Ara Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Yorumlar

Burning Man Metalaşıyor Mu?

Tüketim kültürünü bir hayat tarzı haline getiren ve kimliğini bunun üzerinden kuran bireylerin istilasına uğrayan Burning Man değerlerini yitirmekle karşı karşıya

  • SEREN SARI
  • 18 Ekim 2019

1986’dan beri ABD’nin Nevada Eyaleti’nde düzenlenen Burning Man, sosyal medyada hızla artan görünürlüğü ile son yıllarda popülerliğini doruk noktasına taşıdı. Biletleri satışa çıkar çıkmaz tükenen festivale 2019 yılında yaklaşık 80.000 kişi katıldı. 2016 yılında festival dönemi boyunca Burning Man ile ilgili çevrimiçi mecralarda yapılan paylaşımlarda 2015 yılına kıyasla %200’un üzerinde artış görüldü. 2014'ten 2016'ya kadar olan dönemde ise sadece Instagram üzerindeki paylaşımlar yaklaşık %2000 arttı.

Müzikle sanatı birleştiren çöl konsepti ve düzenlendiği ilk günden beri ilkesi olan anti-tüketim felsefesi Burning Man’i kategorisindeki organizasyonlardan ayrıştırsa da, festivalin hızla artan bilinirliği son zamanların tartışmalı konularından bir tanesi.

Resmi internet sitesi dışında neredeyse hiçbir dijital kanalda iletişim yapmayan ve markalar tarafından sponsorluk almayan Burning Man’in özellikle son yıllarda bu kadar popüler olmasının şüphesiz en büyük sebebi katılımcıları tarafından yapılan sosyal medya paylaşımları.

Farklılaşan ve kendilerini tüketimleri üzerinden sergileyen katılımcı kitlesi tarafından sosyal medyaya tüketim kültürünün bir ürünü olarak yansıtılması Burning Man’in yıllar içinde metalaştığı ve benimsediği değerleri yitirdiği sorununu gündeme getiriyor.

BURNING MAN'İN ÇIKIŞ NOKTASI

1986’da festivalin bugünkü organizatörleri Larry Harvey ve Jerry James’in arkadaş grubuyla bir araya gelerek San Francisco’daki Baker Plajı’nda 2,4 metrelik tahtadan bir heykeli yakması her yaz gerçekleşen bir ritüel halini aldı. 1990’da yüzlerce kişi tarafından rağbet gören ritüel eyalet polisi tarafından gelen uyarı üzerine kendilerine Cacophony Topluluğu ismi veren maceracı, özgür ruhlu ve sanatçılardan oluşan bir grup yerel katılımcının tavsiyesi ile Nevada Eyaleti’nin Kuzeybatısındaki Black Rock Çölü’ne taşındı. Başlangıçta ücretli bir sanatçı ya da müzisyen ve planlanmış bir kurgu yoktu. İlk birkaç yıl düzenledikleri bireysel performanslarla kendilerini ifade eden ve çölün sürreal ve ıssız atmosferinde hayatta kalmaya çalışan küçük çaplı bir kitlenin katılımıyla gerçekleşen etkinlik kulaktan kulağa yayılarak büyüdü. 1991’de yasal bir festival halini aldı ve halka açıldı. Aynı yıl 8.000 katılımcıya ulaşan festival düzeni sağlamak için giriş çıkış kontrolünün güvenlik ve bilet sistemi ile sağlandığı Black Rock City’e taşındı. Her sene ağustos ayının son pazarından eylül ayının ilk pazartesisine kadar düzenlenen festival kar amacı gütmeyen Burning Man Project’in yan kuruluşu Black Rock City, LLC tarafından organize ediliyor.

Her sene gönüllü katılımcılar tarafından inşa edilen Black Rock City sadece yaya ve bisiklet trafiğine açık sanat alanı, karavan ve çadırların bulunduğu kamp alanı, katılımcıların bireysel olarak partiler verdiği tema kampları, kaynakların paylaşıldığı ve belirli hizmetlerin sunulduğu köylerden oluşuyor. Kum fırtınalarının yaygın olduğu çölde zaman ve mekan kavramı kayboluyor. Giyim opsiyonel ve çoğunluk tarafından uygulanmadığı halde kamu çıplaklığı yaygın. Kamp ve köyler arasındaki ulaşım katılımcıların bireysel olarak led lambalarla dekore edip süslediği bisikletler ve yaratıcı bir şekilde tasarladığı ‘mutant’ adı verilen motorlu araçlarla sağlanıyor.

Festival boyunca düzenlenen bireysel partiler ve sergilenen sanat eserleri önceden açıklanan ve her sene değişen bir tema etrafında organize oluyor. Bağımsız sanatçı ve müzisyenlerin davet edildiği festivalde ‘mutant’ araçların ve tema kamplarının etrafında gerçekleşen etkinlikler spontane olarak düzenleniyor. Katılımcılar tarafından oluşturulan ve organizasyon tarafından hibelenen küçük ve büyük ölçekli yüzlerce görsel ve kinetik enstalasyon, deneysel ve interaktif heykel ve çeşitli sanat eserleri playa alanında sergileniyor. Müzik, gerilla sokak tiyatrosu, canlı resim seansları, felsefi öğretiler, şiir dinletileri, akrobatik performanslar ve sanat eserleri topluluğun kendini ifade etme biçimlerini kapsiyor. Katılımcıların yaratıcı ifadelerini bireysel performanslar, kostüm ve beraberinde getirdikleri semboller ile sergilemesi; paylaşım ve dayanışmaya interaktif katılım göstermesi teşvik ediliyor.

W3.CSS

Katılımcılardan, etkinliğin kültürel değerleri haline gelen ‘hayatta kalma rehberi’nde belirtilen 10 ilkeye uymaları ve günlük hayatlarından tamamen farklı davranış kodlarını benimsemeleri bekleniyor:

Dahil Etme (Radical Inclusion): Topluluğa katılım için katılımcıların kendi ihtiyaçlarını karşılaması ve ‘hayatta kalma rehberi’nde belirtilen 10 kurala uymak dışında hiçbir ön şart yoktur, herkes Burning Man’in parçası olabilir. Herkese saygı duyulur.

Toplumsal Sorumluluk (Civic Responsibility): Topluluk üyeleri tarafından düzenlenen etkinlik ve partiler yerel, eyalet ve federal yasalara uygun olmalıdır. Sivil toplumun refahı için herkes sorumluluk üstlenmelidir.

Katılım (Participation): Toplumsal ve bireysel dönüşümün katılım ile sağlanabileceğine inanılır. Herkes katılıma teşvik edilmelidir.

Toplumsal Çaba (Communal Effort): Katılımcıların iş birliği yapmasına ve dayanışmasına önem verilir. Sosyal ağları, kamusal alanları, sanat eserlerini ve bu etkileşimi destekleyen iletişim yöntemlerini üretmek, tanıtmak ve korumak için ortak bir çaba gösterilmelidir.

Özgüven (Radical Self-Reliance): Çölün zorlu atmosferindeki kisiler kendi iç kaynaklarını keşfetmeye, kullanmaya ve kendine güvenmeye teşvik edilmelidir. Bu yalnızca gıda, su ve barınak üzerine bir hayatta kalma mücadelesi değil aynı zamanda yaratıcılığın da paylaşımıdır.

Kendini İfade Etme (Radical Self-Expression): Bireysel hediyelerden doğar. İçeriği kişiye göre değişebilir.

Paylaşım Ekonomisi (Gifting): Katılımcılar paylaşım ekonomisine sağdık kalmalıdır. Verilen hediyelerin değeri koşulsuzdur, hediye veren kişi eşit değerde bir geri dönüş beklememelidir.

Metalaştırmama (Decommodification): Paylaşım ekonomisinin ruhunu korumak adına etkinlik alanında ticari sponsorluk ve reklamlara yer verilmez. Katılımcı deneyimi için tüketimin paylaşım ve hediyeleşme ile ikame edildiği bir ortam yaratılması amaçlanır. Katılımcılar nakit parayi sadece kahve, çay, limonata gibi içecekler, buz, biodizel ve özel portatif tuvalet alanları için kullanabilir.

Dolaysızlık/Yakınlık (Immediacy): Anlık tecrübelerle edinilen deneyimler Burning Man kültürünün olmazsa olmazıdır. Bireyler aralarındaki bariyerlerin üstesinden gelmeyi, içsel benliklerini tanımayı, topluma katılımı ve insan gücünü aşan doğa ile iletişim kurmayı amaç edinmelidir.

İz Bırakmama (Leaving No Trace): Topluluk çevreye saygılı olmalıdır. Faaliyetlerin gerçekleştiği alanlarda bırakılan atıklar herkesin katılımıyla toplanmalı, bu alanlar mümkün olduğunca temiz bırakılmalıdır.

Komün olarak yaşayan, müzik ve sanatın etrafında bir araya gelerek sosyalleşen, kamp alanlarında kendi partilerini veren, yaşam tarzlarını kostümleriyle dışavurumcu bir şekilde yansıtan katılımcılar tarafından toplumsal ve sanatsal bir deney olarak tanımlanan festival kimine göre ‘geçici’ olarak kapitalizm, gelenek ve hatta kıyafetlerin sınırları dışında yaşayabildikleri bir ütopya, kimine göre ise hayatlarında ilk defa yaşadıkları orijinal ve organik bir deneyim. Bir hafta süren festival, tahtadan heykelin sondan bir önceki akşam yakılmasıyla son buluyor.

Burning Man’in ilkeleri katılımcılar arasındaki harmoniyi sağlamanın yanı sıra sembolik bir düzen oluşturarak ortak bir kimlik arzusuna şekil veriyor. İnşa edilen kolektif kimlik katılımcılarda sembolik bir birleşme duygusu yaratıyor. Günlük rutinlerinden bir haftalığına da olsa çıkan katılımcılar ‘daha iyi bir dünya yaratma’ arzusunu benimsediğine inandığı farklı sosyal gruplarla bir araya geliyor. Festival boyunca ütopik bir bağlam çerçevesinde kurulan sosyal ağ ve ilişkilerde yansıtılan davranış biçimleri birey için dünyadan kopuşu simgeliyor. İfade özgürlüğünün engelsiz bir şekilde sergilenmesinin yarattığı pozitiflik benzeri olmayan bir deneyim duygusu yaratıyor. Günlük hayatında toplumla olan ilişkilerine yabancılaşmış bireyi motive ediyor. Festival atmosferinin yarattığı güçlü ve birleştirici algı bireylerin gerçek dünyada yaşa-ya-madıkları deneyimlerden gelen his ve duyguları diğer katılımcılarla ilişkilendirmeleri için bir fırsat yaratıyor.

Ancak bireysel deneyimlerin kişiye özgü olması ve festivalden beklentilerin bireyler arasında değişkenlik göstermesi festivalin felsefesinin herkesçe benimsendiği anlamına gelmiyor. Özellikle son yıllarda sosyal medyadaki görünürlüğü ile zirve yapan popülerliği sayesinde kült bir festival haline gelen Burning Man, tüketim kültürünü bir hayat tarzı haline getiren ve kimliğini bunun üzerinden kuran bireylerin istilasına uğrayarak ilk gününden beri benimsediği değerlerini yitirmekle karşı karşıya.

Modern ve postmodern toplumlarda tüketim olgusuna eleştirel bir bakış açısı getiren ve tüketimi çağın hastalığı olarak yorumlayan sosyolog Bocock’un [1] “Tüketen birey kültürü yaratır” açıklaması ise bu durumu doğrular nitelikte.

Bugün sosyal medyada bolca içerik ve hikaye tüketen, görsel düşünen, kişiselleştirilmiş mesajlara kulak kabartan, teknolojiyle haşır neşir olan ve sahip oldukları akıllı telefonlarıyla dünya ile sürekli bağlantılı durumda olan bireyler, sosyal görünürlüğe oldukça önem veriyor. Benlik duygularını yansıttıkları dijital kimlikleri vasıtasıyla dijital ağlarda dünyanın dört bir yanındaki insanlarla iletişim kurup tutkularını buluşturuyor. Sahip oldukları takipçi kitleleri tarafından mikro ünlüler olarak görülen ve takipçilerinin üzerinde önemli bir etki gücü olan influencer’lar popüler kültürün temsilcileri haline gelmiş durumda.

Dijital Çağ’da sanat, kültür ve eğlence alanlarındaki deneyim ve tüketimin gösterişçi bir şekilde yansıtılıp toplumda bunun üzerinden bir tüketim algısı oluşmaya başlaması bu tartışmanın çıkış noktalarından bir tanesi.

Daha fazlası için, bu yazının devamı "Burning Man: Anti-tüketim felsefesinin tükenmesi" bölümüne göz atın!

Kaynaklar
[1] Bocock, R. (1993). Consumption. London & New York: Routledge.

Fotoğraflar
Andrew Wyatt, Tony Edwards, Mike Orso, Jared Mechaber, Stephane Lanoux, Phillipe Glade, Scott London, Zipproah Lomax, Mark Nixon, Wayne Stadler

#Frekans çalma listemizi Spotify'da takip edin.

Mixmag Türkiye yazarı Seren Sarı'yı takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...