendi müzik şirketim aracılığıyla yayımladım.
Bize Kalya projesi hakkında bir şeyler anlatabilir misiniz?
Kalya, müzikal ses frekansları aracılığıyla sağlığımıza olumlu etkisi olan bir Bluetooth cihazı ve telefon uygulaması. Bunu, İtalyan teknoloji şirketi Angel4 ekibi ile birlikte geliştiriyorum. Ses frekansları sayesinde anksiyetemi yendikten sonra bu benim için bir görev oldu bir anlamda.
1999 yapımı “La vita è bella” filmini çok sevdiğinizi biliyoruz. Kendinizi bir film müziği bestecisi olarak hayal edin. Hangi filmler için çalışmak ve müzik yaratmak isterdiniz?
Çok ilginç bir soru... Aslında geçmişte film müzikleri yapmak konusunda çok hayal kurmuştum... Kesinlikle romantik filmler için müzik bestelemek isterdim.
30 Eylül’de, İstanbul Klein Phönix'te Dskonnect'in 20. yıl dönümü partisinde sahnede olacak sanatçılardan birisiniz. Performansınız hakkında ve dinleyicilerinizi neleri beklediği hakkında neler söylersiniz?
İstanbul'u çok seviyorum, Türk geleneksel müziğinin büyük bir hayranıyım ve Türk insanının müziği hissediş biçimini seviyorum. İlk kez yeni bir canlı set çalacağım. Bu yeni konsept, “ego”muzun düşmanımız olduğuyla ilgili. Techno, trance ve psytrance arasında gezinen hibrit bir performans olacak.
༺༻
Giorgia Angiuli, Dskonnect'in 20. yıl etkinliği kapsamında MDPRO sunumuyla gerçekleşecek etkinlikte Fedele, NO_IP ve Raxon ile birlikte 30 Eylül Cumartesi Klein Phönix sahnesinde olacak. Etkinlik biletleri için aşağıdaki linki takip edebilirsiniz.