Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Sanatçılar

Müziğin İz’inde | Birol Giray “BeeGee”

Birol Giray, Mixmag Türkiye'ye özel açıklamalarda bulundu

  • SEREN SARI
  • 20 Ekim 2019

Bugün her şeyden önce bir müzik tutkunu, dahası başarılı bir girişimci, organizatör, DJ ve prodüktör olarak sektörün nabzını tutan Birol Giray, nam-ı diğer BeeGee, 30 yılı deviren kariyerinde attığı adımlarla Türkiye’de elektronik müziğe yön vermiş isimlerin başında geliyor.

Londra’da sahne aldığı 80’lerde “elektronik müziğin önündeki sonsuz ufukları erken kestirebilme şansı” bulan Birol Giray’ın Türkiye’ye döndükten sonra hayata geçirdiği projeler saymakla bitmez.

Stratas ve Power FM başta olmak üzere, Lounge FM’in ve bugün elektronik müzik denilince akla ilk gelen radyo Future Generation’ın kurucusu; 10 yılı aşkın bir süredir düzenlenen Chill-Out ve Electronica Festivali'nin fikir babası olarak öne çıkan dahiyane isim kalıpları alaşağı ederek ilerlediği kariyeri boyunca hem sahne önünde hem de işin mutfağında fark yaratan misyon ve vizyonunu Mixmag Türkiye okurlarıyla paylaştı.

80’lerin sonunda Annabel’s’de sahne alıyordunuz. Londra’nın elektronik müziğe ruhunu veren şehirlerin başında geldiğini düşünürsek, müzik sektöründe atılım gösterdiğiniz sonraki yıllarda Türkiye’de uygulamak istediğiniz ilk şey ne oldu?

80’ler, elektronik müziğin tüm dünya için “ben geliyorum” sinyallerini verdiği yıllardı. Bu müziğe gönül vermiş ve alanında başarılı herkes, diğer insanların da elektronik müziği keşfetmesi ve sevmesi için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

Bu yılları elektronik müzikte her zaman öncü olmuş şehirlerden Londra’da bugün hala hizmet veren Annabel’s’de ve çeşitli Avrupa şehirlerinde DJ’lik yaparak geçirmek, bana tüm bu sinyallere açık olma ve elektronik müziğin önündeki sonsuz ufukları erken kestirebilme şansı verirken, elektronik müziğin bende bir tutku, bir aşk haline gelmesini sağladı.

Ardından özel radyoculuğun da başlama sinyalleri vermesiyle, iki tutkum olan elektronik müzik ve insanları diledikleri müziklerle daha da yakınlaştıran radyo yayıncılığını bir araya getirmek için bir fırsat gördüm ve Türkiye’yi bu konsept ile tanıştırabilmek adına İstanbul’a döndüm.

Sizin için radyo ne anlam ifade ediyor?

Benim için her şeyin başında müzik çalmak var. Her şey o şekilde başlar. Radyoda çalarken yalnızsınızdır, müzik kalbinizden geçer; içsel ve kutsaldır. Sahnede çaldığınız anda ise müziğiniz dinleyiciyle buluşmuş olur ve hayat bulur.

Prodüksiyon aşamasında size neler ilham veriyor?

Seyahatlerim en büyük ilham kaynağım. Özellikle denizde yolculuk yaparken tüm sistemimi sıfırlarım, dalgalar arasında kendi yolumu bulmak için zihnime dönerim. O arada beynim de kendine yeni yollar bulur. Bu seyahatlerde gördüğüm yerler ve doğa beni hep çok etkiler. Özellikle bazı seyahatlerimin izlerini seneler sonraki parçalarımda bile hala aynı tazelikte bulabiliyorum.

Birol Giray kimleri dinliyor?

Takip ettiğim DJ’ler var; bu isimlerin setlerini ve playlist’lerini radarımda tutarım. Ayrıca karşılıklı müzik alışverişi içinde olduğum DJ dostlarım da var.

Dinlediğim isimlere DJ setlerimde ve Electronica Festival lineup’larında mutlaka yer veririm, bu değişmez. Dinleme metodum ise seneler ve değişimler ile oluştu, bundan seneler sonra da bugüne kıyasla değişimler olacaktır.

Bugüne kadar katılımcı olarak ziyaret ettiğiniz ve etkisinden uzun bir süre çıkamadığınız bir festival var mı?

Dünyanın dört bir yanında pek çok festivale katıldım, bazıları hala aklımda ama seçmeye gelince hep kendi festivallerim geliyor aklıma.

Türkiye’de ciddi bir kesim rap ve elektronik müzik dinliyor. Sizce rap ve elektronik müziği temsil eden sanatçılar bir araya gelip sosyal bir değişimin ilk adımını atabilir mi? Future Generation bu değişimde nasıl bir rol oynardı?

FG (Future Generation) misyonerdir. Türkiye’de elektronik müziğin tanınmasında ve yayılmasında öncülük yapmış ve kalıcı olmuştur. Hip-hop ise ayrı bir kültürdür.

Bu iki kültürün buluşmasını sergileyen çok sayıda başarılı örnek bugün hem ülkemizde hem dünyada mevcut. Bu örneklerin çoğu sosyal alanda da yankılar buluyor; bu da her iki müzik türü ve bunların dinleyicileri için gurur verici gelişmeler. Türkiye’de de benzer bir girişim olması durumunda, FG olarak misyon ve vizyonumuzu paylaşan benzer işler gibi, bu esere de yayın akışımız içinde destek olmaktan mutluluk duyarız.

Yurt dışında eğlence ve müzik turizminin desteklenmesi ile son yıllarda elektronik müzik festivallerine olan katılım hızla artıyor. Ülkemizde 10 yılı aşkın bir süredir düzenlenen Electronica ve Chill-Out Festival’a alternatif büyük çaplı festivallerin yapılmaması konusundaki düşünceleriniz neler?

Maalesef Türkiye sizin de bahsettiğiniz diğer ülkelerin aksine kültür, sanat ve bunların çevresinde gelişen turizme gerekli yatırımı gereken zamanda yapamadı. Batı’yı hiç anlayamadık ve yakalayamadık bu konuda. Bodur kaldık...

İzmir, Bodrum ve İstanbul eğlence hayatı denince ne gibi farklılıklar öne çıkıyor? Sizce elektronik müziğin popülerleşmesi ile her geçen gün sayısı hızla artan mekanların müşteri deneyimine bakış açısı nasıl?

Şehirler arasındaki kültür farklılıklarının veya bir şehrin merkezindeki ile tatil beldelerindeki kitlenin farklı beklentilerinin, ayrıca bu tatil beldelerinin yakın geçmişte geçirdikleri değişimlerin etkilerini farklı şehirlerin eğlence anlayışlarında açıkça gözlemleyebiliyoruz. Bu da hem her şehrin kendine has bir eğlence deneyimi sunmasına, hem de mekanlar ile sanatçılar ve müşteriler arasındaki dinamiklerin değişken olmasına sebep oluyor.

Bugüne kadar Sagopa Kajmer, Yener Çevik, MaNga, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Hale Yıldırım gibi farklı türlerde aktif grup ve sanatçılarla bir araya gelerek başarılı prodüksiyonlara imza attınız. Bu türlerde hakim olan sözlerin duygu ve düşünceleri yönlendirmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce elektronik müzik sözle zenginleştirilebilir mi? Türkçe bunun için uygun bir dil mi?

Bahsettiğiniz şekildeki iş birlikli parçalarımda bana göre en iyi sesleri, en iyi şairler ve vokaller ile birleştirmeye çalışıyorum. Türkçe remikslerimi de o parçalar beni gerçekten etkilediği ve parçanın kendi gidişatı içinde başka bir kapıdan yeni bir yol açmaya yönlendirdiği için üretiyorum.

Her müzik en başta ruha hitap eder, doğru sözlerle ruhun doğru noktalarına dokunulduğunda elbette elektronik müzik de sözle zenginleşip güzelleşebilir. Bunun için her dil uygundur. Örneğin Selda Bağcan parçaları üzerinde bugüne dek en az 10 farklı DJ/prodüktör tarafından çalışılmıştır.

Son zamanlarda düzenlenen büyük çaplı etkinliklere özellikle techno’nun duayen isimleri getiriliyor. Sahil kesimlerinde ve rooftop mekanlarda ise house ve ethnic çalan başarılı sanatçıları dinleyebiliyoruz. Daft Punk, Jamiroquai, The Prodigy gibi efsanevi isimleri Türkiye’de ağırlayan başarılı bir organizatör olarak, sizce Türkiye’deki elektronik müzik akımı yıllar içinde hangi tarza evrilecek?

Elektronik müzik, sanatın en dinamik alanlarından biri. Sanatçıların esinleri ve üretimleri, mekan ve festivallerin programları, dinleyicilerin talepleri, deneyimlerin kapsamları, özetle elektronik müzik sahnesinin her alanındaki değişim gerçekten çok hızlı. Bu bağlamda biz de bu değişimlerin Türkiye’deki eğlence hayatına yansımalarını çok hızlı gözlemleyebiliyoruz. Dünyanın yöneldiği tarzlardan Türkiye de tabii nasibini alıyor.

Ancak bununla sınırlı kalmayarak, özellikle son yıllarda Türkiye’nin kendine özgü kültürünün, buraya performansa veya tatile gelen DJ’lerin müziklerini ciddi şekilde etkileyerek çeşitli akımlar içinde kendi izini bıraktığını da görüyoruz.

30 yılı aşkın bir süredir hem sahne önünde hem de işin mutfağında aktifsiniz. Bugüne kadar edindiğiniz tecrübelerden yola çıkarak, kariyerlerini bu alanda sürdürmek isteyen ve daha yolun başında olan elektronik müzikseverlere neler tavsiye ederdiniz?

Röportajın başında da söylediğim gibi bu müziğe ve bu işe aşk ile bağlansınlar, yılmasınlar, inatçı olsunlar. Kendi talihlerini yaratmak ve kendi yollarını çizmek için cesur olsunlar.

2019 Electronica Festival deneyimini nasıl tanımlarsınız? 2020’de bizleri neler bekliyor?

2019’da Electronica Festival İstanbul ve Çeşme deneyimleri ayrı ayrı muhteşemdi. 16 yılımızda bizimle dans eden tüm katılımcılarımıza tüm festival ekibimiz adına bir kez daha çok teşekkür ederim. Her iki festival için de tüm sene hummalı bir çalışma sürdürerek ikişer günde tüm meyveleri toplamak ve bu deneyimi senelerdir ara vermeksizin binlerce kişiyle paylaşabilmek bize çok büyük haz veriyor.

2020 için şimdilik söyleyebileceklerim ise, Çeşme Electronica’nın yaz tatili ile birleşerek deneyiminizi en üst düzeye çıkaracağı ve İstanbul için bizi yıllardır yalnız bırakmayan sevgili takipçilerimizle büyük bir değişimin müjdesini paylaşacağımız. Şu an için daha fazlasını söylemeden takipte kalmanızı önerebilirim.

14 Aralık’ta Prag 36 Underground'da, 26-29 Ekim tarihleri arasında Antalya Magic Break’te sahne alacaksınız. Önümüzdeki dönemde piyasaya sürmeyi planladığınız bir çalışmanız ya da sahne almayı heyecanla beklediğiniz bir organizasyon var mı?

Avrupa’daki performanslarıma her zamanki yüksek tempoda devam ediyorum. Bu sıralar beni en çok heyecanlandıran sahnelerse Uzakdoğu ve Ortadoğu; bu yıl oraya daha çok konsantre olacağım. Fakat çalmak için en heyecanlı olduğum organizasyonların başında her zaman FG etkinlikleri ve Electronica Festival geliyor tabii.

Birol Giray’ı aşağıdaki linklerden takip edebilirsiniz!
www.birolgiray.com
facebook.com/beegeefg937
instagram.com/birolgiray

#Frekans çalma listemizi Spotify'da takip edin.

Mixmag Türkiye yazarı Seren Sarı'yı takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...