2016'da yılın DJ'i seçilen The Black Madonna One Love Festival için İstanbul'a geliyor

The Black Madonna’nın Mixmag tarafından yılın DJ’i seçilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Siz de o günden bugüne, gerek müziği gerekse politik duruşuyla çok sevdiğimiz bu yaratıcı kadını güzel bir festivalde dinleme fırsatını bekleyenlerdenseniz 20 Temmuz’da gerçekleşecek olan One Love Festival'ı kaçırmamanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

O zaman bu vesileyle Mixmag arşivlerinde gerilere gidip, The Black Madonna’nın yılın DJ’i seçilmesi üzerine 2016 yılında verdiği röportaja bir göz atalım.

The Black Madonna (Marea Stamper), Panaroma Bar’dan, Boiler Room’a; Dekmantel’den DC10’a kadar tahminimizde her DJ’in hayallerini süsleyen yerlerde çalmış bir isim. Ancak Marea’nın müzik yolculuğunu derinlemesine anlayabilmek için çok daha gerilere, henüz ismini kimsenin bilmediği yıllara gitmek gerekiyor. Öğrencilik yıllarında uğradığı zorbalıklar onu müziğe sıkı sıkı bağlamış, Kentucky’deki okulunun tuvaletinde Walkman’inden dinlediği müzikler kendisini bulduğu sığınağı olmuş. Öyle ki uğradığı zorbalıkların kendisini tamamen müziğe vermesinde katalizör etkisi yarattığını söylüyor. 14 yaşındayken ilk illegal rave partisine katılmış ve ait olduğu yerin burası olduğunu hemen anlamış. Okulu bırakmış ve partilerde karışık kasetler satarak para kazanmaya başlamış.

1997 yılında DJ’lik yapmaya başlamış. Birkaç yıl sonra üniversite eğitimine devam etme kararı almış. Tam bu sıralarda kariyerinin seyrini tamamen değiştiren bir gelişme olmuş, bir arkadaşının daveti üzerine Chicago’daki Dust Traxx adlı müzik şirketinde çalışmaya başlamış. Kahramanlarının izinde kendisine bir müzik kariyeri yaratmayı denemiş, denemiş ve denemiş.

“Buna ilk denemem deme konusunda tereddütlerim var. Uzun ve zamana yayılan bir denemeydi. 50 dolar karşılığında ya da hiç para almadan DJ’lik yaptığım partilerle geçen çok fazla yıl…” diye bahsediyor o günlerden.

Yaptığı müzikte kendi sesini bulması zaman almış. Bunu nasıl başardığını şöyle anlatıyor: “Bu bir klişe ama insanların benden ne beklediğini bir yana bırakıp şarkılarımı kendi deneyimlerim ve kalp kırıklıklarımdan beslenerek oluşturdum. İnsanların bağ kurduğu şey de bu oldu”. Ve en sonunda 2012’de tüm çabaları meyvesini vermiş. Exodus’la Chicago’daki house DJ’leri arasında yıldızı parlamış ve bu ün uluslararası müzik camiasında da yayılmış. Sahne almasını isteyenler telefonunu çaldırmaya başlamışlar, bunların arasında kendisini Avrupa’daki ilk sahnesine davet edenler de dahil. Peki mekan neresiydi dersiniz? Panorama Bar.

Aynı yıl Chicago’daki efsanevi kulüp Smartbar’ın kreatif direktörlüğünü üstlenen sanatçının The Black Madonna projesinin oluşum aşamaları da bu zamanlara denk geliyor. Artık adı iyice duyulan Marea, bu süper gücünü kadınların, beyaz olmayan insanların ve LGBTİ çevresinin sesini duyurmak için kullanıyor. Doğru bildiğini sansürsüzce savunduğu tweetlerinde de müziğinde olduğu gibi kendisini özgürce ifade ediyor.

Öyleyse duyanlar duymayanlara söylesin, The Black Madonna 20 Temmuz’da One Love Festival’ın Volkswagen Arena’daki King sahnesinde çalmak üzere İstanbul’da olacak. Festival biletlerini bu bağlantıdan edinebilirsiniz.

Spotify '#Turkuaz' çalma listemizi takip edin.