Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Sanatçılar

Rob Clouth: 'Kendimi tekrar etmekten nefret ediyorum'

Rob Clouth ile ilk albümü 'Zero Point'i fırsat bilip sohbet etme fırsatı yakaladık

  • RÖPORTAJ: MUSTAFA TOKGÖZ | FOTOĞRAF: ALEX KOZOBOLIS
  • 24 Mayıs 2020

Elektronik müzik, bilgisayarlı ses teknolojileri ve yeni medya alanlarındaki çalışmalarıyla çokdisiplinli bir sanatçı olarak tanınan Rob Clouth, sesi moleküler düzlemde ele alan, ince işlenmiş detaylarla ortaya çıkardığı geniş ses manzaralarını müziğinin çok yünlülüğünün değişmez bir parçası haline getiren bir isim. 2012 yılında çıkış yaptığı “Cloud Complex” çalışmasıyla dikkatleri üzerine çekmeye başlayan Clouth, Mart ayında kariyerindeki ilk albümü "Zero Point"i dinleyicileriyle buluşturmuştu.

Öncelikle bize müzikal yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Sanırım elektronik müzikle serüvenim 12 yaşımdayken babamın ilk aile bilgisayarını satın almasıyla başladı. Bilgisayar, Evolution Audio Lite adında bir MIDI sıralayıcı ile birlikte geldi. Ben ve kardeşlerim bunu minik parçalar yapmak için kullanıyorduk. Bu MIDI sıralayıcının yanında Avalon adında bir demo parça geldi ve parçayı küçük parçalara bölüp ve sonrasında üst üste koyduğumu hatırlıyorum. MIDI notaları aynı anda ulaştı ve bilgisayarın korkunç derecede gürültü çıkararak bozulmasından önce donmasına sebep oldu.

Bundan sonra, PlayStation'da Music 2000'e geçtim. "Neon Winter" and "The Tomb Raider" oyun müzikleri gibi klasiklerin de bulunduğu hafıza kartını kaybedene kadar uzunca bir süre oradaydım. Sonunda ben ve arkadaşlarım ilk uygun parçaları yapacağımız Fruity Loops ile tanıştık. İlk versiyonundan on ikinci versiyonuna kadar Fruity Loops kullandıktan sonra, "Zero Point" albümünü yapmak için Ableton'a geçtim. Max for Live entegrasyon programına cidden ihtiyacım vardı.

2018 yılına kadar yaptığım her parçayı hızlı bir şekilde dinlemek istiyorsanız, "Transition" kısaçaları için yaptığım projeye göz atın. Tüm müzik çıktımın algoritmik bir özeti.

“Cloud Complex” çalışmanızdan sekiz yıl sonra, Max Cooper'ın plak şirketi olan Mesh'ten “Zero Point” adlı ilk albümünüzü çıkardınız. Albümün oluşturulma sürecinden ve albümü kendi bakış açınızdan anlatmak ister misiniz?

"Zero Point" albümümden önceki kısaçalarlar daha çok antolojilere, son zamanlarda yaptığım parça koleksiyonlarına benziyordu. Albümün sadece yapım süresinden ziyade aynı zamanda güçlü bir birleştirici tema ile bir arada tutulmasını istedim. Her parçanın bağımsız bir deneyim olmasını aynı zamanda da birlikte çalındığında tüm parçaların özel bir anlam kazanmasını istedim. Çalma listeleri ve algoritmik karıştırma çağında, albüm fikrinin biraz aşınmış olduğunu ve parçalar genellikle bağlam dışında çalındığını düşünüyorum. Birçok kişinin (kendim dahil) böyle müzik dinlediğinin tamamen farkındayım, ancak albüm çalma özelliğinin ekstra özel bir deneyim olmasını istedim.

"Zero Point" albümümün teması rastlantısallık, kaos ve şans olguları üzerine kurulu. Ayrıca kuantum mekaniği alanındaki mevcut araştırmaların evrendeki her şeyin tamamıyla rastlantısallık üzerine işlediği önermesi de albümün temalarından biri. Kuantum mekaniği, bir parçacığın konumlarının veya enerjisinin doğuştan gelen belirsizliği nedeniyle, bir sistemin enerji seviyesinin daima dalgalandığını belirtir. Bu dalgalanmalar nedeniyle asla sıfır enerjili bir sisteminiz olamaz. Asgari enerji, mükemmel bir vakumda, partikül içermeyen bir boşlukta bile daima sıfırın üzerindedir. Bu küçük gürültülü kuantum denizi, evrenin her yerinde bulunur ve sıfır noktası enerji alanı olarak adlandırılır. Richard Feynman, bir ampul içindeki boşluğun tüm dünya okyanuslarını kaynatmak için yeterli sıfır noktalı enerji içerdiğini dile getirmişti. Bazı fizikçiler daha da ileri gidip, tüm evrenin sıfır noktası alanındaki kuantum dalgalanmalarının bir sonucu olabileceğini söylüyorlar. Bu doğruysa, o zaman her şeyin nihai nedeni aslında bir yazı turadır.

Bunu düşünmenin iki yolu var. Birincisi, hiçbir şeyin bir sebepten ötürü olmamasıdır, çünkü sonuçta bu sebep bir zar atışına indirgenir. Bu düşünme biçiminde, hiçbir şeyin gerçek anlamı yoktur. Daha faydalı olduğunu düşündüğüm diğer bir yol, eğer her şey kaotik bir çekirdekse, hiçbir şeyin tekrarlanmayacağını fark etmektir. Çünkü evrenin başlangıç koşulları tamamen aynı olsa bile, tarih farklı şekilde devam edecektir. Bunun anlamı, deneyimlerinizin gerçekten eşsiz ve değer verilmiş olmasıdır. Yaşadığınız hiçbir şey tekrarlanamaz ve bence bu varoluşa özel bir şey katar. Bu bilinmezliğin keyfini çıkarmaya bakın! Belki de evren, 6'yı yuvarlayan sonsuz taraflı bir zar gibi bir kapris üzerinde yaratılmıştır, ancak bu sadece varlığı daha benzersiz kılar.

Bu temayı tüm parçalara eklemek için Avustralya Ulusal Üniversitesi'nin kuantum araştırma laboratuvarından gerçek zamanlı veriler kullandım. Laboratuvar sıfır noktası enerji alanını gerçek zamanlı olarak ölçerek verileri çevrim içi bir akış olarak yayınlıyor. Bu verileri kullanmak ve müzikteki efektler, rastgele tetiklenen örnekler gibi parametreleri kontrol etmek veya genellikle ham parça olarak çalmak için birçok kompozisyon oluşturup kayıt aldım. Albümün başlangıcındaki gürültü, sadece bir miktar filtreleme ile çalınan sıfır noktalı enerji alanıdır.

Genel olarak, müziğinizdeki belirli kalıplara veya türlere bağlılık yok. Bununla beraber, sofistike tınılar var. Müziğinizi oluştururken uymaya çalıştığınız bir takım prensipler veya temalar var mı?

Sanırım ana ilkem “kendimi eğlendirmek”. Yaptığım bir parça benim için sıkıcıysa, muhtemelen başkaları için de sıkıcıdır. Bazı müzisyenlerin en az sevdiği parçalar en popülerleri olduğu için bu doğru da olmayabilir, ancak bunun bir sanatçı olarak ilerlememi sağlamanın iyi bir yolu olduğunu düşünüyorum. Kendimi tekrar etmekten nefret ediyorum. En büyük korkularımdan biri, yıllar önce tarzını bulan ve yapışık bir ikiz gibi kaynaşmış sanatçılardan birine dönüşmek. Yaptıkları her "yeni" çalışma, öncekilerle aynı oluyor. Bu korku, insanların bazen yeni bir çalışmadan daha önceki bir çalışmadan zevk aldığı anlamına gelse bile denemeye ve devam etmeye itiyor. En iyi çalışmamın arkamda kaldığı hissine alışmıştım. Ama üstesinden geldim. En iyi yaptığım iş önümde duruyor. Öğrenmeye devam etmem, yeni şeyler denemeye devam etmem, yeni teknikler, yeni teknolojileri denemeliyim.

Müziğinizi oluştururken görsel sanatlarla besleniyor musunuz? Sinematik dokunuşlar yapma perspektifiniz nedir? Ve gelecekte bir film müziği yapmayı düşünüyor musunuz?

Sadece müzik yaparken değil, her zaman görsel sanatlardan besliyorum. Aslında, müzik oluştururken müzik dinleyemiyorum, bu yüzden temel ilham kaynaklarımdan biri görsel. Albümdeki "Spaces Far Below" gibi bazı parçalar zihnimde güçlü görsel çağrışımlar yaratıyor. Sinematik dokunuşları seviyorum! Sinematik derken bunun görsellerle yakından ilişkili olduğunu düşünüyorum. Sinema doğal olarak görseldir ve bence bu müziğin nerede çalınabileceği veya mantıklı olabileceği konusunda aklınızdaki bir resim oluşturarak, doğal olarak sinematik bir kaliteye sahip şeylere de ulaşabilirsiniz.

Film müziği bestelemek çok isterim, ama çok çoğun bir çalışma süreci gerektirdiği de bir gerçek. Doğru film olmalı, sadece para için yapmazdım.

COVID-19 süreci ile dünyanın işleyişi durdu. Müzik endüstrisi de bundan çokça etkilendi. Bu salgının hem müzisyen hem de genel olarak sizin ve müzik endüstrisi üzerinde ne gibi olumsuz etkileri oldu?

Evet, seyahat eden müzisyen arkadaşlarımın çoğu aniden işsiz kaldı, gerçekten berbat bir durum. Oldukça şanslıyım ki performanslardan fazla para kazanmıyordum. Gelirimin çoğunu gelişmelerden çok fazla etkilenmeyen yazılım geliştirme işimden elde ediyorum.

Ancak olumsuzluklarla dolu bir süreç olsa da bundan gelen birkaç olumlu şey var. Bazı insanlar, yaratıcı arayışlar, daha fazla resim veya çizim yapmak gibi aktiviteler için daha fazla zaman buldu ve asla tamamlamaları için zamanlarının olmayacağını düşündükleri projeleri tekrar alma fırsatları oldu. İnternet eskisinden daha da yaratıcı bir alan haline geldi. Birçok kişi fikirlerini, yazılımlarını ve müziklerini çevrim içi ortamda paylaşıyor. İnsanlar açık kaynaklı olarak erişilebilecek solunum cihazları oluşturmak için bir araya geliyorlar. Bazı ülkeler evrensel temel gelir kavramını bile konuşuyor. Hayal edin. Gerçekleşmeyecek ama bunu hayal edin!

Son olarak, gelecek planlarınızdan bahseder misiniz?

Ultra, infra, bağırış, fısıltılar...

Sanatçının 14 parçadan oluşan ilk albümü "Zero Point"i dinleyin.


#Frekans çalma listemizi Spotify'da takip edin.

Röportaj: Mustafa Tokgöz
Fotoğraf:
Alex Kozobolis

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...