Ara Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
İncelemeler

Retroya Dönüş: Amsterdam Plak Dükkanları

Ziyaretçilerin müzik tarzları, plak seçimleri, elektronik müziğin geleceği hakkında

  • RÖPORTAJ & FOTOĞRAF: OZAN TEZVARAN
  • 27 Mayıs 2019

2007 yılında plaklara gösterilen ilgi satış oranlarına yansımaya başlar. Sektör içerisinde küçük bir büyüme olarak gözükse de yıllar içerisinde trend haline dönüşen fiziksel kopyaların satış oranları 2010 yılında zirveye ulaşır ve bazı bölgelerde plak artık, 1980'lerin sonlarından bu yana olduğundan daha popüler hale gelir. Müzik satışlarının sadece marjinal bir yüzdesini (<% 6) oluştursa da birçok plak alıcısı formatın birincil müzik formatı olduğunu hatırlamak için çok genç olduğundan, canlanma bazen retro tarzın daha büyük canlanmasının bir parçası olarak da kabul edilir. Plakların retro kültürü ile yeniden canlanması ile plaklara yer veren müzik dükkanlarının artışı da konunun popülerliğinin bir başka göstergesi.

Genius aracılığıyla, BuzzAngle tarafından hazırlanan 2018 raporuna göre de plak ve kaset satışları ABD'de çift haneli büyüme rakamlarına ulaşmış durumda. Plak satışları yüzde 12 artışla 8,6'dan 9,7 milyona ulaşırken, kaset satışları ise Amerika’da 99,400'den 118,200 kopyaya, yaklaşık yüzde 19 artıştaydı.

Dijital platformlar üzerindeki dinleme sayısı yüzde 41,8’lik bir oranla büyürken plak ve kasetteki satışlar “mükemmel” olarak yorumlanmasa da, fiziksele geri dönüş için oldukça etkileyici rakamlar olarak nitelendiriliyor.

DGTL Festival için çıktığımız Amsterdam yolculuğunda, şehri tanımlarken popülerliği artan plak dükkanlarından bahsetmeyi eksik etmeyen Hollandalı prodüktör/DJ Pascal Terstappen aklımıza geliyor. Elektronik müziğin türlü biçimlerine ev sahipliği yapan şehirde popülerleşen plak trendinin yansımalarına, neredeyse her sokak arasında rastlayabiliyoruz.

Kuytu yerlerde kalmış aralarda bir müzik dükkanına rastlayabilir, adını daha önce duymadığınız eski/yeni müzisyenlerin işlerini keşfedebilirsiniz. Gezimiz süresince ziyaret ettiğimiz plak dükkanlarından öne çıkanları bu sebeplerle bir yazı altında toplamak istedik. Trendleşen plak kültürü hakkında sorularımızı cevaplayan Rush Hour, Record Friend ve Concerto ile ziyaretçilerinin müzik tarzları, satışa sundukları plakların seçim aşamalarını ve elektronik müziğin geleceği hakkında konuştuk.

RECORD FRIEND

Son zamanlardaki trendler ve rakamlara baktığımızda plak satışlarının ivme kazandığını görüyoruz. Amsterdam’daki plak kültürünü de düşündüğümüzde son zamanlardaki ivme pozitif olarak yansıdı mı?

Plak kültürü Amsterdam’da her zaman büyük bir kültürdü. 1950’lerden bugünlere gelen bir plak kültürümüz var. Müzik tarzları değişse de bu kültür yaşamaya devam ediyor.

Dünyadan birçok sanatçıya ve farklı müzik tarzlarına ev sahipliği yapıyorsunuz burada. Bu tarzların arasında ziyaretçilerinizin en çok ilgisini çeken neler oluyor?

Çok fazla caz ve klasik rock sattığımızı söylemek mümkün. Bunun yanında koleksiyoncular için özel plaklar da ilgi çekiyor.

Record Friend diğerlerinden nasıl ayrılıyor? Buradaki deneyimi nasıl tarif edersiniz?

Kendimizin hoşuna giden herşeyi Record Friend’de sergilemeye özen gösteriyoruz. Ucuz bir ABBA kaydı veya ilk baskı Blue Note, hepsinin kendine ait bir müşterisi her zaman oluyor.

Burada satılacak olan plaklara nasıl karar veriyorsunuz?

İkinci el bir mağaza olduğumuz için her zaman koleksiyonlara odaklanıyoruz. Bazen çılgın bir reggae eser seçerken bir sonraki hafta hard rock ve metal plakları araştırıyor olabiliyoruz.

Elektronik müziğin geleceği hakkında bir öneriniz ya da fikriniz var mı?

1970'lerin sonlarından beri elektronik müzik dinleyicisi olduğumu söyleyebilirim. Acid House ile beraber oluşan çılgın akımın popular müziğe nasıl yön verdiği hala aklımda canlanıyor. Acid House’dan önce listelerde elektronik müzik görmeniz mümkün olmazdı. Depeche Mode, Soft Cell, Kraftwerk gibi bir kaç isim vardı ama onlar da şimdiki kadar popular değillerdi. Sonrasında ve günümüzde ise elektronik müzik ana akım haline dönüştü. Şimdi çıkan birçok parçanın boktan olduğunu düşünüyorum. Toplumlar bilgisayarlaştırıldıkça müzik de bilgisayarlaşmaya devam edecek. Yine de ne değişirse değişsin günün sonunda iki farklı kavram var benim için; iyi müzik ve kötü müzik.

RUSH HOUR

Son zamanlardaki trendler ve rakamlara baktığımızda plak satışlarının ivme kazandığını görüyoruz. Amsterdam’daki plak kültürünü de düşündüğümüzde son zamanlardaki ivme pozitif olarak yansıdı mı?

Birçok insanın yurt dışından Amsterdam’daki plak mağazalarını ziyaret etmeye geldiğini söyleyebilirim. Hem lokal kitle hem de turistler farklı müzik tarzlarında plaklar alıyorlar. Senin de bahsettiğin gibi bu akımın olumlu yanlarını görmek mümkün.

Dünyadan birçok sanatçıya ve farklı müzik tarzlarına ev sahipliği yapıyorsunuz burada. Bu tarzların arasında ziyaretçilerinizin en çok ilgisini çeken neler oluyor?

Elektronik müzikten Türkçe müziğe, cazdan Latin Amerika şarkılarına kadar geniş bir yelpazeyi burada barındırıyoruz. En önemlisi ise sattığımız her plağın önce bizim içimize siniyor olması gerektiği. Sadece içimize sinen müzikleri sattığımız içinde her tarzdan alışveriş yapan belirli müşterilerimiz oluyor.

Rush Hour diğerlerinden nasıl ayrılıyor? Buradaki deneyimi nasıl tarif edersiniz?

1997'den beri sevdiğimiz işi daha iyi yapmaya çalışıyoruz. Genellikle çevremizdekilerden ya da bizimle alışveriş yapan insanlardan ilham alıyoruz. Bu yüzden zevkimiz daima farklı yönlerde genişliyor ve büyüyor. İlk başlarda sadece elektronik müzik satıyorduk ama kısa bir süre sonra kendimizi Kamerun’dan makossa müzikleri satarken de bulduk. Bunların hepsi organik olarak büyüdü. Müziğin gerçek bir yolculuk olduğuna inanıyoruz. Başladığımız nokta elektronik müzik olsa da onunla kısıtlı kalmayarak hem kendimiz de bu yolculuğun içinde keşfediyoruz hem de yeni müşteriler elde etme şansı yakalıyoruz. Müziğin yılı veya tarzı fark etmeksizin iyiyse her zaman iyi kalacağına inandığımız için bu yolculuğu müşterilerimize de tattırmaya kendimize misyon edindik.

Bir ev olarak başladık ve elektronik müzik mağazası, ancak kısa bir süre sonra kendimizi bu dünyadan birçok şey ve müzik türünü sattıktan sonra gördükten sonra, cumbia ya da Kamerun'dan makossa müziği ya da her neyse. Tüm organik büyüme. Müzik gerçekten bir yolculuktur. Bir zamanlar sevdik ama aynı zamanda onu denize atmanın bir anlamı olmadı. Tüm iyi müziğin bir yutturmaca değil tek olduğuna inanıyoruz. Onu saran sadece zaman ve mekan ve mağazayı uzun yıllardır çalıştırdığımızdan beri sürekli olarak öğreniyoruz (bize) yeni bir müzik. Eğer bir DJ doksanların Brezilya hiphop'ına girmeye başlarsa, muhtemelen içinde sevdiğimiz bir şey buluruz...

Burada satılacak olan plaklara nasıl karar veriyorsunuz?

"Dinlediğinde tüylerini diken diken ediyor mu?" kendimize plak alırken en çok sorduğumuz soru. Eğer içinde hissedebiliyorsan, tüylerini diken diken ediyorsa biz bunu satmalıyız diye düşünüyoruz. Tabi ki bunun yanı sıra sanatçılar ve plak şirketleriyle de beraber çalışıyoruz satın almalar için. Ancak bir sanatçının kötü müzik ürettiğini düşünüyorsak onun eserlerini satmayı durduruyoruz. Çalışanların içgüdülerinin yanı sıra trendlere göz atıp, satılma potansiyeli yüksek veya daha önceden çokça satılmış sanatçıların işlerine de olabildiğince yer veriyoruz. Bazen biz beğenmesek de müşterileriniz beğendiğinde konuya objektif yaklaşıp doğru olanı yapmanız gerekiyor. Sonuçta herkes sizinle aynı zevkte olmayabilir.

Elektronik müziğin geleceği hakkında bir öneriniz ya da fikriniz var mı?

Vay canına… Kendim müzik yapmadığım için elektronik müziğin nereye gideceği hakkında bir öngörü yapmam gerçekçi olmayacaktır. Kişisel olarak özgün, ama aynı zamanda eskiden üretilmiş klasiklere karşı da ayrı bir sevgim var. İlginç olan ise zaman geçtikçe insanların geriye dönük olan eserlere karşı ilgisinin daha da fazla artıyor olması. Bu işe başladığımda hep bu hafta sonu neler çıkmış, haftaya neler çıkacak gibi şeyler düşünürdüm. Şimdi ise geçmişte neler çıkmış deyip eski katalogları karıştırırken buluyorum kendimi. Yine de bir öneri soracak olursan MUTANT BEAT DANCE’ın son albümünü dinlemeni öneririm. 25 parçalık muhteşem bir albüm.

CONCERTO

Son zamanlardaki trendler ve rakamlara baktığımızda plak satışlarının ivme kazandığını görüyoruz. Amsterdam’daki plak kültürünü de düşündüğümüzde son zamanlardaki ivme pozitif olarak yansıdı mı?

Plak kesinlikle gün geçtikçe popülerleşiyor, yükselişte olan trendler arasında gibi gözüküyor. Biz de hem yeni hem de ikinci el plaklara yer açmak için dükkanımızı tekrardan inşa ettik. Örneğin ikinci el plakların bulunduğu bölüm artık çok daha geniş, her gün de yenileri ekleniyor. Sanırım yeniden yapılanmamız da günümüzdeki plak popülerliğini onaylıyor.

Yıllardır buraya gelen "düzenli" müşterilerimizin yanı sıra, daha genç nesillerde kulübe katılmaya ve koleksiyon yapmakla ilgilenmeye başladı. Günümüzde neredeyse her müzisyen albümlerini plak olarak da yayınlamaya bununla beraber de birçok genç pop idollerinin plaklarını soruşturmaya başladı. Geçenlerde bir baba ile 8 yaşındaki oğlu, çocuklarının plak koleksiyonunu genişletmek için dükkanımıza uğradı. Görüyor musun? Gittikçe genç insanlar ziyaretimize geliyor.

Dünyadan birçok sanatçıya ve farklı müzik tarzlarına ev sahipliği yapıyorsunuz burada. Bu tarzların arasında ziyaretçilerinizin en çok ilgisini çeken neler oluyor?

Çok çeşitli yeni ve kullanılmış CD'ler, plaklar ve hatta DVD'ler ve kitaplar içeren, beş özellikten oluşan büyük bir mağazayız. Pop / rock'tan, elektronik müzik, caz, hiphop, punk, metal, klasik müzik, rock'n roll, country, folk türlerine kadar kadar her türlü ürüne yer veriyoruz. Evet, hatta bir k-pop bölümümüz bile var. Bununla birlikte, meslektaşlarımız arasında sahip olduğumuz tür ve müzik bilgisi çeşitliliğine rağmen, bir mağaza olarak, devasa indie pop / rock bölümümüz için bilindiğimizi düşünüyorum.

Concerto diğerlerinden nasıl ayrılıyor? Buradaki deneyimi nasıl tarif edersiniz?

Büyük koleksiyonumuzun yanı sıra, geniş müzik kültürüne ve orijinal müzik meraklılarını barındıran, aile gibi gördüğümüz bir ekibimiz var. Buradaki genç çalışanlardan biriyim ve kendimi konuyla ilgili tam bir ucube gibi görüyorum, ama yaşı benden büyük meslektaşlarıma baktığım zaman içime bir ürperti geliyor.

Burada satılacak olan plaklara nasıl karar veriyorsunuz?

Plak şirketlerinin temsilcileri, yeni sürümler hakkında konuşmak için mağazamıza geliyor, ancak kendimiz de sipariş edebiliyoruz. Örneğin, elektronik müzik bölümünde çalışan meslektaşlarım, mağazamız için neyin önemli olduğunu ve neyin olmadığını bilen insanlar. Kelimenin tam anlamıyla müşterilerin ne istediğini duyuyorlar. Ayrıca ekibin katkısı, kendi müzik zevkimiz, genellikle çok açığız.

İkinci el tarafı için konuşmam gerekirse, müşterilerimiz pazartesiden cumartesiye 10:00 - 12:00 saatleri arasında dükkanlarımıza gelip eşyalarını satabilirler. Daha büyük koleksiyonlar için randevu alınabilir hatta minibüsle bile gelebilirsiniz.

Elektronik müziğin geleceği hakkında bir öneriniz ya da fikriniz var mı?

Elektronik müzik söz konusu olduğunda, gelecekteki sesini neyin etkileyeceğini ve özellikle de canlı performans pratiğini merak ediyorum. Mümkün olduğu kadar az “enstrüman” içeren tek bir DJ'nin robot benzeri bir sesi mi olacak, yoksa elektronik müzikte “akustik” enstrümanları mı duymaya başlayacağız? Örneğin Apparat'ın Avrupa canlı turunda hatırladığım kadarıyla klavye, bass gitar, elektronik gitar ve davul vardı. Elektronik müziğin gelecekteki sesini yönetecek olan minimalizm mi yoksa işin içine rock 'n roll mu getiriyoruz?

Spotify 'Frekans' çalma listemizi takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...