Maskenin ardındakiler: Hozho
“İstanbul, orada çaldığım ilk günden beri beni çok iyi karşılayan bir şehir. 6 Ekim'de Klein Phönix Park'taki şovum, Türkiye'de çaldığım en büyük şov olacak ve orada nadiren yaptığım 3 saatlik bir set çalacağım”
Telegram kanalımıza abone olarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.
Melodark'ı sadece bir müzik türünden çok, bir felsefe ve yaşam tarzı olarak tanımlıyorsunuz. Bu yaşam tarzının sizin için ne anlama geldiğini biraz daha detaylandırabilir misiniz?
Dünyaya bakış açımı yarattığım müzikle yansıtıyorum. Bu yüzden Melodark'ı benim için sadece bir türden daha fazlası olarak görüyorum; bu, duygusal, motive edici ve aşılmaz bir mesaj içeren sanatsal bir hareket. Sadece bir müzik türü yaratmak için bir araya getirilmiş bir enstrüman seti değil. Bu bir hikâye. Benim hikâyem. Bunda iyi şeyler olduğu gibi kötü şeyler de var. Ben onu yaşıyorum ve bu yüzden onu bir yaşam tarzı olarak kabul ediyorum.
Melodark'ta melodik güzellik ile karanlık alt tonların kontrastı merkezde. Prodüksiyonlarınızda bu iki arasında dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Hepimiz iyi ve kötü zamanlardan geçiyoruz. Ve biraz önce de belirttiğim gibi, yarattığım müzik, hayatımın, anlarımın bir yansıması. İşte bu yüzden hayatın güzel kısmını temsil eden melodiler ile karanlık anları temsil eden karanlık tonlar arasındaki bu dengeyi seviyorum. Müziğin doğrusal veya tekrarlayıcı olmasını sevmem. Kitapta veya filmde olduğu gibi dinleyiciyi beklenmedik bir yolculuğa çıkarma yönünü severim. Bunu başarmak kolay değil, bu yüzden bir parça yaratmak için epeyce zaman harcıyorum.
Sanatsal bakış açınızda statükonun karşısında konumlanan duruşunuzu görebiliyoruz. Bu aktivizm parçalarınızda nasıl tezahür ediyor ve dinleyicilerinizin bunlardan ne almasını umuyorsunuz?
Charles Bukowski'nin "Kalabalık nereye giderse, sen aksi yönde git", sözündeki gibi, toplumumuzda herkesin aynı şeyi yapmak istediği, trendleri takip ettiği bir kopyalar topluluğunda yaşadığımızı hissediyorum. Bugün bir şey, yarın başka bir şey. Ve bence bu bugünkü müziğe de yansıyor. Aynı sesler, aynı desenler. Ve bundan uzaklaşmak, farklı bir şey yapmak istiyorum. Sürüden biri olmamak için.
Elektronik müziğin dışında çalışmalarınıza büyük etkisi olan belirli sanatçılar veya türler var mı?
Kesinlikle! Aslında bugünlerde çok fazla elektronik müzik dinlemiyorum. Zaten onu üretiyorum ve farklı bir şey yaratmak için elektronik müzik dışındaki türlerde ilham arıyorum. Önceleri en sevdiğim tür nü metal olmuştur. Linkin Park, Limp Bizkit, System of a Down gibi grupları dinleyerek büyüdüm... çünkü aynı zamanda çok karakteristik bir melodik hatta sahipler. Bu yüzden ürettiğim şeye bunun birazını getirmeye çalışıyorum. Ayrıca film müziklerini dinlemeyi de seviyorum, büyük Hans Zimmer benim için ana referans. Bu türden ilham alarak müzik tarzıma duygu katmaya çalışıyorum. Elektronik müziği bu kadar fazla dinlememe nedenim, diğer sanatçılarla kendimi kıyaslamaktan kaçınmak ve kendi yolumu takip ederek eşsiz bir şey yaratmaya devam etmek.
Dünya turnenizden unutulmaz bir anı bizimle paylaşabilir misiniz?
Özellikle belirli bir anım yok ama maskemi takan dinleyicilerimin olduğu her konser, Hozho'nun özünü iyi temsil ediyor çünkü müziğimin o insanlar için ne kadar anlamlı olduğunun farkına varıyorum her seferinde.
Son tekliniz "Endure and Survive" için tebrikler, 2023'ün öne çıkan parçalarından biri kesinlikle. Bu parçanın arkasındaki itici güç neydi ve nasıl ortaya çıktı?
Bu parça, biraz moralsiz hissettiğim bir dönemde ortaya çıktı. Birkaç ay önce The Last of Us adlı video oyununun ve TV dizisinin açılış temasından esinlenerek bir şarkı üretiyordum. O sırada turnedeydim, bu yüzden parçayı sadece bilgisayarım ve kulaklıklarım ile üretiyordum. Parça iyi gidiyordu ve bu konserden (sanırım Uruguay'da) önce onu dışa aktarmaya ve kulüpte denemeye karar verdim. Hoşuma gitmedi. Stüdyoma geri döndüğümde, miksle ilgili bazı hatalar olduğunu fark ettim ve aynı döngüyü o kadar çok kez dinlediğim için, parça artık benim için anlam ifade etmemeye başladı ve bir süreliğine yaratıcılığım bir tür tıkanma yaşadı. Rastgele bir gün sadece piyanoda birkaç nota çalmaya karar verdim ve bu basit, tekrarlayıcı ama akılda kalıcı bir melodiyle karşılaştım. Bu melodi etrafında bir parça yaratmaya karar verdim ve böylece "Endure and Survive" doğmuş oldu. İsim, diziden ilham aldı ve aynı zamanda yaşadığım dönemle ilişkilendirildi. Ne kadar moralsiz olursanız olun, işler ne kadar yolunda gitmezse gitsin, direnmeli ve devam etmelisiniz. Dayan ve hayatta kal!
Bu tekli ile birlikte, 2023'ün geri kalanı ve 2024'te dinleyicileriniz için neler var?
Ekim ayında iyi arkadaşım Black Hertz ile "Psyche" adında 3 parçalık bir EP yayımlayacağım. Ayrıca yeni albümüm için de yeni parçalar üzerinde çalışıyorum ama beklenen bir çıkış tarihi veya ne zaman hazır olacağına dair bir tarih yok. Aslında kendimi akışına bırakıyorum diyebilirim. İçerdiği kompleks yapılar nedeniyle, parçalarımın üretimi zaman alıyor ve son teslim tarihlerini düşünerek çalışmayı sevmiyorum. Yakında kendi plak şirketimi tanıtmayı da planlıyorum.
Maskeniz, duruşunuza gizemli hava katıyor. Performanslarınız sırasında izleyicinin algısı ve müziğe olan bağlantısı üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?
Maske bir kavram, bir sembol, tıpkı giydiğim kıyafet gibi. Sadece bir maskeye sahip olmak havalı olduğu için değil. Tabii ki, bana farklı bir kimlik kazandırıyor ve beni diğer sanatçılardan ayırıyor, ama sanırım bu kombinasyon, ürettiğim ve çaldığım müzik türüyle birlikte, insanlarda bu gizemi uyandıran bir şey. Bence bu, herkesin insanların hayatları hakkında her şeyi bildiği günümüz sosyal medya dünyasında daha da önem kazanıyor. Değerimi artırmak için yokluğu kullanmayı seviyorum, Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası adlı sevdiğim bir kitaptaki "Ortama kendinle ilgili biraz gizem kat ve böylece insanların senin hakkında daha fazla bilgi edinmek istemelerini sağla” kuralını son derece önemli buluyorum.
6 Ekim'de İstanbul'da Klein Phönix Park'ta uzun bir set için sahneye çıkıyorsunuz. Hayranlarınız için bir mesajınız var mı?
İstanbul'da çalmaktan dolayı çok heyecanlıyım, 2019'da orada çaldığım ilk günden beri beni çok iyi karşılayan bir şehir. Şu ana kadar Klein Phönix Park'taki bu şov, Türkiye'de çaldığım en büyük şov olacak. Nadiren yaptığım 3 saatlik bir set çalacağım ve Türk hayranlar klasik şarkıların yanı sıra aynı zamanda yeni şarkıları da dinlemeye hazır olsunlar. Çok yakında görüşmek üzere!
༺༻
Hozho, 6 Ekim Cuma günü Flexanima sunumuyla Klein Phönix Park'ta 3 saatlik genişletilmiş seti ile sahnede olacak. Etkinlik biletleri için aşağıdaki linki takip edebilirsiniz.