Ara Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
ÖNE ÇIKANLAR

Kulüp kültürünü belgelerken neden kokulardan faydalanılmalı?

Görseller kulüpleri anımsamamıza büyük etki etse de kulüplerin kokuları da bir o kadar hatırlatıcı oluyor

  • YAZI: KAMILA RYMAJDO | ÇEVİRİ: ZEYNEP YAZICI | İLLÜSTRASYON: TIM, TOM AND TERRY
  • 11 Mayıs 2020

Yağmur yağdığında kimi zaman telefonumu elime alıp daha güneşli havalarda gerçekleştirdiğim seyahatlerde çektiğim videolara bir göz atarım. Aralarında en sevdiğim, Gana'da gerçekleşen Asa Baako adlı plaj festivalinde çektiğim video. Fonda hard house ritimleri çalarken iki yerel yerli dansçı bir futbol topuyla inanılmaz numaralar gerçekleştiriyor; ılıkça esen yel 30 derecenin altına hiç inmeyen hava sıcaklığına etki etmiyor ve dansçıların vücutları terden parlıyor. Esmekte olan hafif rüzgar burnuma yolun kenarında, 'shito' adı verilen bir çeşit acı sosla beraber satılan kızarmış tatlı patates kokusunu getiriyor. O videoyu her izleyişimde ağzım sulanıyor.

Telefonumda yer alan, konser anılarıyla dolu videolardan çok daha sofistikesini arayacak olursanız Lapsed Clubber Audio Map var. Manchester Metropolitan Üniversitesi'nden Dr. Beate Peter tarafından oluşturulan platform, 1985-95 yıllarında Manchester'ın kulüp sahnesine ait anıların kaydını tutmakla beraber etkinliklere dair şehir haritası üzerinden erişebileceğiniz detaylı betimlemeler sunuyor.

Kulüp kültürünün sıkı bir takipçisi olarak uzun zaman önce kapanmış olan gece kulüplerini anımsatacak yıpranmış spor ayakkabılarını, rengi solmuş üyelik kartlarını derinlemesine incelemek için büyük heyecan duyuyorum. Bu interaktif retrospektifte eksik olan tek şey ise ortamın kendisine ait kokusu. Kulüp kültürü arşivlerindeki en büyük eksiklik de kokunun ta kendisi.

Birleşik Krallık'taki gece kulüpleri kötü kokar. 2007 yılında kulüplerde sigara içme yasağının getirilmesinin ardından daha önceden gizlenen tüm kokular ortaya çıkıverdi: dökülmüş bira, ter ve gaz kokuları. Retrospektiflerin parfüm, deodorant ve benzeri kokulara odaklanması ise kulüp kültürü modası tarihine yeni bir katman ekler. Güncel kulüplerin koku odaklı incelenmesi ise günümüzde neyin revaçta olduğunu anlamamıza da yardımcı olur: Kulüplerin en yeni parfüm trendlerini takip etmek adına ideal yerler olduğunu söyleyen Moskovalı parfümcü ve DJ Masha Skye'ın da dediği gibi: "Buralarda Narciso Rodriguez'in misk kokulu parfümünden Le Labo Patchouli'nin pudramsı kokusuna birçok kokuyu duyumsayabilirsiniz."

Kokular aynı zamanda daha meşum trendleri de açığa çıkarabilir. "2019'da Moskova'da hem vanilya hem de bitkisel aromalı oldukça kalıcı bir kokuyu fark etmeye başladım" diye açıklıyor Masha. "Neredeyse tüm tuvaletler aynı kokuyordu. Sonradan bunun Rusya'da popüler bir parti uyuşturucusu olan mefedron kokusu olduğunu öğrendim."

"Önemi her ne kadar yeterince kavranmamış olsa da insandaki koku algısı hem evrimsel hem de güncel bir önem arz ediyor; koku algılama kabiliyetimiz, etrafımızdakileri değerlendirmemize ve onlara verdiğimiz tepkiyi yönetmemize olanak sağlıyor" diye açıklıyor Bilişsel Psikoterapist Pamela Dalton 2012 tarihti "Olfactory Cognition" adlı kitabında. Dahası, farklı alanda hizmet veren birçok şirket akılda kalıcı bir atmosfer yaratarak müşterilerin harcamalarını artırmak amacıyla kokuyu bir pazarlama aracı olarak kullanıyor. Bu görüş, 2011 yılında ortam kokusunun gece hayatı deneyimini nasıl etkilediğine dair yürütülen çalışmanın çıkış noktasını oluşturuyordu. Çalışmaya göre ortama nane gibi enerji verici veya portakal gibi rahatlatıcı bir kokunun eklenmesiyle katılımcılar "daha çok dans etmekle beraber, gece, müzik ve ziyaretçilerin ruh hallerini daha yüksek puanlarla değerlendirmişlerdir."

“Bence gerçekliğin kokuyla ilişkisine olan ilginin bu denli az olması yalnızca kulüp kültürünü değil, insan hayatını her yönüyle etkileyen küresel bir problem" diyen Masha ekliyor: "Görsel uyaranların hakimiyeti koku alma duyusunu ikinci plana itse de beyinlerimiz biz farkına varmasak bile kokuyla anıları bağdaştırır."

Kulüp kültürünün kokularla olan bağlantısına ilgi giderek artacağa benziyor. Masha geçen yıl, Tresor'un ilk mekânının kokusunu yeniden oluşturmak için bir araya gelen koku laboratuvarı HOLYNOSE adlı araştırma ekibinin bir parçasıydı. Ekip, Tresor'un kurucusu Dimitri Hegemann'ın kişisel anılarını derlediği "Der Klang der Familie" adlı kitapla birlikte Tresor'un kokusunun birkaç gün boyunca üstünüzde kalacağı bir parfümün üretildiği araştırmada yer almıştı. Masha'nın açıkladığı gibi kitabı okuyanların deneyimini artırmak için koku oluşturulmuştu. Bununla birlikte görme engelliler için düzenlenen etkinliklerde performans sergileyen Erich ‘Odo7’ Berghammer gibi "aroma-jockey"ler kokunun gittikçe daha çok kulübün ortamına dahil olabileceğine işaret ediyor.

Ancak Masha tüm koku fanatiklerini fazla heyecanlanmamaları için uyarıyor: "Kokular acımasız olabilir... resim ve seslerin aksine onları göz ardı etmeye çalışmak imkansızdır. Ve unutmayın ki gece kulüpleri kamuya açık alanlardır. Zayıf bir seçki ve parfüm pazarlamacılarının yetersiz ekspertizleri, kulübün atmosferine uyum sağlamayan kokuların ortaya çıkmasına da sebep olabilir." Öte yandan hiç kokusu olmayan kulüpler de çok keyifsiz olabilir. Bununla ilgili Masha şunları söylüyor: "Tokyo'daki VENT'in dans pistinde hiç koku olmaması orayı öyle steril bir hâle getirmişti ki, inanamadım."

Bana soracak olursanız, ağır bir kokusu olan kulübü hiçbir aromanın eşlik etmediği bir dansa tercih ederim; böylece atmosferi daha iyi anımsayabilirim. Ancak yiyeceğin de olduğu bir mekân söz konusuysa sahnenin konumu da hesaba katılmalı. Nitekim ben de Asa Baako'dayken dayanamadığım kızarmış tatlı patates kokusunun kaynağını ararken setin yarısını kaçırmıştım.

#Frekans çalma listemizi Spotify'da takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...