Çeyrek asırlık kariyer: Kölsch
Awakenings Festival’de Kölsch ile albümler, deneyimler, kulüp kültürü ve İstanbul üzerine sohbetimiz
Çok fazla dile getirilmez ama gereklilik yeniden keşfin kaynağı derler. Listeleri darma duman eden Rune’dan, anonim olarak 12-inç’lik tekno efsanesi Tattoorecs’e, oradan da bugünkü şeklini alan Kölsch’e uzanan 25 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Danimarkalı aktris anne ve İrlandalı şarkıcı bir babanın oğlu olarak Kopenhag’da dünyaya gelen Rune Reilly Kölsch, teknoya melodiyi ve riff (kısa pasaj)’ı getirme konusundaki cesur adımlarının karşılığını almış olacak ki önce Michael Mayer’ın Kompakt’ı için yaptığı çalışmalar, daha sonrasında kendi albümleri ve en son olarak gelen Fabric albümü ile her zamankinden daha çok ses getiriyor.
Awakenings Festival ve 6 Temmuz’daki İstanbul performansı öncesi Kölsch ile geçtiğimiz Cumartesi günü Amsterdam sokaklarını turlarken sohbet etme imkanı yakaladık. Kölsch, Awakenings Festival’de iki günde de performans sergileyen birkaç sanatçıdan biri. Geçtiğimiz Cumartesi Sven Vath’ın ardından sahnede olan Danimarkalı, festivalin ikinci gün ise Joris Voorn’un kürasyonunu üstlendiği B sahnesinde sahneyi kapatan isimdi.
Kölsch’ün hikayesi Artificial Funk, Fashion Victims ve Enur gibi projelere dayanıyor. Sizi müzisyen olma yoluna iten motivasyon neydi? Bu hikaye nerede başladı?
Çok genç yaşlarımdan itibaren müziğe başladım diyebilirim. Çok erken yaşlarda birkaç tane amatör grupta davul çalıyordum ancak sonradan farkettim ki davul çalmakta o kadar da iyi değildim. Şarkı söylemeyi de denedim ama onda da başarılı olamadım. Yine de aklım sürekli müzikteydi, etrafımda olan biteni çok iyi analiz etmeye çalışıyordum. Annemin bana ödevlerimi yapmam için aldığı bilgisayar ile beraber prodüksiyon yapmayı keşfettim. Çoğu geceler sabaha kadar müzik yapıp okula uykusuz gittiğim oldu. Bu süreçte farkettim ki hayatım boyunca müzik yapmak istiyordum. Öyle de oldu, bu yıl kariyerimdeki 25. yılımı kutluyorum.
Üç stüdyo albümünüzün isimleri sırasıyla 1977, 1983 ve 1989. 1977’nin doğum yılınız olduğunu biliyoruz, peki ya diğerleri sizin için ne anlam ifade ediyor?
Albümler kronolojik sırasıyla hayatımın farklı dönemlerinden ilham alıyor. Üçlemenin ilkindeki en büyük ilham ailem ve çocukluk olurken, ikinci albüm 1983 ise müzikle seyahatteyken tanıştığım yıllara dayanıyor. O yıllarda ailemle arabayla Avrupa’yı baştan aşağı dolaşırdık. Özellikle Güney Fransa’ya yaptığımız seyahatler çocukluğumun en büyük zevklerinden biriydi. İlk başlardan babamın kasetlerini dinlerken daha sonra edindiğim Walkman sayesinde Danimarka’da yaşayan biri olarak bahar ve yaz mevsimleri bizim için değişim ve enerji demekti. 1983’ün hikayesi buna dayanıyor. 1989 ise ergenlik çağlarımdaki herkesin yaşadığı büyüme sancılarından etkileniyor. Üçü tamamlandığında ise ortaya bir müzikal oto-biyografi çıkıyor.
Geçtiğimiz haftalarda ise Fabric’in bir süredir ara verdiği miks albüm serilerine Bonobo’dan sonra siz hayat verdiniz. Kendini yenilemiş bir Fabric konsepti görüyoruz. Bu albümün arkasındaki hikaye de bir o kadar ilginç. Paylaşmak ister misiniz?
Fabric bana ilk ulaştığında bir miks albüm yaratır mısın diye geldiler. Ben ise bu albümü tek bir şart ile kabul edeceğimi onun da tüm albümü kendi şarkılarımdan yaratmak istediğimi söyledim. Kabul ettiler. Diğer albümlerinin aksine bu albümde daha minimal ve daha az karmaşık aranjmanlar görmeniz mümkün. Sebebi ise albümün tamamını şovlar arası uçuşlarda yazmam. Şarkıların her birinin ismi de uçuş kodlarından geliyor.
*Kölsch’ün ekibi şarkılara ilham veren uçuş kodlarının bilgisini bizimle daha sonra paylaşıyor.
01. US1873 - US Airways New Orleans → Charlotte, ABD
02. LH479 - Lufthansa Montreal → Frankfurt
03. SK1550 - Scandinavian Amsterdam → Kopenhag
04. EZY865 - Easyjet Gatwick → Inverness
05. VA5641 - Virgin Australia Singapore → Hong Kong
06. AC1609 - Air Canada Florida → Montreal
07. KM477 - Air Malta Paris Orly → Malta
08. VY3517 - Vueling Ibiza → Barcelona
09. UA444 - United Airlines San Francisco → Boston
10. EI3227 - Air Lingus Glasgow → Dublin
Alışılagelmişin dışında bir tekno/house anlayışınız var. Bunun da prodüksiyonlarınıza ve setlerinize yansıdığını görmek mümkün. Birazdan burada (Awakenings Festival) on binlerce kişinin önünde olacaksınız. Seyirci ile aranızdaki özgün enerjiyi nasıl tarif edersiniz?
Seyirciyle aramdaki samimiyetin en büyük kaynağı onlar için farklı bir deneyim sunmama olan inançları diye düşünüyorum. Setlerimde tekrarlayıcı tekno performanslarından öte kendi hikayemi yaratmaya çalışıyorum. Bu da aramızda duygusal bir bağ oluşturuyor. Çünkü seyirci ile beraber ben de o hikayeyi her seferinde baştan yazıyorum.
Elektronik müzikte büyük bir geçişe şahitlik ettiğimizi düşünüyorum. Birçok ana akım festivalde bile tekno sanatçılarının ağırlığının giderek arttığını görebiliyoruz. Bu değişimi neye bağlıyorsunuz? Tekno mu yükseliyor yoksa big room gibi popülerliği yüksek tarzlara ilgi mi azalıyor?
Teknonun 2-3 yıldır süren yükselişine şahitlik ediyoruz. EDM odaklı festivallerde dahi bugün tekno sanatçılarının ana isimlerden biri haline geldiğini görmek mümkün. Özellikle Avrupa’da EDM’in populerliğini kaybettiğini düşünüyorum, onun yerine ilginin teknoya kayması çok sevindirici benim açımdan.
Ancak teknonun popülerleşmesi ile beraber farklı bir eğilime doğru seyir ettiğini de belirtmem lazım. Bugünlerde çıkan çoğu parça festivaller gibi (büyük alan) big-room konseptlere hitap ediyor; daha büyük kick’ler ve daha büyük drop’lar. Büyük kitlelere hitap eden festivallerde işe yarıyor olabilir ama bence müzikal olarak seyirciye herhangi bir özgünlük sunmuyor. Teknonun yükselişine fırsat tanıyan bu çeşitliliğini ve özgünlüğünü kaybetmemesi gerektiğini düşünüyorum.
6 Temmuz'da İstanbul’da performans sergileyeceksiniz. Eminim şu an kafanızda birazdan ve yarın olan Awakenings setleriniz var. Yine de İstanbul’daki performansınız hakkında birkaç cümle duymak isteriz.
İstanbul’a gelmeyeli uzun zaman oldu. Son 3 performansım ülkedeki olaylar sebebiyle hep iptal edildi. O yüzden gerçekten benim için özel bir gece olacak. Türkiye’deki tekno severler ile buluşmak için heyecanlıyım.
Kölsch 6 Temmuz Cumartesi günü Zorlu PSM %100 Studio'da Türkiye'deki dinleyicileriyle buluşacak. Vildan Gündüz'ün açılışını yapacağı geceyi Kölsch'ün hemen ardından seti devralan Mabbas sonlandıracak. Etkinlik biletleri için burayı tıklayın.
Spotify '#Turkuaz' çalma listemizi takip edin.