Monolink ile küçük şeylerdeki güzelliği yeniden fark etmek

Gitar ve vokalleri hipnotik elektronik dokularla buluşturan anlatı odaklı tarzıyla tanınan Monolink, 2018’deki “Amniotic” ve 2021’deki “Under Darkening Skies”ın ardından eylül ayında yayımlanan üçüncü albümü “The Beauty Of It All”da bu dili daha kişisel bir hatta taşıyor. “Powerful Play”, “Avalanche”, “Call of the Void”, “Perfect World” ve “In My Place” gibi tekliler üzerinden sevinç/acı, dinginlik/değişim gibi ikilikleri işleyen albüm, Monolink’in ‘küçük şeylerdeki güzelliği yeniden fark etme’ arayışını ve yoğun turne temposu sonrası içine dönen yaratım sürecini yansıtıyor. 2025 sonbaharında Avrupa’yı dolaşan yepyeni canlı şovuyla bu anlatıyı sahneye taşıyan sanatçı ile yaklaşan İstanbul performansı öncesi sohbet etme imkanı yakaladık.

“The Beauty Of It All” albümünüzde sevinç ve acı, durağanlık ve değişim gibi karşıt duygular arasında bir denge kuruyorsunuz. Bu duygusal ikilikler, ilk taslaktan nihai versiyona kadar parçaları kurgulama biçiminizi nasıl etkiliyor?

Benim için duygu ve yapı iki ayrı şey; iki farklı zihin hâli. Yazarken olabildiğince uzun süre rasyonel zihnimden uzak durmaya çalışıyorum ve içimde neler olup bittiğine odaklanıyorum. Aklıma gelen düşünceleri, kelimeleri, melodileri ve armonileri olabildiğince özgürce ortaya koyuyorum. Sonrasında, yaptıklarımı bu kez mantığımı işin içine katarak dinleyip, onlara bir biçim ve düzen kazandırıyorum, bir şarkı formuna oturtuyorum. Bu albümün yaratım süreci benim için bu anlamda çok özel oldu; çünkü kendimi belli bir hissin, atmosferin ya da sesin yönlendirmesine bırakmak istemedim. Aksine, içimden gelen her şeyi kabullenmeye ve keşfetmeye açık oldum.

Albümünüzden önce “Powerful Play,” “Avalanche,” “Call of the Void” ve “Perfect World” gibi birkaç tekli yayımlandı. Bu parçalara gelen ilk dinleyici tepkileri, albümün sıralamasını ya da birbiri içindeki düzenini etkiledi mi?

Açıkçası hiç etkilemedi diyebilirim. Albümün sıralamasını bu parçalar yayımlanmadan önce zaten netleştirmiştim. Bu albüm, baştan sona dinlenmesi gereken bütünlüklü bir yolculuk olarak kurgulandı ve belirli bir ses dünyasını temsil ediyor.

Şarkı sözlerinizde geçicilik ve bağ kurma temalarını işliyorsunuz. Bu temaları doğrudan besleyen kişisel deneyimleriniz nelerdi?

Bu albüm üzerinde çalışmaya başlamadan önce, yoğun turne temposu nedeniyle tükenmişliğe doğru gittiğimi hissettim. Stüdyoya girdiğimde kendime daha büyük sorular sormam gerekti: Tüm bunları neden yapıyorum? Hayatımı nasıl yaşıyorum? Ona gerçek anlamda değer katan şeyler neler? Küçük şeylerdeki güzelliği yeniden fark etmek ve onu takdir edebilmek, hem albümün temel teması hem de isminin kaynağı oldu. Büyük sahneler, uçaklar ve sosyal medyayla kuşatıldığımız modern dünyada bu hissi kaybetmek çok kolay. Bu albüm, tüm bunların öncesine, o sade farkındalık hâline dönüşün hikâyesi aslında.

Önümüzdeki aylarda ve 2026’da sizi dinleyiciler hangi sürprizlerle görecek? Yeni single’lar, EP’ler ya da beklenmedik projeler var mı?

Şu anda yepyeni bir canlı performansla turneye çıktım; yıl sonuna kadar Avrupa ve Hindistan’da olacağız, Şubat 2026’da ise kapsamlı bir ABD turnesi var. Ayrıca albümden birkaç özel remiks de yolda. Bunun dışında, yayımlamayı düşündüğüm birçok B-side parça var. Bu dönemde o kadar çok müzik ürettim ki rahatlıkla iki albüm çıkarabilirim.

İstanbul sizin için yeni bir durak değil. Avrupa turneniz bu yöne gelirken, sizi bekleyen dinleyicilere neler söylemek istersiniz?

İstanbul benim için her zaman bir zirve noktası. Monolink projesine başladığımdan beri Türkiye’ye karşı çok güçlü bir bağ hissediyorum, çünkü Almanya dışında ilk defa burada sahne almıştım. Artık ikinci bir evim gibi geliyor! Bu kez üst üste iki gece çalacak olmaktan büyük heyecan duyuyorum, Türk dostlarımla buluşmak ve şehirde fazladan birkaç gün geçirmek için sabırsızlanıyorum.

༺༻

Monolink, 7-8 Kasım'da Generic Music sunumuyla Volkswagen Arena'da sahne alacak. Etkinlik biletleri için bu sayfayı ziyaret edebilir, sanatçının “The Beauty Of It All” adlı son albümünü aşağıda dinleyebilirsiniz.