Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Sanatçılar

Len Faki müziğiyle toplumsal yaraları iyileştiriyor

Berghain resident DJ’lerinden Len Faki, 26-28 Temmuz’daki Big Burn İstanbul performansı öncesi sorularımızı yanıtladı

  • BIG BURN ISTANBUL İŞ BİRLİĞİYLE | RÖPORTAJ: ONUR ATEŞ
  • 24 Temmuz 2019

Uzun soluklu setleri ile bitmek tükenmek bilmeyen enerjisini kalabalıklarla bütünleştirmeyi başaran, açık fikirliliğini ve ileri görüşlü müzik becerilerini 2003 yılında Berlin’e yerleşmesinin ardından kurduğu plak şirketleri, sayısız iş birliği ve remiks çalışmalarıyla kanıtlayan, 2004’teki açılışından beri Alman tekno mabedi Berghain’ın demirbaşları arasında yer alan Len Faki, tekno çağının kuşkusuz en çok aranan isimlerinden biri. Zaman içerisinde daha önce keşfedilmemiş müzik evrenleri yaratırken orijinalliğe olan ham tutkusunu hiptonik ritimleri arasına yerleştiren, güzelliği temel aldıkça daha çok rağbet gören sanatçıyla 26-28 Temmuz tarihlerindeki Big Burn İstanbul performansı öncesinde sohbet etme fırsatı yakaladık.

Müzik kariyerinize başlamaya en başta nasıl karar verdiniz?

Müziğe başladığımda bu anlamda bir “kariyer” hedefi yoktu. Çok farklı zamanlardı. DJ’lik şimdiki popülaritesi olmayan, pek fazla insanın yapmadığı bir işti. Şimdiki sosyal medya olanaklarıyla çevremizi etki altına alma şansımız da yoktu. Çok tutkuluydum ve dışarı çıktığımda etrafımdaki müzik çevresinden insanlarla birlikte olunca kendimi iyi hissediyordum. Herkes birbirine eşitti ve aramızda kopması mümkün olmayan bağlar gelişmişti. Müzik bana umut veriyordu, bu yolu takip etmem gerektiğini hissettim. Benim için hayattaki en önemli şeydi ve hala da öyle. Müzikten hayatımı kazanabiliyor olmaktan, tüm vaktimi onunla geçiriyor olmaktan daha iyi bir şey hayal edemezdim. Başlarda beklentilerimi düşük tuttum, sonrasında en büyük hayalim gerçekleşti.

2003’te Berlin’e taşınmanızın müziğinize katkılarını nasıl tarif edersiniz? Berlin sizin için ne anlama geliyor?

2003 yılı hayatımda önemli bir dönüm noktasıydı. Stuttgart’tan ayrıldığımda yeni bir sayfa açılmıştı benim için. Şehir sahip olduğu devinimi kaybetmişti, en azından techno özelinde. Barlar ve lounge’lar bir anda moda olmuştu ve buralarda kokteyl içerek vakit geçirmek bana göre değildi. Berlin kesinlikle bulunmam gereken bir yerdi, buraya taşınma kararı almamın yaptığım en akıllıca iş olduğunu söyleyebilirim. Şehir beni bugünkü ben yapan her şeyi bana sundu. Berghain’da resident DJ’liğim çok geçmeden gerçekleşti, aynı dönemde plak şirketim Figure’ün lansmanı da yapılmıştı. O süreçte Berlin’de her olasılığın mümkün olabileceğini anlamıştım. Şehir, fikirlerimi hayata sokabileceğim sayısız olanak ve özgürlük alanını sundu.

Dünyanın en çok talep gören techno sanatçılarından birisiniz ve Berghain açıkdıktan beri ikonik mekanın resident DJ’leri arasında yer alan bir isimsiniz. Dinleyicilerinizle aranızdaki enerji akışını nasıl tanımlarsınız?

Berghain hem uzun soluklu resident DJ’liğim hem de mekanı her yönüyle tanıyor oluşum sebebiyle kuşkusuz benim için çok özel bir yer. Karşınızdaki kitleyle aranızda eşsiz bir duygu ve enerji aktarımına olanak verebiliyor. Bunu geçtiğimiz Pazar günkü performansımda çok taze bir şekilde yeniden deneyimledim. Kesinlikle eskimeyen, modası geçmeyen özel bir yer. Kulüp ve içerideki kalabalık baş döndürücü atmosfer yaratmayı sürekli başarıyor.

Şimdiye kadar Ostgut Ton, Rekids ve kendi plak şirketiniz Figure dahil pek çok üst düzey yapım şirketinden parçalarınız yayımlandı. Ayrıca Figure aracılığıyla birçok sanatçının kariyer gelişimini de desteklemektesiniz. Plak şirketinizden çıkacak parçaları seçerken dikkat ettiğiniz spesifik kriterler var mı? Çalışmalarını Figure’den çıkarmak isteyen yeni prodüktörler demo göndermeden önce nelere dikkat etmeliler?

Benim dikkat ettiğim en önemli unsurlardan biri, demo göndermek isteyenler tıpkı “el yazılarında” olduğu gibi yaptıkları müzikte de kendilerini diğerlerinden ayırt edebilmeli. Şimdilerde üretilen pek çok müzik bana renksiz geliyor dürüst olmak gerekirse. Pek çok kişinin, duygularının izinden gitmek yerine “x” sanatçı gibi olmak yahut “x” parça gibi işler çıkarmak gibi trendlerin peşine düştüğünü gözlemliyorum. Bir dereceye kadar işlevsel olabilir ama uzun vadede başarı getirmesi mümkün değil. Prodüksiyonlar her zaman birinci sınıf kalitede olmayabilir ancak iyi bir fikir, kusursuz şekilde tasarlanmış bir kick sesinden çok daha değerli olabilir. Kendi işinize odaklanın, risk alın ve sizi temsil eden tarzın peşinden gidin.

2019 sizin için oldukça üretken bir yıl olarak göze çarpıyor. Şubat ayında Juxta Position ile ortak yapım kısaçalarınız ve geçen yılki ikonik tekliniz “Robot Evolution”un ilkbaharda dinleyicilerle buluşan yeni remiks albümü büyük ilgi topladı. Yılın geri kalanında yeni çalışmalarınız olacak mı?

Prodüksiyon, edit ve remiks işlerinde son iki yılda göstermiş olduğum üretkenlik beni oldukça memnun ediyor. Bu çalışmaların pek çoğu bir diğer plak şirketim LF RMX için hazırladığım çalışmalar, bu yıl son derece aktif olacak LF RMX için. Yıl sonuna doğru 20’nci kataloğu hazırlıyor olacağız ve bunun için özel planlarımız var. Yakın vadedeki diğer önemli projem ise bir dizi özel etkinlikte house seçkilerime yoğunlaştığım performanslar sergilemek. Jamie Jones’un DC-10 etkinliğinde, Paradise’ta bir tane planlandı bile. Elbette zaman alan planlamalar bunlar. Büyük heyecan taşıyorum.

Ayrıca Figure ve Figure Jams için de planlanan pek çok çalışma hazırda bekliyor. Yetenekli sanatçı Pablo Mateo’nun çıkış albümü ve yıl sonuna doğru Benjamin Damage’dan bir kısaçalar Figure etiketiyle yayımlanacak. Radio Slave ve Deetron’dan da Figure Jams için yeni çalışmalar yolda.

Kâr amacı gütmeyen yapım şirketiniz LF RMX’ten konuşalım biraz da. Strassenkinder organizasyonuyla iş birliği içinde hareket ederek sokak çocuklarına yardım sağlıyorsunuz. Bu proje nasıl hayat buldu? Evsiz çocuklar için şu ana dek neler yaptınız ve projenin ileriye dönük hedefleri neler?

Hoşuma giden ve setlerimde yer vermek istediğim parçaları editleyip remikslemekten müthiş keyif alıyorum. Söz konusu bu çalışmaları başlarda kendime saklıyordum ama daha sonra LF RMX aracılığıyla bunları herkesle paylaşmaya, bu vesileyle müzikle doğrudan ilişkili olmayan, başka insanları da içine alan iyilik odaklı bir konuya el atmaya karar verdim. Destek verebileceğim bir yardım organizasyonu arıyordum, bulunca da LF RMX’in tüm gelirlerini projeye aktaracak adımları atmaya başladık.

Strassenkinder e.V. ile dayanışma içinde, Berlin merkezli bölgesel bir proje seçtim. Yakın bir proje seçerek nasıl çalıştıklarını, yardımların doğru yere ulaşıp ulaşmadığını görebilmeyi amaçladım. Strassenkinder, sokak çocuklarına yardım eden, çocuk yoksulluğuna karşı politik bir duruşu olan, temel imkanlardan yoksun yaşam alanlarında yaşayan çocuklara destek sağlayan ve mülteci entegrasyonu konusunda da yol haritaları olan bir organizasyon. Almanya’da 14-18 yaş arası 6,500 civarı sokak çocuğu bulunuyor. Bunların önemli kısmı da Berlin’de. Strassenkinder e.V., bu soruna iki ayaklı bir yol ile çözüm üretiyor. İlk etapta sokak çocuklarına doğrudan destek sağlanıyor. Bu adımlar evsiz çocuklara gıda sağlanması, giyeceklerinin yıkanması ve kişisel temizlik imkanlarının sağlanması gibi aşamaları içeriyor. Sokaklarda saha çalışmaları yapılıyor bu yardım çalışmaları için. Ayrıca çocukların kendilerinin gelip yardım talep edebilecekleri bir sığınma evi de mevcut.

İkinci olarak ise, bir tür gençlik kulübü yapılanması ile şehrin farklı bölgelerinden gelen çocuklar okul bitince ödevler konusunda yardımlaşabiliyor ve çeşitli eğitim programlarına tabi tutuluyor. Sportif faaliyetler, kısa gezi programları, giysi ve ayakkabı yardımı ve yasal konularda rehberlik desteği gibi çalışmalar da gençlik kulübünün güvenli ortamında çocukların hizmetine sunuluyor. Tüm proje bağışlar üzerine kurulu. LF RMX ile bu çocuklara yardım etmeyi amaçlıyorum. Önümüzdeki süreçte daha fazla duyarlılık yaratmak, diğer insanlara ilham verip bağış konusunda bilinçlendirmek için LF RMX’i ve taşıdığı misyonu etkin bir şekilde öne çıkarmayı planlıyoruz.

Bu yaz yoğun bir Avrupa turunuz var. 26-28 Temmuz 2019 tarihlerinde üçüncüsü düzenlenecek Big Burn İstanbul’da çalacaksınız. Neler hissediyorsunuz? Türkiye’deki takipçilerinize iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?


Len Faki bu yıl üçüncü organizasyonu gerçekleşecek Big Burn İstanbul kapsamında 26-28 Temmuz tarihlerinde Türkiye'deki dinleyicileriyle bir araya gelecek. Sanatçıyı Big Burn İstanbul'da dinlemek burayı tıklayın.

Big Burn Istanbul'a özel hazırladığımız Spotify listemizi takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...