999999999: Kendine özgür alan yaratmak
“Haftanın her günü bunu gerçekleştirebilmek için çok sıkı çalıştık.”
999999999’un canlı performanslarında ritimlerden sorumlu olan üyesi Giovanni’ye soundcheck sırasında, hayranlıkla şu soruyu soruyoruz: “Bu kickleri nasıl yapıyorsunuz?” Sadece gülümsüyor.
2016’nın Temmuz ayında çalışmalarına başlayan ikili, Giovanni ve Carlo, çok kısa süre içerisinde Top 1000 DJ arasında gösteriliyor, dünyanın dört bir yanında çalmaya başlıyor ve motivasyonlarını sadece kendilerinden alıyor. İtalya’da başlayan yolculukları onları kendi alanlarını açmaya itiyor, müziğe ve kendilerine yatırım yapıyor ve sadece daha iyiyi hedefliyorlar. Acid Techno’nun öne çıkan isimlerinden 999999999 ile kapanma tehlikesi ile yüzyüze olan, Berlin’in öne çıkan kulüplerinden Griessmühle performansları öncesi bir araya geliyoruz. Sorularımızı içtenlikle, ağırbaşlılıkları ile cevaplıyorlar.
999999999 olarak yaklaşık 3 senelik kısa bir sürede büyük kitlelere erişmeyi başardınız. Peki ya bu süreç nasıl başladı? Nasıl bir araya geldiniz?
Evet 3 yıl oldu başlayalı, aslına bakarsanız biz de beklemiyorduk şu anda bu noktada olabilmeyi. Ama haftanın her günü bunu gerçekleştirebilmek için çok sıkı çalıştık. Bizim için de beklenmedik bir durum, bu noktaya ulaşabildiğimiz için çok mutluyuz, bir sürü sanatçı var yıllarca çalışıp bizim hedeflediğimiz noktaya varamayan.
Haftanın her günü bir sürü etkinlikte ve neredeyse bütün festivallerde sahne alıyor olmak, bizi de biraz şanslı hissettiriyor tabii. Ama bu düzeyde kalabilmek için uzun bir süredir çalıştığımızı söyleyebilirim.
Söylenilen ve yazılanlardan anladığımız kadarıyla jamming sessionlar ile başladı müzikal birlikteliğiniz. Hikayenin ilk başında bir araya gelişiniz nasıl gerçekleşti?
İkimizde Italya’nın aynı şehrinde yaşayan DJ’lerdik. Küçük etkinliklerde warm-up setler çalıyorduk. İkimiz de aynı motivasyona ve tutkuya sahip iki sanatçıydık. Bir araya geldiğimizde kendi müziğimizi hayata geçirmeye karar verdik çünkü yaşadığımız şehirde çok büyük olanaklar yoktu.
Küçük etkinliklerde, başlangıçta çalmamıza izin verilen DJ’ler olmak ikimiz için de çok zordu, sahne alabileceğimiz yer seçenekleri kısıtlıydı. İşte bu yüzden para biriktirip kendi müziğimiz için yatırım yapmaya karar verdik.
İlk adım olarak yeni enstrümanlar almak daha çok para biriktirip müziğimize yatırım yapmak, plaklarımızın kopyalarını bastırmak gibi işler yaptık. Ama bu basım süreci hiç de kolay bir süreç değil, iyi bir distribütör şirket bulana kadar çok çabaladık, sürekli olarak e-mail’ler atıp şansımızı denedik.
En sonunda Rotterdam’da Triple Vision isimli şirketi bulduk, onlarla çalışma kararı aldık. Oldukça iyi bir şirket olduğunu fark ettik, neredeyse bütün dünyaya ve popüler kayıt satışı ve plak dükkanlarına ürün satan bir firma. Avrupa, Japonya ve Asya genelinde önemli bir rolü var. Ne olursa olsun yine de zor bir sürü zorluk karşınıza çıkabiliyor çünkü bu tarz firmalarla anlaşabilmek onların sizin üstünüzden bahis oynaması gibi. Yeni projelerinizi mutlaka dağıtım yapan distribütör şirketlerle kombine etmeniz gerekli.
Ardından ilk albümümüzü tamamladık. 3 parçadan oluşan bir kısaçalardı ve etkileyici bir şekilde 3000 kopyası basıldı, ilk yayımlamamızın ardından etrafımızdan çok güzel tepkiler almaya başladık. Herhangi birinden satın alıma destek veya reklam ihtiyacı duymadan. Sadece plaklarımızı bastırdık ve yayımlanması için distribütörümüze gönderdik.
Dijital dosya konumunda parçaları birleştirmediğimiz için dijital satışlarımız olmadı sadece plak satışı yapılıyordu. Yayımlandıktan sonra insanlar bizim hakkımızda sorular sormaya başladı. Kim bunlar diye soranların Fransa’dan olması bizim için çok önemliydi. Tekno kültürünün bizim için önemli boyutta olduğu bir yerden destek ve teklifler almaya başladık.Paris, Lyon gibi yerlerden teklif gelmeye devam ediyordu. Bizim için çok heyecanlı bir süreçti.
Aynı zamanda Youtube gibi online platformlardan da yayılmaya devam ederken müziğimize dair bir sürü güzel geri dönüş aldık. İtalya’yı etkilemek zordu bizim için şu an bile hala zor diyebilirim. Kendi ülkemizde geçen sene baya popülerlik kazanmaya başladı müziğimiz.
Müziğiniz genel bütünüyle underground etiketiyle anılıyor, underground kültürünün varlığını parçalarınızda hissetmek de oldukça mümkün. Underground kültüründe pazarlama stratejilerine sizce yer var mı?
Biz yapmaktan keyif aldığımız müziği ve vizyonumuzu paylaşmak isteriz. Bize yaparken ve dinlerken keyif veren müzik için çizgimizi korumak da isteriz. Bunun aksini yapanlar var elbette ama kendi vizyonunuzu devam ettirebilmek için yapmak istediğin müziği yapmalısın yoksa belirlediğin çizginde kalman zor.
Biz neyi yapmaktan keyif alıyorsak onu paylaşabilmek isteriz. Evet genel olarak acid techno yapıyoruz ama başka yapmaya çalıştığımız türler de var, bu bağlamda da bir sürü geleceğe dair projemiz var. Sıkı sıkıya sadece acid techno üretmek istemiyoruz. Değinmek istediğim, sadece underground kalmak istiyorsanız bu alanda çıkarımlar yapmaya devam ederken başka türler içinde uğraşabilir vizyonunuzu başka yerlere de taşıyabilirsiniz ama sıkı sıkıya o türe tutunmanıza gerek yok. Şu an bizim yaptığımızda da buna örnek gösterilebilir. Aksini söyleyen insanları da anlıyorum ama bize göre bu durum böyle.
Ve sormak istediğimiz diğer soru, çoğunlukla canlı performans sergiliyor olmanızla alakalı.Canlı setleriniz de jamming üzerine mi kurulu yoksa belirlenmiş altyapıları var mı?
Evet genelde her hafta canlı performans sergiliyoruz, sahnedeyken %50 ritimleri hazırlamak ve geri kalan zamanda da müziğin gidişatını değiştirmek, yükseltmek veya alçaltmak gibi işlere yoğunlaşıyoruz. Şuan canlı performans tarafı ağır basıyor performanslarımızda.
Size göre DJ set ve canlı performans arasında farklar var mı?
Aslında tamamiyle farklı. Canlı çalıyorken müziği istediğiniz gibi anında düzenleyebilir ve ne zaman isterseniz her bir ses parçasını değiştirebilirsiniz. Bütünüyle bir özgürlük şansı sunuyor size, ne yapmak istiyorsanız yapabilirsiniz yeni sesler ekleyip silebilirsiniz. Kısa ve kesin bir şekilde, anında seyircinin reaksiyonlarını ölçebilirsiniz.
DJ setlerinde bu durum farklı. Belirlediğiniz parçalar iki farklı bütünde çalarken, iki parça arasında geçişlerine ve mixlerine odaklanıyorsunuz. Tabii ki arasında farklar var ama elbette bizim içinde en önemlisi kalabalığı iyi gözlemleyebilmek, bu yüzden kalabalığa hazır setleri sunmak istemeyiz. Çünkü onları görüp sound’unuzu kontrol etmek ve bunu yaparken en doğru zamanı yakmayabilmek özellikle DJ için çok önemli.
Sizin için sahnedeyken uyumu yakalamanın yolu nedir?
Sahnedeyken ikimizde odaklandığı farklı roller var , genelde bir taraf drum machine ve drumbeats'lere odaklanıyordiğer tarafta arpej sıralarını oturtuyor. Bazen enstrümanları değiştiriyoruz ama her çaldığımız deneyimde, kendimizi canlı performansta geliştirmek için uğraşıyoruz, çalan enstrümanları değiştirerek aslında sürekli inşa halinde olan bir süreci geliştirmeye çalışıyoruz. Sürekli organize ve düzenli kalmak önemli.
Beraber çalarken ikili mükemmel yapan nedir, ikili çalmayı nasıl tanımlayabilirsiniz?
Evet herhâlde en iyi şey birbirimiz arasında kurduğunuz etkileşim, bunu geçen hafta çaldığımız Paris’teki boiler Room bunun en güzel örneği diyebilirim.
Evet biz de tam onu soracaktık, nasıl bir deneyimdi Paris’te, Boiler Room’da çalıyor olmak?
Çılgıncaydı, kalabalık inanılmaz güzeldi yaklaşık 6000 kişiye performans sergiledik, onları gözlemleyebilmek çok muhteşem bir deneyimdi, hala aklımda kalan çok güzel anılarım var geçen haftaya dair.
Etrafınız kameralar ile çevriliylen çalıyor olmak sizce seti etkiliyor mu?
Kendimizi rahat hissettirmek adına oldukça uğraşıyoruz. Gerçekçi olmak gerekirse geçen hafta bizim için kolay değildi, bir sürü insan siz sahnede odaklanmış bir şekilde çalıyorken sizi rahatsız edebiliyorlar. Odaklı bir şekilde kalmak önemli ama üstümüzde ayrıca baskı hissetmedik.
Geçen Eylül Amerika’daki bir festivalde filme alınmıştık, güzel bir deneyimdi bizim için, kalabalığın farkındasınız ama her zaman onlara odaklanamıyorsunuz çünkü müziğinizle bir bütün olmanız gerek, bu noktada dikkat edemediğiniz şeyler var ve aslında kayıt altına alınmak zaman zaman iyi oluyor. Performans sırasında bir sürü detaya dikkat edebiliyorsunuz sonrasında izlerken ve hatalarınızı görüp bunu geliştirebilmek adına önemli olabiliyor.
Boiler Room’da da bu geçerliydi, kayıta alınacağımızı bildiğimde tek düşündüğüm canlı performansta hatalarımı görerek daha iyi nasıl yaparımdı. Ama bazen bir sürü problemle karşılaşabiliyor insan canlı çalıyorken, çünkü sürekli makinalarlasınız ve bazen kontrolden çıkabiliyorlar. Makinalar sonuçta hep en iyi uyum sağlamak zor.
Birkaç problem başımıza gelmişti öncesinde çünkü makinalar çalışması gerektiği gibi çalışmadığı oluyor ve bu sırada başka bir cihazı de kontrol etmekte oluyorsunuz ama aslında sizi sanatçı yapan zorluklardan biri de bu, sahnedeyken sorunları iyi bir şekilde yönetebiliyor olmanız gerek bazı sorunlarla karşılaşsanız da bunun her zaman başınıza gelebilme olasılığını hesaba katmalısınız. Sahnedeyken cihazların düzgün bir şekilde çalıştığından emin olamayabiliyorsunuz. Her zaman neyin çalışıp veya çalışmadığını sürekli olarak farkında olup dikkatinizi vermeniz gerek. Birden kapanabiliyorlar. Hep bir diğer planınızın hali hazırda tutmanız gerek. Bunu biliyoruz her an bir problem çıkma ihtimaline karşın ve her zaman plan b plan c‘yi de düşünmekte oluyor insan.
Bir sonraki sorumuz ise dinleyiciyle alakalı, dünyanın her yerde çalıyorsunuz, sizce ülkeden ülkeye değişiyor mu kalabalığın verdiği reaksiyonlar?
Evet kesinlikle, birbirinden çok farklı. Doğru, dünyanın her bir yanından bir sürü kalabalık gördük, ama bizi hala etkilemeye devam eden kalabalık Gürcistan’daydı diyebilirim.
Müziğin içinde olan insanlarız ve partilemeyi bilen insanlara uygun müzik yapmaya çalışıyoruz, gecenin başından sonuna ve her seferinde heyecanlı oluyoruz onlar da bizi görecekleri için heyecanlı oluyor. Aslında ilk defa gittiğimiz bir yer değil, beş seferdir performans düzenliyoruz Gürcistan’da ama insanlardan hala aynı güzel tepkileri almak güzel.
Kasım'ın ilk günlerinde gecenin başından sonuna çalmıştık, bu da yaklaşık 12 saat boyunca aralıksız performans sergilemek oluyor. Evet şaka değil gece 1’den öğlen 1’e kadar. Ama kiminle konuşsam oraya gitmek için heyecanlı oluyorlar genelde.
Çok fazla insan var ve sürekli büyümekte olan bir sektör, belki de son 5 sene de bu kadar yaygın bir dinleyici kitlesine ulaşabildi. Göz açıp kapayana kadar oluveriyor ama Gürcistanlı kalabalık açık ara bizi en çok etkileyen seyirciydi veya Berlin’e gitseniz biliyorsunuz ki insanlar sadece çaldığınız müziğe dikkat ediyor,İtalya’ya giderseniz bir sürü insan telefonlarıyla size filme almaya çalışıyorlar veya çaldığımız müziğe çok ilgili bakmıyorlar. Hatta bazen kimin çaldığından haberleri bile olmuyor ama biz oraya hem eğlenmek hemde realitede mesleğimizi ve müziğimizi devam ettirmeye gidiyoruz.
İtalya genel olarak çok iyi değil diyebilirim, yani tabi ki iyiler ama Avrupa’nın geneliyle karşılaştırdığımızda biraz geride kalıyorlar diğer bölgelerle karşılaştıracak olursak Güney Afrika’daki seyirci de muhteşemdi mesela veya 2 sene önce gittiğimiz Buenos Aires çok sıcak olmasına rağmen kalabalık bizi etkilemişti, Amerika için de aynı övgüleri sunabilirim ama Avrupa sanırım en iyi reaksiyon veren bölgeler arasında. Almanya büyük çoğunluğuyla Berlin ama yine de Gürcistan aldığımız en iyi tepkilerdendi diyebilirim, Fransa bazen, Paris’ten aldığımız reaksiyonlarda güzel oluyor ama Fransa’nın bazı bölgeleri aynı değil çok fazla sevmiyor aynı değil Paris gibi.
Hollanda’yı da güzel örnekler arasında verebilirim ama oradaki insanlarda düzenli olarak haftanın her günü etkinliklere katılmaya, partilere gitmeye ve bu müzik türüne çok alışmış insanlar, müziğinizi dinliyorlar ama dans etmediği zamanlar da oluyor. Aynı zamanda İrlanda’da çılgındı diyebilirim ve izleyicinin yaşları oldukça gençti tabi bu da sizi etkiliyor.
Sürekli bir yerlere uçmaya alıştık haftanın her günü, ve bizim içinde şansları değerlendirecek bir sürü şans oluyor bu tarz müziği çoktan benimsemiş kalabalıklar müziği dinliyorlar ama çok fazla dans etmiyorlar.
Soruların sonuna yaklaşırken gelecek parçaların durumunu sormayı çok isteriz, yakın zamanda yayınlama yapacak mısınız?
Önümüzdeki sene için bir albüm yayınlamaya hazırlanıyoruz. Çünkü zaten distribütörlerle yayılması biraz zaman alıyor 2-3 ay gibi bir sürede hazırlanmış olur. Tekrar plak formatında olacak ve bağlı olduğumuz kayıt şirketi üzerinden yayımlanacak.
Girdiğimiz yılın ilk ayında bir yayımlanacak kaydımız var ama şu an bu noktada beraber çalıştığımız plak şirketi üzerinden yayımlayabiliyoruz sadece.
Onun dışında bir sürü remix ve single istekleri de alıyoruz başka şirketler üzerinden. Aslında iyi kayıt şirketleri ama kendi plak şirketimizde kalmamız gerek, zaten yayımlamak için çok fazla zamanımız yok ve önümüzde yapmakta olduğumuz parçalara ve albümümüzü bitirmeye odaklı gidiyoruz.
Parallax'la olan iki tane parçamız var, çoktandır hazır ama distrübitörlerimizden yanıt almayı bekliyoruz, tabii ki bir sürü sanatçıyla farklı parçalar yapmak istiyoruz bizde, ama şu an bu noktada bizde bilmiyoruz ne zaman veya kiminle çalışmak istediğimizi ama yeni yetişen genç yetenekli sanatçılara kesinlikle şans verip onlarla çalışmak istiyoruz.
Plak şirketinizin nasıl bir soundu olmasını hedefliyorsunuz? Aradığınız bir sound var mı?
Spesifik bir şekilde bunu aramıyoruz aslında, eğer dinlediğimiz şeyi beğeniyorsak onu yapmak istiyoruz veya imza attığımız işler için mesela, bir sürü yeni yetişmekte olan sanatçıyla iletişim halindeyiz, sürekli olarak sorular soruyoruz çünkü aralarında gerçekten çok yetenekleri gençler oluyor.
Özellikle yeni jenerasyon gençlerinde bir sürü isim var bu şekilde henüz tanınmamış ama çok yetenekli. Bu adamların hepsiyle beraber yeni parçalar için çalışmak ve onlara kendi şirketimiz üzerinde parça yayınlama şansı sunmak istiyoruz.
Önümüzdeki sene bu tarz işlerin daha çok olacağını düşünüyorum çünkü şu an tek odaklandığımız kendi parçalarımızı yayımlayabilmek. Parallax’la bir iş birliğimiz var onun dışında bir sürü insan var az tanınmış ama yetenekli olanlar gibi bizde onlarla şans vermek gerçekten yetenekli adamların seçeneklerini arttırmak bizim için de çok önemli. Eğer müziğini gerçekten beğeniyorsak elimizden geleni yapıyoruz.
Kürasyonu 999999999 tarafından yapılan 'Yeraltı' çalma listemizi Spotify'da takip edin.
Röportajı gerçekleştiren editörümüz Ozan Tezvaran'ı takip edin.