Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
Sanatçılar

Maskenin Ardındakiler: Varteres Durise

Karanlıktan geçmeyen müzik biraz eksiktir

  • RÖPORTAJ: MUSTAFA TOKGÖZ
  • 4 Mayıs 2021

E-posta listemize katılarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.

Varteres Durise, ülkemizin elektronik müzik sahnesinin son yıllardaki en sıra dışı ve gizemli karakterlerinden biri. Bunun ötesinde ürettiği müzikle de büyük heyecan yarattığını rahatlıkla dile getirebiliriz. Maskesinin ardında yer alan müzikal perspektifi ve kendi oluşturduğu rotasıyla beraber ayakları yere sağlam basan ama bir o kadar da yaratıcı bir Varteres Durise ile karşılaşıyoruz. 2018 yılında çıkardığı ilk kısaçalar albümü "Famadihana" ile önemli çalışmalarda imzasını göreceğimiz bir ön gösterim yaptıktan sonra, geçtiğimiz sene yayımladığı ilk uzunçalar albümü "Our Circle Is Vicious" ile daha da güçlü bir müzikal vuruculukla biz dinleyicileri buluşturdu. Kendisini bu olağan dışı dönemde yakalama imkanı bulduk ve Mixmag Türkiye olarak hakkında merak edilenleri sorma fırsatı yakaladık.

Öncelikle röportaj davetimizi geri çevirmediğiniz teşekkür ederiz. Umarız iyisinizdir.

Merhaba, bu güzel davetiniz için asıl ben teşekkür ederim! Her şey yolunda umarım siz de güvende ve sağlıklısınızdır.

Müzik ile ilgili ilk etkileşiminizden ve ben müzik yapmak istiyorum fikrinin oluşma hikayenizden bahsedebilir misiniz?

Çok erken yaşlarda birbirinden farklı janrlar dinleyerek kendimi müziğin içerisinde buldum. Biraz içe dönük bir çocukluk geçirdiğim o yıllarda tek yaptığım skateboarding ve iyi müzikler peşinde koşmaktı. 90’lı yıllar sonu ve 2000’li yıllar başında altın çağlarını yaşayan pasajlarda ve sahaflarda tüm zamanımı müzik dinleyerek, insanlarla müzik üzerine paylaşımlarda bulunarak ve müzik araştırarak geçirdim. Bu sırada asla kullanmayı beceremediğim ve şu an kullanılan DAW’lara göre çok zorlayıcı olan yazılımları eski püskü bir bilgisayar ile didik didik ediyor fakat elle tutulur bir sonuç alamıyordum. Kendimi yeni yeni bulmaya başladığım bu yıllarda ilgim ağırlıklı olarak hardcore ve punk müziklerine doğru kaymaya başlamıştı. 13 yaşındayken dinlediğim müziklerden etkilenerek bas gitar çalmak istediğimi fark ettim ve sonrasında kendimi birçok farklı grupta gitar çalarken bulmaya başladım.

Kendimi müzik ile ifade edebileceğimi iyiden iyiye fark ettiğim andan sonra işler benim için biraz değişmeye başladı. Bir şeyleri müzik ile ifade edebilmek ve değiştirmek istiyordum. Değiştirmek istediğim şey özünde kendimdi. Elektronik müziğin kapılarını iyice aralamaya başladığımda sihirli bir dünyaya doğru yolculuğumun başladığını fark ettim. Elektronik müzikteki sonsuz olasılık ve bir başınalık, milyonlarca doğru içerisinden tek bir doğruyu seçebilme hissi beni oldukça iyi hissettirdi. Böylelikle 2014 gibi kendimi uçsuz bucaksız bir dünyanın içerisinde yolumu ararken buldum ve farklı bir yönümü daha keşfettim.

Peki bu noktada Varteres Durise nasıl ortaya çıktı ve bu oluşturduğunuz konsepti neler şekillendirdi?

Elektronik müziğin uçsuz bucaksız ve sihirli dehlizlerinde kaybolmaya başlarken bu alanda da bir şeyler üretme fikri aklımda canlandı. Bugüne kadar dinlediğim müzikleri elektronik müzik potasında eritmek istiyordum ve bunun için bir türlü eyleme geçemiyordum. Alınan birçok demo ve denemeden sonra bunu başarabileceğimi fark etmeye başladım.

Varteres Durise, 1914 doğumlu gerçek bir insana ait isim ve soy ismi. Soyağacımda yer alan bu kişinin hikayelerini çocukluğumda uzunca bir süre dinledim. Kızını kaybettikten sonra kaybolduğuyla ilgili bir sürü şehir efsanesi ortalıkta dolanıyordu. Bu hikayeler çocukluk döneminde beynime kazınmaya başlamıştı. İlerleyen dönemlerde kendi benliğimi bir kenara kaldırmak ve herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan anonim bir şekilde üretim yapabilmek gibi fikirler zihnimde dolanmaya başlamıştı. Daha sonra bu hikayeleri anımsadım ve Varteres Durise mahlasını alarak elektronik müzik üreterek paylaşmaya başladım.

Varteres Durise mahlasıyla müzik yapmaya başladığınızda hissettikleriniz nelerdi ve dinleyiciye hangi hissiyatları ulaştırmak istediniz?

Aslında dinleyicilerden bugüne kadar herhangi bir beklentim olmadı. Onların da benden olmadığı için karşılıklı çok iyi anlaşıyoruz. Amacım her zaman insanların her bir şarkıya kendi iç dünyalarına göre özel anlamlar yüklemesi oldu. Benim hissettiklerime gelecek olursak, ilk albüm “Famadihana”yı kaydederken genel olarak Madagaskar’daki aynı zamanda albümün ismi de olan bir ritüelden ilham aldım. Bunun dışında Henry Miller ve Georges Perec’i bol bol okuduğum bir dönemden geçiyordum. Bu albümün diğer çalışmalara göre o dönem yaşadığım hayatımın da etkisiyle biraz daha klostrofobik olduğunu söyleyebilirim.

İkinci albüm, “Our Circle is Vicious” kısır döngünün kollarına kendini bırakmanın ve sorunlarla barışık olmanın bilincine erişebilme kurgusu üzerine oluştu. Bu albüm sürecinde özel hayatımdaki problemlerim gerçekten gün yüzüne çıkmaya başlamıştı ve bir kaçış yolu arıyordum. Bu her zamanki gibi müzik oldu.

Covid-19 virüsünün dünyada hayatın işleyişine büyük darbe vurması ve insanların karantinaya girmeleriyle beraber müzik dünyası da bu durumdan negatif bir şekilde etkilendi. Sizin için bu dönem nasıl geçti? Sahnelerden uzak kalmak sizi nasıl etkiledi ve potansiyel üretimlerinize etkisi olacak mıdır?

Bu dönemde günlük rutinlerimde çok fazla değişiklik olmadı. Fakat yine de çok iyi geçtiğini söyleyemem. En sevdiğim aktivitelerim arasında olan amaçsızca yaptığım yürüyüşlerimi bile bazen gerçekleştiremiyorum. Süreç içerisinde devlet tarafından herhangi bir destek alınamaması ve sanki bizler hiç olmamışız gibi davranılması çok üzücü.

İnsanların bir bir öldüğü ve sevdiklerini kaybettiği bu dönemde olayları romantize etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Dış dünyadan çok fazla beslenen biri olarak, yaşayamadığım ve benden alınan bir hayattan dolayı üretimlerimin biraz törpülendiğini de söyleyebilirim. Tüm bu negatif durumları pozitife çevirmek için çok fazla çabalıyorum.

Normal şartlar altında birlikte çalışma fırsatı bulamayacağım birçok sanatçıyla iletişime geçtim. Bu dönemin meyvesi olarak çok güzel işlerin yakında ortaya çıkacağını söyleyebilirim.

İşin sahne kısmına gelecek olursak, müziğimi görsel ve işitsel bir saldırı olarak sunmaktan hoşlanan biriyim ve sahnelerden uzak olmak, insanlarla etkileşim içerisinde olamamak beni fazlasıyla üzüyor.

Müzik dışındaki uğraşlarınız var mı ya da büyük bir keyifle yapmakta olduğunuz uğraşılarınız nelerdir?

Sevdiğim aynı filmleri defalarca izlemek ve her seferinde farklı anlamlar çıkarabilmek gibi sapıkça zevk aldığım bir özelliğim var. Bunun dışında Fransız edebiyatı, video oyunları, mimari ve görsel sanatlar ile ilgileniyorum. Bunlar aynı zamanda üretimlerimi de besleyen alanlar. Eğer müzisyen olmasaydım kendimi ifade etmek isteyebileceğim bir diğer alan görsel sanatlar olabilirdi sanırım. Bunun dışında vegan mutfağıyla ilgili tarifleri denemekten büyük keyif alıyorum.

Gelecekte Varteres Durise cephesinde neler olacak? Dinleyicileri heyecanlandıracak yeni gelişmeler var mı?

Çok yakın bir tarih içerisinde ilk albümüm olan “Famadihana”nın bir remiks versiyonunu yayınlamak üzereyiz. Bu albümde global ve lokal sanatçılar yer alacak. İsimler arasında kesinleşen sanatçılar arasında Contre Ciel (Oiseaux-Tempête), Mondkopf, Öspiel, Taner Yücel ve Vendex var. Son isim ile görüşmelerimiz hala devam ettiği için detaylarından tam olarak bahsedemiyorum ne yazık ki.

Röportajımıza vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Keyifli sohbetiniz için asıl ben teşekkür ederim!

Varteres Durise'nin #YOUCANSTILLLISTEN serimiz için hazırladığı özel miksi aşağıda dinleyebilirsiniz.

#Yeraltı çalma listemizi Spotify'da takip edin.

Röportajı gerçekleştiren editörümüz Mustafa Tokgöz'ü takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...