Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Sanatçılar

Radio Slave: ‘Konu müzik olunca farklı kültür ve ülkelerden her zaman etkilenmişimdir’

Radio Slave ile 13 Mayıs'taki yaklaşan İstanbul şovu öncesi sohbet etme fırsatı yakaladık

  • RÖPORTAJ: ONUR ATEŞ
  • 11 Mayıs 2022

Telegram kanalımıza abone olarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.

Müziğinde hem dünyaya geldiği İngiltere’nin, hem de vaktinin önemli kısmını geçirdiği Berlin’in etkilerini taşıyan, Rekids plak şirketinin arkasındaki isim olan yılların deneyimi Radio Slave ile 13 Mayıs'taki yaklaşan İstanbul şovu öncesi sohbet etme fırsatı yakaladık. RX Istanbul sound’unun Klein Harbiye’ye taşınacağı iki günlük ANARXY deneyiminin ilk gün programında sahne alacak olan sanatçıyla kariyerinin erken dönemlerini, sahne ismini belirleme sürecini, plak şirketi Rekids projesini hayata geçirme hikayesini, stüdyosundaki son dönem iş birliklerini, canlı şovlarındaki yeni hedeflerini ve kendisini heyecanlandıran İstanbul'u konuştuk.

Röportajımıza katılımınız için çok teşekkür ederiz. Bir DJ ve prodüktör olarak kariyer yolculuğunuz nasıl başladı?

Londra’nın güneyinde oldukça renkli bir bölgede büyüdüm ve gençlik yıllarım “Planet Rock” gibi ilk dönem elektronik müzik çalışmalarını dinleyerek geçti. Arkadaşlarım ve ben break dansla ilgilenmeyi ve “Wild Style” gibi filmleri izlemeyi çok severdik. 18 yaşıma kadar, erken dönem Chicago house eserlerini dinliyordum ve The Milk Bar gibi kulüplere gitme şansı yakalamıştım. O kulüp, daha sonra ilk DJ setimi çaldığım yer olmuştu. O zamanlardan bu yana tamamen yeraltı müzik kültürüyle içli dışlı haldeyim ve 30 yıl sonra bugün halen aynı şeyle meşgulüm.

Sahne isminiz olarak Radio Slave’i seçmenizin nasıl bir hikayesi var?

Kylie Minogue’un “Can’t Get You Out My Head” şarkısına bir düzenleme yapmıştım ve Pete Tong onu Radio One programında çalacaktı. O zaman diliminde, pop kültürüyle veya radyoda çalınan müziklerle bağlantılı bir isim bulmak istedim ve “Radio Slave” ortaya çıkmış oldu. Bir nevi “radyonun kölesi” olmaktan ileri gelen bir seçim oldu.

Kariyerinizin başından bu yana, Radio Slave için en önemli dönüm noktaları neler oldu?

Aslına bakılırsa, aynı isim altında bu kadar uzun süre boyunca müzik üreteceğimi hayal edemezdim. Bu yıl, İtalyancada yirmi anlamına gelen “Venti” isimli bir albüm çıkaracağım. Radio Slave projemin yirminci yılının bir kutlaması mahiyetinde olacak.

2006’da Rekids plak şirketini kurdunuz. Okurlarımız için, plak şirketi markanızla ilgili biraz detay alabilir miyiz?

Bugün geriye dönüp baktığımda, plak şirketinin bir hayal kırıklığı ve hüsran sonucunda gelişen bir süreç sonrası meydana geldiğini görüyorum. O dönem İngiltere’de yaşıyordum ve büyük müzik şirketleriyle proje imzalama konusunda birtakım kötü tecrübelerim olmuştu. Bir süre sonra kendi plak şirketimi kurma fikri belirginleşmeye başladı ve 2005’te artık Rekids’i hayata geçirmeye hazır olduğumun farkına vardım. Aradan geçen 18 yıl içinde Rekids, Nina Kraviz’den Robert Hood’a dünyanın en büyük prodüktörlerine ev sahipliği yaptı. Bugün Rekids’in halen faal olmasından ve projenin bizzat içinde olmaya devam etmekten dolayı çok mutluyum.

Geçtiğimiz ay, DJ Hell ile birlikte plak şirketinizin 200’üncü kataloğu olarak kayıtlara geçen iki parçalık “This Is Radio Hell” projenizi yayımladınız. Bu kadar uzun bir süre boyunca farklı sanatçıların kariyerlerinde iz bırakan etkin bir plak şirketini yönetmek nasıl bir his?

DJ Hell ile birlikte çalışmak muazzamdı, umarım kendisiyle daha birçok ortak yapım projeye imza atabiliriz. Onun müzikal vizyonunun sıkı takipçisiyim, özellikle pandemi sürecinde birlikte geçirdiğimiz yaratıcı süreç çok değerliydi. Bu proje ayrıca, işlerini beğendiğim daha fazla prodüktör arkadaşımla ortak çalışmalar içinde olmayı istediğimi fark etmemi sağladı. Yakında çıkacak olan Dustin Zahn ile ortak çalışmam da benim için heyecan verici. Ayrıca bu yıl ilerleyen aylarda Robert Hood ile de ortak bir proje hayata geçirmeyi planlıyoruz. Sevdiğim prodüktörlerle beraber stüdyoda müzik yapmayı gerçekten seviyorum.

Dustin Zahn ile ortak projeniz “Berlin Sessions Vol. 1”, kentte geçirdiğiniz yaşanmışlıklara bir gönderme mi? Berlin’deki gece hayatı kültürüyle ilgili en çok neleri seviyorsunuz?

Parçaların isimleri aslında 90’lı yılların ortalarındaki spesifik bir döneme işaret ediyor ve ilhamını New York’tan ve Danny Tenaglia’nın tarzından alıyor. Prodüksiyonları Berlin’deki stüdyomda yapıldı. Kapak görselinde Kreuzberg’in kalbindeki Kottbusser Tor’dan görüntü içeren fotoğrafı ben çektim.

Berlin’in gece hayatına gelince; açılmalar sonrası sanırım harika bir yaz sezonu bizleri bekliyor. Birkaç hafta önce Panorama Bar’da gecenin kapanışını yaptım; tıklım tıklım dolu, maskesiz ve gülen yüzlerle çevirli kulüp ortamının geri dönmüş olması muazzam.

Gelecekte plak şirketinizde farklı şehirlere de atıf yapan müzik projelerine de rastlayacak mıyız? Berlin dışında başka hangi kentler kulüp kültürü açısından ilginizi çekiyor?

Konu müzik olunca, diğer kültürlerden ve farklı ülkelerden her zaman derin biçimde etkilenmişimdir. Farklı şehirlerin seslerini keşfetmek için seyahat etmeyi gerçekten özledim. Bakalım bu yılki yolculuklar beni nelerele götürecek göreceğiz!

Canlı performanslarınızda “insan dokunuşuna” özel önem verdiğinizi biliyoruz. Sahnede kullandığınız favori araç ve ekipmanlarınız neler?

Şu an iki Akai APC 40 kontrol ünitesi ve bir dizüstü bilgisayar ile canlı performans sergileyebiliyorum. Şovdaki ihtiyaçlara göre pek çok donanım entegre ettiğim durumlar da olabiliyor. Önümüzdeki albümümün tanıtım turu için yılın geri kalanında daha fazla canlı şov icra etmeyi planlıyorum. Belki bu şovlarda ekipmanlardan öte performans sanatçılarını ve vokalistleri öne çıkarabilirim.

Vakit ayırdığınız için bir kez daha teşekkür ediyoruz. 13 Mayıs’taki İstanbul şovunuz öncesi buradaki dinleyicilerinize iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

İstanbul’a tekrar geleceğim için çok heyecanlı hissediyorum. Bu kez şehri biraz daha fazla keşfetmeyi umuyorum. Belki plak dükkanlarında alışverişe de çıkabilirim.

༺༻

Radio Slave, RX Istanbul sound’unun Klein Harbiye’ye taşınacağı iki günlük ANARXY deneyiminin 13 Mayıs Cuma günkü ilk gün programında sahne alacak. Klein Harbiye'deki yerinizi ayırtmak için bu sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

#Yeraltı çalma listemizi Spotify'da takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...