Rey&Kjavik: “Arkadaş” ve İlham
“Müziğimi belirli bir yöne doğru asla çevirmedim ve bu çeşitliliğe yönelmekten asla korkmadım”
Alman DJ/prodüktör Rey&Kjavik yeni kısaçalar albümü 'Anela’yı 7 Temmuz’da piyasaya çıkardı. İlhamını yaşadığı “anda” bulan, sahip olduğu doğu batı sentezi parçaları ile Burning Man’dan İstanbul’a dünyanın birçok farklı yerinde hayran kitlesine sahip sanatçı ile 5 Temmuz'daki Zorlu PSM performansı öncesi sohbet etme fırsatı bulduk.
Son kısaçalarınız Anela, Mobilee Records etiketi ile 7 Temmuz'dan itibaren piyasada olacak. Çalışmanın arkasındaki hikayeyi paylaşabilir misiniz?
Benim için zamanın dışında müzikal bir yolculuk olan ve kendi plak şirketim RKJVK'den çıkardığım ilk albümüm Mountiri'den sonra, artık dans pistleri için de bir çalışma yapmam gerektiğini hissettim. Stüdyoda çalışırken kendimi belirli bir yöne itmeyi sevmediğim ve o an içinde bulunduğum ruh halinden farklı şeyler yapmak istemediğim için elle tutulur bir dans parçası yapmak biraz vaktimi aldı diyebilirim. Çünkü konu müzik üretimi olunca bir plan dahilinde asla ilerlemedim. Berlin'de Mobilee plak şirketi sahibi Ralf Kollman ile tanışıp yeni bir çalışma için anlaştığımızda ikimiz de güzel hislere kapıldık ve sonuç olarak ortaya Anela çıktı.
Yayımladığınız çalışmalarınızın hepsinde Afrika’dan Orta Doğu'ya, birbirinden farklı kültürlere ait vokal ve enstrümanlara yer veriyorsunuz. Tüm bu unsurları elektronik ritimler ile birleştirirken ilham kaynağınız ne oluyor?
Temel ilham kaynağım aslında hayattaki günlük şeyler, çevrenize dikkat ettiğiniz sürece ilhamı her yerde bulabilirsiniz. Sıklıkla seyahat ettiğim için bakış açım ve hislerim sürekli olarak değişiyor, bu yüzden eğer benim gibi sık seyahat ediyorsanız dünyayı farklı gözlerden görme şansı elde ediyorsunuz. Bunu yaptığım şarkıların hepsinde hissedebilirsiniz.
Coğrafya, üzerinde yaşayan her canlıda farklı etkiler yaratır. Almanya'daki çevreniz bir sanatçı olarak bakış açınızı nasıl etkiledi?
Tabii ki, çevremdeki her şey yaptığım işlere farklı etkiler bırakıyor, bu hep böyle oldu. Ren-Main bölgesi oldukça farklı kültürleri içinde barındırıyor, örneğin benim yaşadığım Offenbach şehri göçmen kimliğine ve bu geçmişe sahip birçok insana ev sahipliği yapıyor. Ve ben her şeyin uyum içerisinde ilerleyip, birlikte ve barış içerisinde birbirimizin hayatlarına değer katabiliyor olmamızı çok seviyorum.Şehrin bu pozitif tarafının hep farkındaydım ve bu çeşitlilikten müziğim için de her zaman ilham aldım. Müziğimi belirli bir yöne doğru asla çevirmedim ve bu çeşitliliğe yönelmekten asla korkmadım. Şimdi baktığımda bunun birçok olumlu etkisini görüp hissediyorum.
Yeni bir şeyler üretmeye yaklaştığınızı nasıl anlıyorsunuz? Prodüksiyon süreçleriniz nasıl ilerliyor?
Seyahat ederken bir parça üretmek için ihtiyacım olan her şeyi daima yanıma alıyorum. Bunun aslında birkaç senedir geliştirdiğim bir çalışma biçimi ya da seyahat ederken vaktimi verimli geçirmenin en iyi yolu olduğunu söyleyebilirim. Yani aklıma bir fikir geldiğinde hemen onu hızlıca aktarabilmek için yanımda daima laptop, MIDI klavye, ses kartı ve kulaklığım oluyor. Birçok şarkım da, örneğin İstanbul'dan Nevada’ya ya da Berlin'den Amsterdam'a giderken bu şekilde ortaya çıkıyor. Ayrıca üretim yaparken çok fazla düşünmemeye, modumun şarkının o anki gidişatını etkilemesine izin vermeye çalışıyorum. Bu sayede yaptığım parçalara en dürüst halimi yansıtabiliyorum.
2012 yılından beri elektronik müzik sahnesinde yer alıyorsunuz, profesyonel kariyerinizin önemli olarak adlandırabileceğiniz anlar hangileriydi?
Benim için en önemli şeylerden biri sağlıklı olmak, bunun dışında belirli bir anı veya durumu önemli olarak belirtemem. Bana göre bu uzun bir yolculuk, bunları yapacak kadar güçlü olduğum ve özgür bir şekilde bu hayatı yaşayabildiğim için mutlu hissediyorum.
Peki 2015 yılında Burning Man'deki ilk performansınızı bu önemli anları içine katabilir miyiz? Orada neler yaşadınız, sonrasında nasıl hissettiniz?
Burning Man'in düzenlediği Black Rock Çölü eşsiz bir yer. Orada büyülü bir şeyler var ve eğer o hissi yakalamayı başarıp kendinizi oraya bırakabilirseniz duygusal anlamda her şeyi yaşamanız mümkün. Öte yandan, aslında bu derin duygulanımlar zihinsel gelişim açısından size bu imkanı sunabilecek her yerde karşınıza çıkabiliyor. Demek istediğim ben alkol, uyuşturucu ve sigara kullanmıyorum. Yani Burning Man'i mümkün olan en doğal yoluyla deneyimleme şansı buldum ve müzikal açıdan kendim için bir çok şey öğrendim. Dönüş uçağında Rkadash albümümün ilk parçası Playa Sunset'i yapmaya başladım ve böylece orada yaşadığım hisleri sonsuza dek yaşatabilmiş oldum. Deneyimlediğim duygulardan bu çıkarımları yapmaya gayret gösteriyorum.
Türkiye'ye sıkça geldiğinizi ve burada müziğinizi benimsemiş bir kitle olduğunu göz önünde bulundurarak, Türkiye ve buradaki dinleyicileriniz hakkında neler söylemek istersiniz?
İstanbul'daki ilk performansım 2016 yılında Indigo'daydı. Sonrasında şehri ve insanları birçok farklı yönden o kadar sevdim ki seyahatimi planladığımdan 3 gün uzattım. Burada ilk tanıştığım insanlar şu an benim için iyi birer dost oldu. İlk albümümün ismi Rkadash (arkadaş) buradaki dostluklarımdan geliyor örneğin. Türkiye ile olan ilişkim, gösterilerimden önce ve sonra insanlarla kurmaya çalıştığım diyaloglar ve performansım sırasında kurduğum göz temaslarındaki dürüstlük üzerine kurulu. Daha performansımın başlarında dinleyicilerle güçlü bir bağ kurmaya çalışıyorum ve bunun karşılığında sevgi dolu bir dönüş alıyorum. Duyguları tarif etmek biraz zor, ama buraya geri geldiğimde gelip beni dinlerseniz bu hisleri paylaşarak anlamak daha kolay olabilir.
İlginizi çekebilir:
Sürreal & An’ın Ötesinde | Mathame
Aydınlanma ve Enerji: Satori
20 Dakika Kala: Sónar İstanbul
Spotify '#Turkuaz' çalma listemizi takip edin.