“Garip Olana Yönelmek”: Danny Daze’in Hikayesi
Miami’de bize rehberlik eden Danny Daze 27 Nisan'da "M Music Presents" etkinliğiyle RX'te
M Music Presents etkinliği kapsamında 27 Nisan'da RX sahnesinde Türkiye'deki hayranlarıyla buluşacak olan Danny Daze, kalıplara sığmayan alışılmışın dışında bir sanatçı. Şimdiden dikkatleri üzerine toplayan bu etkinlik serisi öncesi Danny Daze'in Miami'den dünyaya açılan sıra dışı hikayesine Mixmag Türkiye olarak ışık tutmak istedik...
Westchester, Art Deco’nun, bronz tenlerin ve şampanyaların patladığı gösterişli kulüplerin Miami’si olmasa da coşkulu, iyi korunmuş doğası ile beyaz bungalowlar, bahçeler, tozlu yollar ve basit bahçe mobilyaları ile Kübalı Amerikalıların birbirleriyle keyifle yaşadıkları bir yer! Haftasonları etrafta duyulan salsa ve merengue müziklerinin eşliğinde yapılan danslar ve barbekülere eşlik eden dedikodularını da unutmamak gerek tabi! Westchester aynı zamanda Daniel Gomez ya da bilinen adı ile Danny Daze’in yaşadığı, bir ucunda çalıştığı bir ucunda da kiraya verdiği havuz temizleme işi yapan bir ailenin bulunduğu evinin olduğu yer. Küba devriminden 5 yaşında kaçıp buraya yerleşen annesinin ve anneannesinin evi de hemen yakınlarda. Yolun hemen sonundaki yeşilimsi ırmak Danny’nin çocukken balık tuttuğu yer ve onun hemen dibindeki küçük bir ev de onun ve arkadaşlarının breakdans kaçamaklarının adresi. Hemen bileğinin üzerinde biten baggy pantolonlar onun favori kıyafeti. Tarzını bütünleyen kompakt koyu renkli saçları ve aksesuarları ile eski bir dansçının rahatlığını taşıyor kendisiyle buluştuğumuzda.
Danny Daze’in evi İngiltere’de bizim yaşlı evi diyeceğimiz tarzdan: bir odada mutfak ve banyo bir arada, alçak çift kişilik yatağının üzerinde valizinden yeni çıkardığı tasarım kıyafetleri hala duruyor. Tabi yaşlı birinin evi değil burası; 27” Mac, Moog Voyager XL, Enzoniq Fizmo, midi modified Pro One, Prophet 12, Omega 8 ve Studio Electronics ATC 1-X’den oluşan muazzam bir stüdyo da evi tamamlıyor. Danny bu evi yılın yarısı kullanıyor, geri kalan zamanda ise Berlin’de yaşıyor.
Burada olmamızın bir nedeni var. Danny şu anda dünyanın popüler DJ’leri arasında. O, karakter ve eklektik setleri sadece Warung’dan Panoramabad’a çalınan DJ’lerin DJ’i diyeceğimiz tarzda biri değil, aynı zamanda nadir yeteneği olan elektro ve tekno setleri Letfield izleri taşıyan, dans pisti dostu, bas ağırlıklı estetik yapımlar üreten bir prodüktör. Parçaları kendi karakteri ve bu eşsiz şehrin karışımını yansıtıyor. Geçtiğimiz aylarda Mixmag Electro Editörü’nün “Tutarlı bir şekilde kasvetli ve bir o kadar da yenilikçi izler taşıyan, dans pistini hareketlendirmeye odaklı, son zamanların en heyecan verici elektro ve tekno plak şirketi” olarak tanımladığı Omnidisc plak şirketinin arkasındaki isim olduğunu açıkladı. Önümüzdeki birkaç gün boyunca Danny bizim rehberimiz olacak ve bizi kendi hayatını ve müziğinde iz bırakan yerleri ve insanlarla tanıştıracak. Ama önce annesinin evine uğrayıp yıkanacak çamaşırlarını bırakması gerek!
Danny Daze’i 2011 yazına damga vuran şarkısı ‘Your Everything’den hatırlarsınız! Hot Creations imzalı bu hit insanın kanını kaynatan, neo-deep house / dans-pop diyeceğimiz tarzı ile oldukça ses getirmişti. O dönemde bu plak şirketi tam tepe dönemlerindeydi. Ve bu ciddi bir sorun olabilirdi. Zira “deep house” ile ilişkisi olmayan eski bir pop prodüktörü ve remiksçi olarak Danny, “Bilinçaltımın yönlendirmesiyle gidip underground bir pop albümü yapmışım ve bu alanda isim yapmış bir plak şirketi bunu kabul etmiş. Bu muazzam bir şey değil mi? İşte tüm o süreçlerin bir sonucu olarak sizinle burada bu röportajı gerçekleştirebiliyorum!” diye tanımlıyor o dönemi. Bu tarz Danny’ye global bir şöhret kazandırsa da DJ setleri ile sevdiği ve yaptığı müzik arasındaki kopukluk bir deep house DJ’i ayarladığını düşünen organizatörleri şaşırtır bir duruma getirmiş bir süre sonra.
“Deep house DJ olarak konumlandırıldığım partilere gidip tekno çalıyordum” diye hala durumdan rahatsız olduğunu ifade eden bir ses tonuyla anlatıyor Danny. Bir süre sonra etrafta ‘Your Everything’ şarkısının Danny’nin DJ’lik tarzını yansıtmadığı konuşulmaya başlanmış. “Bu nedenle son dakika line-up listesinden çıkarıldığım oldu. Gerçekten istediğim tarzı çalamıyordum. İlginç olan ise daha da popülerleşiyordum. Garip zamanlar!” diye ekliyor. Neyse ki artık herkes durumu anlamış durumda. Danny Daze bas ağırlıklı, oldukça dans ettiren ama 2011-2013 yazının soundundan çok daha karanlık elektro ve tekno üretiyor ve çalıyor.
“Küçük Haiti” denen bir yerde Churchills Pub pek de bulunması tahmin edilecek bir yer değil. Bir köşe başında, penceresiz, kapıdaki koruma görevlisinin hayli hırçın ve kaba olduğu, içerde kir, sigara ve bira kokusunun yoğun olduğu, sigara yasağının olmadığı dönemlerin Proustçu spazmlarının nostaljisini yaşatan, Glasgow dokusuna uygun bir mekan. En azından bizim katıldığımız partide öyle! İçerinin pis dokusunu uzun bir merkezi bar, iki bilardo masası ve büyük, uzun bir old-skool canlı müzik alanı tamamlıyor. Tuvaletler sarının farklı tonlarında boyalı, grafitti ve korkunç isimlere sahip punk gruplarının adları duvarları kaplıyor. Müthiş! Danny buranın şehrin alternatif müziğinin birkaç merkez üssünden biri olduğunu anlatıyor. Burası birazdan şehrin önde giden müzisyenleriyle tanışacağımız yer!
Danny’nin erken dönem prodüksiyon denemeleri basın en saf haline odaklanıyordu; kalça sallatan tipten. 14 yaşındaki Danny’nin Fruity Loops’ta tam da geleneksel Miami tarzı olan arabadaki subwoofer'ı sonuna kadar açıp bangır bangır, insanın gögüs kafesini yerinden çıkartacakmış hissi veren araba partilerine uygun bir sound! Ve eğer Omnidisc’i tanımlayan bir şey söylenmesi gerekirse hala Danny’nin bas ile olan aşkından söz edebiliriz.
Miami bas soundu bugün buraya davet ettiği Dave Noller tarafından keşfedildi. Kırklı yaşlarda rahat, nazik bir kişilik olan Dave daha çok Dinamix II adı ile biliniyor. 1986 yılında yayınladığı ‘Give The DJ A Break’ electro ve hip hop’ı sentezleyen ve Planet Rock ile Man Parrish’ın hip hop’un erken dönemine ait izlerini taşıyan şarkısı, 808 bas soundunu kendi başına bir melodi olarak kullanan ilk şarkı olma özelliğini taşıyor. “Belki buradaki aşırı sıcak havadandır” diyor Dave, “ama sanki insanların breakbeat ve ağır basa karşı bir meyili var”. Miami bas soundunun en popüler olduğu dönemler 1986–1994 arası idi fakat halen çok ciddi etkileşimi var.
Bugün bizimle olan bir diğer sanatçı yine Miami’nin seçkin artistlerinden biri olan Otto von Schirach. Fruitarian tarzı beslenme fanatiği olan Schirach şu anda Monkeytown için 2012 tarihli ‘Supermeng’ uzunçalarının devamı ile meşgul. Coşkulu kişiliği, uzun saçlı mistik Danny ile Malibu Castle diye bir eğlence parkında dolunay partilerindehip hop ve r’n’b çalarken tanışmış. O zaman Danny 15 yaşındaymış. “Sanırım kafasını biraz çeldik. O partilemek yerine benim ekipmanlarımla ilgileniyordu. Yedi yıldır tanışıyoruz ve zamanla onun özel bir kişilik olduğu anladım” diyor Otto.
Churchills’te bize bir bira için eşlik edecek bir sonraki isim ağır sıklet boksörünü andıran, yüzünde gülümseme ve bir cerrah kadar narin ellere sahip biri. Nicaragua’da doğmuş, Westchester’da büyümüş olan DJ Craze, Danny’nin Hot Wheels paten alanındaki partilere beraber gittiği, onun henüz yeni müzik yapmaya başladığı 1999-2000 yıllarından beri arkadaşı ve aynı zamanda ona ilham verenlerden biri. Dört kez dünya DMC şampiyonu olan Craze tüm zamanların en iyi turntable yıldızlarından biri. O ve Danny’nin ortak noktalarından birini Craze şöyle açıklıyor: “Biz hep garip olana doğru yöneliyoruz”. Garip olan bu şeyler Danny’nin prodüksiyonlarını taze yapan deneysel, offbeat indie soundu. Bu soundun temsilcisi olan ve Danny’yi bu konuda etkileyen isimlerden biri olan Schematic Records’un sahibi Romulo Del Castillo da bizimle beraber. Romulo, Schematic Records’u 1996 yılında post-rave tarzını evlere taşımak üzere kurduğunda çok hızlı bir şekilde Amerika’nın ilham veren şirketlerinden biri olacağını sanırım kendisi de beklemiyordu. Romulo, Danny’yi Miami soundunu yaşatan az sayıdaki isimlerden biri olarak tanımlasa da aslında durum karşılıklı. Schematic’in zeki, duygusal şarkıları Danny’nin bir sanatçı olarak gelişimine katkısı oldukça fazla.
Durun, az önce neler oldu öyle? Palacio De Los Jugos’ta gurmeliğin sınırlarını zorlayan Kübamutfağının enfes yemekleri ile kendimizden geçerken Danny heyecanla konuşmaya devam ediyor: “O zamanlar [2002 civarı] aşırı paraya ihtiyacım vardı: araba kazası geçirmiştim ve çalışamıyordum. Annemin bana destek olacak durumu yoktu; babam zaten hiç yardım etmez. [Danny’nin anne ve babası o küçükken ayrılmışlar]. Bir banka soymam gerekebilirdi. O zamandan pek çok şeyi hatırlamıyorum; sanırım silmişim hafızamdan! Hatırladığım tek şey monotonluk ve can sıkıcı günler” diyor. Akıl sağlığını internetteki elektronik müzik forumlarında ve Messenger’da insanlarla haberleşerek, plak alıp satarak, İzlandalı sanatçılar Ruxpin ve Lackluster'ı ve yaşadığı şehirdeki M3rck ve Schematic plak şirketlerinden çıkan şarkıları dinleyerek koruduğunu söylüyor: “Sanırım bu tarzın duygusal yanı beni kendine çekti” diye açıklıyor sanatçı.
2005’te çeşitli sebeplerden 75,000 ABD doları borca girince artık para kazanmak için daha ciddi yollara başvurmaya karar vermiş. İlk işi gündüz çekirge avlamak, akşamları ve haftasonu DJ’lik yapmak olmuş. Neredeyse hiçbir teklifi geri çevirmemiş. “Üç yüz küsür düğünde çaldım. Sağır insanlar için çaldım. Dördüncü sınıflara, dokuz on yaşındaki çocukların Homecoming’lerinde çaldım. Hem de Jennifer Lopez’den tutun da Vengaboys’a uzanan bir repertuvar ile. Ve bunlar benim daha iyi olmamı sağladı. Evet çok daha iyiydim! Para kazanabileceğim her şeyi yapıyordum”. Onun Jefferson Airplane’den Violent Femmes’a uzanan dans editlerine yer verdiği elektrodan diskoya, diskodan rocka mashup’ları toplulukları etkileyen bir hadiseye dönüşmeye başlamıştı. Funktion gibi kulüplerden haftada sekiz saatlik teklifler alıyor ve Pazartesi günleri Back Door Bambi adlı fetiş kulübünde çalıyordu. Bu arada editleri DJ AM tarafından çalınıyordu. 2006 yılında Joe Maz ve kardeşi Gigamesh ile bir araya gelip DiscoTech’i hayata geçiriyordu. Çok kısa zamanda bu ekip ABD’deki listelerdeki hit şarkılardan edit talebi almaya başlıyor ve Las Vegas’tan Los Angeles’a, oradan da Detroit’e tura çıkıyordu. “O zamanlar çok keyifliydi” diye anıyor o günleri Danny, “ancak sonra herkes bu tarzı kopyalamaya başladı. O nedenle 2009’da artık 'Hımmm...sanırım artık bu kadar yeter' dedim". Gerçekten yapmak istediği müziğe doğru olan yolculuğu ise 2009 yılında kendi adıyla yayınladığı ‘Ghettofab’ şarkısının DJ Hell ve Loco Dice tarafından misklenmesiyle oldu. Sahne performanslarına bir yıl ara verdi ve bunun sonucu da ‘Your Everything’ ortaya çıktı.
Küçük Havana’da turistlere yönelik dip dibe konumdaki barlar, yaşlı Kübalı adamların domino oynadıkları parklar, kaldırımlardaki karoların elektro BPM’inden daha hızlı ses çıkardığı sokaklar arasında dolaşırken, Danny gelecek hakkında düşüncelere dalıyor. Bu düşünceler arasında Omnidisc’e konsantre olmak, Legowelt, Sebastien Bouchet, Dean Grenier, DJ Tennis ve David Vunk ile kendisine ait iki şarkısını (disko izleri taşıyan Polyester ve bas ağırlıklı, tech house şarkısı 80 Hertz) piyasaya sürmek var. Artık hayatı rayına girmiş durumda: Brezilya’dan Berlin’e, yeni Radio 1 Essential Mix’inden Miami Müzik Haftası’ndaki şovuna kadar zaman onun için akıyor. Ve Danny ve şehirdeki diğer yetenekli isimler bu şehri artık olması gerektiği eski konumuna taşıyorlar: dans müziğinin merkezine...
Danny Daze, 27 Nisan Cumartesi akşamı M Music Presents etkinliği kapsamında RX'te sahne alacak. Daha ayrıntılı bilgi için M Music Presents'in internet adresini ziyaret edebilir, etkinlik biletlerini ise bu bağlantıdan temin edebilirsiniz.
Spotify 'Frekans' çalma listemizi takip edin.