Mula: ‘O güzel günleri çok özledim, tekrar geleceğim’
Geçtiğimiz günlerde Harabe Records'dan ‘Raja Zouk’ isimli yeni bir çalışma çıkaran Fransız sanatçıyla sohbet etme fırsatı yakaladık
E-posta listemize katılarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.
Ozora, Eclipse, Shankra ve Burning Man gibi festivallerde yankılanan müzikleri ve dünyanın dört bir yanında sergilediği performanslarıyla tanınan Fransız elektronik müzik sanatçısı Mula (Roy Sylvain), dünyanın yerel tınılarının dingin ve derin öğelerinden ilham alarak koyulduğu müzik yolculuğunda ara vermeden ilerlemeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Harabe Records’dan “Raja Zouk” adlı ilk kısaçalarını yayımlayan sanatçıyla bir araya gelerek müziğindeki çeşitliliği, kariyerinde kendisini gururlandıran anları, Fransa’da şu anki durumları ve İstanbul’a olan özlemini konuştuk.
Mula’nın dans müziğindeki macerası ilk olarak nasıl başladı?
Her şey 2000’li yılların başlarında tribe techno ve hardcore techno’dan etkilenen 18 yaşındaki bir arkadaş grubunda başladı benim için. Grubumuz sonrasında hızlıca ormanlık alanlarda kendi rave partilerini yapma kararı aldı. Birkaç yıl sonrasında, bir bilgisayar ve bir fare ile partide 160 BPM canlı set çalmaya başladım.
Müziğiniz downtempo ve dünya müziği öğelerini içermesinin yanı sıra hipnotik ve derinlikli enstrümantal bir yapı da barındırıyor. Böylesine zengin bir kombinasyonu meydana getirirken nelerden ilham aldınız?
İnsanları transa geçirme potansiyeli olan müzikler her zaman ilgi odağım olmuştur. Dünyanın dört bir yanındaki her etnik grupta ve uygarlıkta var olan bir şey bu aslında; aynı anda dans etmeyi ve uçuyormuş gibi hissetmeyi oldukça seviyorum. Yöresel tınıları elektronik müzikle bütünleştirmek benim için mantıklı bir adımdı ve gelişimim için hayli ilginç bir süreci beraberinde getirdi. Dünyanın farklı coğrafyalarına ait yöresel müzikleri yoğun şekilde dinliyorum.
Kariyerinizde sizi en çok gururlandıran anlar neler oldu?
Çıkardığım parçalarla ilgili soracak olursanız, Sol Selectas Records’dan ilk çalışmamın çıkması benim için çok özeldi. Bana göre deep tribal dans çevresinde en ilham verici müzik şirketi. O an çok gurur duymuştum.
Performanslarımla ilgili olarak ise 2019 yılında Fransa’da düzenlenen Hadra Trance Festivali’nde çaldığım set. Geçmişte bu harika psychedelic trance buluşmasının havasını birçok kez solumuştum. Oradaki insanları, sanatçıları, dekorasyonu, sahneleri ve atmosferi seviyorum. Orada çaldığım zaman büyük gurur duymuştum, tüm arkadaşlarım oradaydı, büyülü bir andı.
Koronavirüs krizi Fransa’daki dans müziği sahnesini nasıl etkiledi? Ülkede yakın bir gelecekte etkinlik sektörü ve eğlence endüstrisi için yeniden açılmayla ilgili herhangi bir işaret var mı?
Kafeler, konserler, kulüpler ve festivaller bir yıldır kapalı. Hükümete bakılırsa kültür, hayatın önemli bir unsuru değil, tam anlamıyla çılgınlık hali yaşanan. İnsanların zorlukla geçen hayatlarının yükünü hafta sonları eğlenerek boşaltmaya ihtiyacı var. Bu olmadığı takdirde herkes ciddi manada çıldıracak. Benzer şeyler yaşandı bile.
Tüm bunlar olurken hükümet büyük süpermarketlerde ve metro istasyonlarında kalabalıklara izin veriyor, onlar için en önemli şey ekonomi. Bu durumdan utanç duyuyorum. Önümüzdeki aylarda antijen testler, maske ve özel havalandırma sistemlerinin entegre edileceği 3 pilot konser düzenlenecek ama bunlar sonuçta vakit alıyor. Aşı için beklediğimiz süre de cabası. Bu da ayrı bir zaman kaybı.
Müzik endüstrisinin geleceği için umutlu musunuz?
Pozitif kalmaya gayret ediyorum. Ancak 2021 yılı da Fransa’da büyük festivallerin ve kulüplerin yeniden açılmasıyla ilgili ümit verici bir gelişme yok. 2022 için umut taşımaktan başka çare yok. Umarım yaşadığımız bu bela, etkinlik organizatörleri, sanatçı temsilcileri ve DJ’ler için alarm niteliğinde olur ve 2 saatlik bir set için dünyanın bir ucundan bir diğer ucuna gidip bunu bir döngü haline getirirken artık iki kere düşünürler. Gezegenimiz acil durum sinyalleri veriyor, buna kulak vermeliyiz. Daha fazla yerel sanatçı sahneye çıkarılmalı, konuk sanatçıların da olacağı daha küçük etkinlikler düzenlenmeli ve böylece ülke içinde daha sürdürülebilir bir gidişat yaratılmalı.
Harabe Records’dan çıkan ilk kısaçalarınız “Raja Zouk”u yayımladınız. Çalışmaya ismini veren parça Theus Mago, diğer orijinal parça “Abby Abby” ise Madd Rod tarafından remikslendi. Bu çok uluslu çalışma nasıl hayat buldu? Parçalara verilen isimler neyi ifade ediyor?
Öncelikle müziğime inandığı ve bu çalışmayı hayata geçirmeye vesile olduğu için Anatolian Sessions’a buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Harabe oldukça yeni bir müzik şirketi olmasına rağmen gerçekten çok profesyoneller ve şimdiden son derece dikkat uyandırıcı işler yapıyorlar.
Harabe’nin müzikal yönü indie dans müziğine yatkın gibi görünüyor. Bu benim için oldukça cezbedici. Bu nedenle Anatolian Sessions, Theus Mago’ya ve Madd Rod’a ulaştı ve parçalarımı remikslemelerini rica etti. Kabul ettiler ve kendi müzikal izlerini yaptıkları remikslerde hissettirdiler. Ortaya çıkan işler çok etkileyici oldu benim için.
“Raja Zouk”un ismine gelince; “Raja”, Hintçe bir isim, dünyanın o bölgesi en önemli ilham kaynağım. “Zouk”, bir çeşit Karayip dansı, bana bu parçanın ritmik dünyasını hatırlatıyor.
“Abby Abby” ismini ise, 1970’li yılların Amerikalı aktivisti Abbie Hoffman’a saygı duruşunda bulunmak amacıyla seçtim. Savaş karşıtı akımın bu ikon ismini, muhteşem bir film olan “Şikago Yedilisi'nin Yargılanması”nı izlerken keşfetmiştim. Parçamın başlangıcında sesini duyabilirsiniz. Huzur içinde uyusun!
Türkiye’yi daha önce ziyaret etmiş miydiniz? Eğer hiç gelmediyseniz, hangi şehirleri veya bölgeleri görmek isterdiniz?
2 yıl önce Avangart Tabldot’un davetlisi olarak Flamme’da çalmak için İstanbul’a gelmiştim. Bu güzel şehri keşfetmek, baş döndürücü güzellikte dekorasyona sahip bu muhteşem kulübün havasını solumak ve yüksek enerjileriyle dans eden insanları, ayrıca ekipteki kişileri ve arkadaşlarını tanımak çok güzel bir histi. Onlarla bir hafta vakit geçirdim ve çok sıcak şekilde ağırlandım. Buradan her birine tekrar teşekkür ediyorum. O güzel günleri çok özledim, tekrar geleceğim. Hepsi de gerçekten çok iyi DJ’ler. Büyük hayranlarıyım!
Benim hikayeme yer verdiğiniz için teşekkür ederim. Besançon’dan (Fransa) sevgiler.
Mula'nın yeni kısaçaları olan “Raja Zouk” adlı çalışmasını aşağıda dinleyebilirsiniz.
İlginizi çekebilir:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden müzisyenleri destekleyecek dev adım
Future Forward Music 40 parçalık derleme albümü ‘The Void’ ile 3’üncü yılını kutluyor
İngiltere’de kulüp etkinlikleri ve festivallere 21 Haziran’dan itibaren yeşil ışık
Pandemi sonrası yeni bir ‘çılgın 20’ler’ dönemi bizi mi bekliyor?
#Frekans çalma listemizi Spotify'da takip edin.