Elektronik Müzik 101
Bölüm 2: Jungle ve Drum'n'Bass
Yazımızın bu kısmında Jungle ve Drum‘n’Bass tarzlarına odaklanacağız. Elektronik müziğin diğer bir kolu olan Drum‘n’Bass ilk dönemlerinde, Jungle türünden farklı olmasına rağmen zamanla bu farklılıklar değişmiş ve iki tür kendi arasında girift bir hal almıştır. D&B’yi daha iyi anlamak adına öncelikle Jungle türünü inceleyelim.
Jungle ilk olarak Britanya’da yaşayan siyah genç kuşağın sesi olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle hem siyah rap müzikle, hem de Jamaikalı raggae ve dub müzikle olan bağlantılarını rahat bir şekilde gözlemleyebiliriz. Jungle tarzının popüler olmasındaki en büyük etmenlerden biri, Londra’da korsan yayın yapan radyo istasyonlarıdır. İngiltere’de yaşayan siyah genç kuşağın kendini ifade edebildiği, kendi çığlığını duyurabildiği özgür alanlardan biri olan bu istasyonlar, Jamaika müziği, kültürü ve Rastafaryanizm’den fazlasıyla etkilenmiştir.
1990’ların erken dönemlerinde ortaya çıkan Jungle, daha sonrasında bu tarzın önemli isimleri arasına girecek olan Grooverider ve Fabio gibi DJ'lerle ve Birleşik Krallık'ta bu tarzın yayılmasında önemli bir yere sahip, Londra’da bulunan Rage Club’da kendini göstermeye başladı. 1990’ların sonlarına doğru gelirken Jungle kendi içinde değişime uğradı. Müzisyenler artık daha az agresif sayılabilecek bas partisyonları kullanmaya ve daha atmosferik müzikler yapmaya başladılar, ki bu da şuan Drum‘n’Bass adını verdiğimiz tarzın şekillenmesine ön ayak olmuştur.
Drum‘n’Bass 90’ların ilk yarısında yine Birleşik Krallık'ta ortaya çıkmış bir dans müziği türüdür. Büyük Rave döneminden sonra dans müziği iki zıt kola ayrılır. Bir tarafta müziğin akıllı, sofistike, progresif ve ilerici bir yaklaşımı varken (Broken Beats, Liquid Dubstep, Old Skool D&B), diğer bir yanda da daha dışa dönük, doğrudan, hardcore ve rave kültürünü benimseyen bir yaklaşım vardı (Old Skool Jungle, Breakbeat Hardcore, Darkcore, Hardstep, Techstep, Jump Up, Post Dubstep). D&B’yi bu denli popüler yapan nokta ise, birbirinden farklı olan bu iki müzikal görüşü aynı kotada eritebilmiş olmasıdır. Bu birlikteliği sağlamak için karmaşık ritimleri, tehditkâr bas partileri ile buluşturmuştur.
D&B, isminden de anlaşılacağı üzere iki temel elemandan oluşur. Bu elemanlardan ilkini Endüstriyel/Brutal Techno ve Rave gibi türlerin subsonic bas partileri oluştururken, ikinci eleman ise hızlandırılmış olarak çalınan Amen Break, Dubplates ya da Breakbeat Hardcore gibi tarzların 4/4’lük olan ritim bölümleridir. Bu kalıpları genelde farklılaştırarak kullanırlar. Trampet, 4/4’lük ritmin “zayıf zaman” olarak nitelendirilen 2 ve 4’üncü zamanlarına konulmaktadır. D&B fazlasıyla hızlı bir tempoya sahiptir. Saniye başına vuruş (beat per minutes) 160-190 arası değişmektedir ki bu çoğu House müzik parçasından yaklaşık olarak 3 kat daha hızlı olduğu anlamına gelir. Diğer parçalardan alınan ritim bölümlerini, orijinalinden daha hızlı, bas partilerini ise yavaş çaldırmak – bazen bu hız yarıya kadar bile düşebiliyor- ya da bas partisini hiçbir sessiz nokta bırakmadan sürekli duyurmaya çalışmak D&B’nin kullandığı tekniklerden bir kaçıdır. D&B’nin karakteristik ritim kalıplarını yazarken etkilendiği en kuvvetli tarz Breakbeat’dir. D&B’yi, Breakbeat’ten ayran ve kendi karakterini oluşturmasını sağlayan en önemli farklılık ise Breakbeat türünde ritim için önemli olan elektronik ortamda yazılan davul partisinin olabildiğince gerçek bir davulcunun çalımına benzemesi ve seslerin akustik davula en yakın olmasıdır. D&B’de ise bu gerçeklik ve organik olma istediği tamamen ortadan kalkmış, bunun yerini sentetik, fütüristik ve teknolojik sesler yaratma isteği almıştır.
1998 yılına gelindiğinde artık D&B, Jungle’dan daha popüler bir hale gelmeye başlamıştır. Goldie’nin Timeless (1995) ve Roni Size ve Reprazent’in New Forms (1997) albümleri ise D&B türü için birer kilometre taşı olarak durur. Goldie’nin ilk albümü olan Timeless’la beraber D&B ilk defa Birleşik Krallık müzik listelerinde Top 10’a girmeyi başardı. Bu başarının ardından D&B türü ana akım müzik türleri arasında kendine yer edindi. Roni Size ve Reprazent ise çıkardıkları ilk albüm olan New Forms’la Mercury Müzik Ödülü'nü almışlar ve bu sayede D&B’nin popülaritesi daha da artmıştır. D&B için önemli bir yerde duran Goldie yalnızca yaptığı parçalarla değil aynı zamanda sahibi olduğu Metalheadz plak şirketiyle de türün önde gelen isimlerinin oluşmasına destek olmuştur. Fabio, Grooverider ve Doc Scott gibi Jungle türüne yön vermiş isimler Metalheadz’le beraber D&B’ye geçiş yapmışlar ve bu türün de önde gelen isimleri arasına girmeyi başarmışlardır. Goldie 1998 yılında çıkardığı Saturnz Return albümünde, D&B türünün klasikleşmiş ses alanının dışına çıkmıştır. Kullandığı orkestral aranjmanlar ve Oasis grubunun kurucusu Noel Gallagher’dan aldığı destekle beraber türe bambaşka bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamıştır. Her ne kadar beklenen başarıyı gösterememiş olsa dâhi D&B’ın sınırlarını farklılaştırmış ve dinleyiciyi alışık olduğu alanın dışına çıkarmakla beraber, ardından gelen müzisyenler için farklı perspektifler sunmuştur.
90’ların sonuna doğru yaklaşırken Bad Company’nin The Nine ve Ed Rush-Optical ortak çalışması olan Warmhole albümleriyle beraber D&B daha karanlık ve paranoid bir ses karakteri kazanmaya başladı. Birleşik Krallık müzik listelerinde top 10’da sıkça gördüğümüz D&B ilk defa 2012 yılında DJ Fresh’in Hot Right Now şarkısıyla beraber birinci sırada yer bulmuştur.
Son olarak müziğin asıl anlatılarak değil dinlenilerek ve deneyim ederek anlaşılması gerektiğini düşündüğümden Drum’n’Bass ve Jungle tarzlarına odaklandığımız bu yazı dizisi için hazırladığım çalma listesini Mixmag Türkiye’nin Spotify profilinden dinleyebilirsiniz.
'Elektronik Müzik 101' çalma listemizi Spotify'da takip edin.