Dans müziğinde seksizm, kadın düşmanlığı ve şiddeti sona erdirmeliyiz
Rebekah, DJ Empress ve Dave Clarke ile dans müziğinde cinsel taciz ve cinsel saldırıyla mücadeleyi konuştuk
E-posta listemize katılarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.
Rebekah’ın Eylül ayında dans müziği çevresinde rastlanan cinsel taciz olaylarına karşı başlattığı #ForTheMusic kampanyası, endüstri çevrelerinde yankı uyandıran bir gelişme olmuştu. Florida’daki ölümünün öncesinde cinsel saldırı suçlamalarıyla yargılanan Erick Morillo’nun ölümünün ardından yine kimi endüstri bileşenlerince yapılan övgü dolu paylaşımlar, Rebekah’ın söz konusu kampanyayı başlatmasında etkili olmuştu.
#ForTheMusic kampanyasını başlatmasının ardından Rebekah’ya kendi yaşadıkları seksist ve cinsel saldırı niteliği taşıyan olayları aktaran pek çok geri dönüş oldu. Sanatçı, Mixmag’e yaptığı açıklamada, son gelişmelerin kendi yaşadığı ve yıllarca içsel mücadelesini sürdürdüğü cinsel saldırı olaylarındaki travlamalarını depreştirdiğini söyleyerek, “Şimdiye kadar aldığım reaksiyondan memnunum, pek çok kişi ve kuruluştan destek bildiren geri bildirimler ve fikri yayan paylaşımlar her geçen gün artmaya devam ediyor. Dans müziğinin küreselliği kadar cinsel taciz ve cinsel saldırı olgusunun da küresel çapta olduğu gerçekliği yüzümüze bir kere daha vurulmuş oldu. Bu, sektöre her anlamda sirayet etmiş ne yazık ki” diye konuştu.
Techno ve house camiasının tanınmış yüzlerinin Morillo’nun ardından yaptığı övgü dolu paylaşımlar, Business Teshno tarafından sosyal medyada bir araya getirildi. Söz konusu tanınmış figürlerin hiçbiri Morillo’nun kurbanlarının başına gelenlerden bir kere bile bahsetme gereği duymadı.
Problemi tüm yalınlığıyla şöyle açıklayabiliriz: Yüksek pozisyondaki güçlü erkekler hesap vermek için hiçbir şekilde sorumluluk almıyor ve kadınlar bundan bıkmış durumda. Gerçekten bezgin hâldeyiz. Hiç şüpheniz olmasın ki bu satırları yazarken bile birçok kadın, Morillo’nun ardından yapılan övgü dolu güzellemelerin şokunu yaşamaya devam ediyor.
Annabel Ross’un Mixmag için Eylül ayında hazırladığı belge niteliğindeki makalesi, Morillo’nun onyıllar boyunca cinsel saldırı makinesi gibi yaşadığını, işlediği eylemler nedeniyle hukukî olarak hiçbir yaptırıma maruz kalmadığını gözler önüne sermişti. Dans müziği endüstrisinde bunların yaşanmasına izin veriliyor olması, bir çürümeyle karşı karşıya olduğumuzun göstergesi. Morillo gibi figürlerin halen korunmaya devam edip yaptıklarıyla yüzleşmediği bu durumu değiştirmeliyiz.
Elbette bu durum Erick Morillo’nun çok ötesinde. Yaşananlar, seksist kültürün ve kadın düşmanlığının bir sonucu ve dans müziğinde kök salmış vaziyette. Bu, kabul edilemez davranışlarla kendini gösteren erkek egemen kültürün kalıcı hale gelmesinin bir sonucu. Harvey Weinstein vakasından ve MeToo akımından cidden hiçbir şey öğrenemedik mi?
New York’ta yaşayan DJ Empress’in 90’lı yıllarda Morillo tarafından cinsel tacize uğradığına yönelik geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamalar da malumunuz. Bu açıklamaların hemen ardından DJ Empress’e global çapta bir saldırı kampanyası başlatıldı. Troller, sanatçının sosyal medya hesaplarını hack’leme girişiminde bulundu ve sanatçı bu süreçte yığınla hakaret içeren mesaj aldı. Yine bir kadına inanılmamış ve güvenilmemişti.
DJ Empress, yaşadığı rahatsızlığı Mixmag’e yaptığı açıklamada şu sözlerle dile getirdi: “Eğlence endüstrisinde cinsel saldırı olaylarının ne ölçüde normalleştirilmeye çalışıldığını bir kez daha anladım. Erick’in ölümünün ardından bir hafta boyunca yapılan güzellemeleri öfkeyle takip ettim. Bu normalleştirilmemeliydi. Bu tip olaylar halının altına süpürülmemeli ve sektörde etki sahibi insanlar bunu iyi kavramalı.”
Dans müziği ekosisteminde marjinalize olmuş kişilerin şiddetli baskıya maruz kalmasının normalleşmesi oldukça talihsiz bir durum. Öte yandan, cinsel saldırı iddialarıyla bir şekilde gündeme gelmenin, etkinliklerde yer alma fırsatlarını ve bağlantıları zedeleyerek çeşitli iş kayıplarına neden olacağı çekincesi de insanlarda yok değil. Bu da meselenin başka bir boyutu.
DJ Empress, bu çıkmazı, “Endüstride pek çok şey bağlantılarla ilerliyor. Mağdur olan siz bile olsanız, sektörde düşman kazanma korkusunu hissediyorsunuz. Kendi tecrübelerimi anlatmakta bu kadar gecikmiş olmamın sebeplerinden biri de kısmen buydu. Bunu söylemekten dolayı üzgünüm ama sektörde yaşadığım cinsel tacizler sadece bununla sınırlı değil. Ne yapacağım peki? Kimsenin benimle çalışmak istemeyeceği raddeye kadar kendimi soyutlayıp yabancılaştırmak mı çözüm? Sektör erkeklerin kontrolünde, varlığımı sürdürmek için pek çok istismarı sineye çekmek zorunda kaldım” sözleriyle ifade ediyor.
Endüstrideki yüksek profilli kişiler arasında bu çifte standardı gür sesle dile getiren bir avuç insan var. Rebekah ve Dave Clarke, bu azınlığın arasında yer alanlardan.
“Kadınların neden konuşmadığı etrafında birçok argüman üretiliyor. Otuz yıldan fazla süredir yaşanan bir konu, ne yazık ki kültürün bir parçası olarak kanıksadık. Sessizliği, konuşmamayı, gözlerimizi başka yöne çevirmeyi tercih ettik. Bugüne geldiğimizde, yaptıkları nedeniyle bu gibi insanların üzerine daha fazla gidilmeye başlaması bir sürpriz değil; yaşananlar yıllardır duyduğumuz, şahit olduğumuz şeyler” sözleriyle Rebekah, olayların üzerine gidilmesinden memnun olsa da bu kadar gecikilmiş olmasından dolayı daha kat edilecek çok yol olduğunun farkında.
Dave Clarke da endüstrideki meslektaşlarının bu konuyla mücadelede daha iyi performans göstermesi gerektiğini net olarak ifade edenlerden biri: “Sosyal medyada tamamen uygunsuz şeyler yazıp duran insanları görüyorsunuz. Sonra endüstrideki güçlü erkek figürlerin kalkıp ‘Lütfen bu insanların hislerine saygı gösterin’ şeklinde açıklamalar yaptığına şahit olduk defalarca. Ama bunu diyenler nedense mağduriyetlerini paylaşan insanların haykırışlarını dikkate almıyor. Onların yaşadığı şeylerin hiç önemi yok mu? Tek yaptıkları onların sesinin çıkmasına engel olmak. Aşağılık biri olmaya lüzum yok. Saygılı olun ve eğer bir şey gördüyseniz veya şahit olduysanız, derhal bunu dile getirin.”
DJ Jackmaster, 2018 yılında Love Saves The Day festivalindeki kadın görevlileri taciz ettiğini itiraf ettiğinde, işin suçlusu olarak madde bağımlılığını ve mental sağlığındaki problemleri öne sürmüştü. Madde bağımlılığı ve mental sağlık konusu, kuşkusuz dikkate alınması ve göz ardı edilmemesi gereken bir mesele ancak kadınların maruz kaldığı cinsel saldırı vakalarının bir gerekçesiymiş gibi sunulmamalı.
Peki 2019 yılında VICE’a yaptığı açıklamada, “Her kadın, tecavüze uğrayan veya cinsel tacize maruz kalan hemcinsinin başından geçenleri bilir, ama her erkek, bu gibi eylemlerde bulunan bir başka erkek hemcinsinin yaptıklarını her zaman bilemez çünkü çoğu zaman erkekler bunu dile getirecek dürüstlükte değildir” ifadelerini kullanan Jackmaster’ın bugün Erick Morillo’nun arkasından methiyeler dizmesini nasıl açıklamalı? Gerçekten anlaşılması güç bir durum.
Love Saves The Day olayından bir yıl bile geçmeden Jackmaster sektöre yeniden dönmüştü. Müzik festivallerinde headliner pozisyonlarında ismi görünüyor, VICE’ın GHB türü uyuşturucular hakkında yaptığı belgesel dizisinde boy gösteriyor, belgeselde ‘o karaktere bürünmesinde uyuşturucunun etkisinin olduğunu’ söyleyebiliyor ve bir başka tacizciyi övme cesareti gösterebiliyordu. Birine böylesine bir özgüveni veren şey ne? Sahip oldukları bu güce birileri artık dur demeli.
Bu konuya da değinen Dave Clarke, “Bu problemin ta kendisi. Bir erkek olarak bu konuyu dile getirdiğinizde bile insanlar sizi cezalandırıyor. Sanırım pek çok kişi bundan çekinerek geri durmayı tercih ediyor. Gelelim Jackmaster’a ve ölen malum kişinin arkasından [Erick Morillo’yu kast ediyor] güzellemeler yapan utanılası insanlara. Ne yaptığınızın farkında mısınız?” şeklinde tepkisini dile getiriyor.
Söylediklerine inanılmayıp marjinalleştirilen insanların mağduriyeti, kuliste uyuşturucu etkisi altında uygunsuz davranışlar sergileyen büyük DJ’lerin çok ötesinde olan bir mesele. Pazar araştırması ve anket şirketi YouGov’un 2017 yılında yaptığı bir anket, 18-24 yaş arasındaki kadınların %61’inin pub, kulüp ve bar gibi mekânlarda cinsel taciz eylemlerine maruz kaldığını ortaya çıkarmıştı. Diğer yandan, “güvenli alan” gibi rahatsız edici pazarlama kampanyalarıyla yıllarca sosyal medyada karşımıza çıkan büyük mekânların ikiyüzlülüğünü de unutmamak gerekir. Sub Club’ın 2016 yılında başlattığı “güvenli alan” kampanyasından sonra kulüpte geçmişte yaşadığı cinsel taciz vakalarını sosyal medyada açıklamaya başlayan katılımcıları susturma gayretleri, ayrıca De School’daki güvenlik görevlilerinin queer bir siyah müziksevere karşı ırkçı ve cinsiyetçi tutumunun yarattığı tartışmalar halen hafızalarda. Her iki olayda, iddia sahibi insanların paylaşımları önce inkar edilmiş, sonrasında Sub Club bir özür metni yayınlamıştı. De School ise yaz aylarında koronavirüs krizi nedeniyle kapandığını açıklamıştı.
Bunları tecrübe eden yüzlerce, binlerce insanın buna cesaret etmeyip konuşmadıklarını bir an için hayal edin. Kadınları, LGBTQ+ bireyleri ve siyahları koruyacak yapısal değişiklikler hayata geçmediği sürece elektronik müzik bağlı olduğu kökenlerine zıt şekilde ilerlemeye devam edecek.
#Frekans çalma listemizi Spotify'da takip edin.
İçeriğin yazarı Zab Mustefa'yı Twitter'da takip edin.