Çeşitliliğin içinde: Recondite
Recondite, 26-28 Temmuz'da Big Burn İstanbul sahnesinde olacak
26-28 Temmuz tarihleri arasında üçüncü kez düzenlenecek Big Burn İstanbul'un konuklarından biri de Recondite. 2011 yılında kendi plak şirketi Plangent Records'tan çıkardığı üç serilik 'Plangent' teklileriyle profesyonel kariyerine adım atan, beş stüdyo albümü içinde 2014 yılında Innervisions etiketiyle yayımlanan 'Iffy' albümüyle yankı uyandıran Alman sanatçı, çeşitliliğe önem verdiği tarzında ambient, deep house ve techno/acid techno olarak tanımlayabileceğimiz farklı stillere müzik dünyasında yer veriyor. Sanatçıyla Big Burn İstanbul performansı öncesi sohbet etme imkanı bulduk.
Müzik üretmeye ne zaman başladınız? Bugün Recondite’a hayat veren özgün tarzınızın arkasında neler var?
Yaklaşık 13 yıl önce uzunca bir seyahatten döndükten sonra müzik yazma isteğimi hayata geçirmeye karar verdim. Onun öncesinde daha çok müzik toplayıp dinlemek ile ilgileniyordum. Müzik yazmaya karar verdiğimden itibaren keşfettikçe kendimi ne yapmam gerektiği konusunda daha özgüvenli hissetmeye başladım. Bugün Recondite performanslarında da kolaylıkla duyabileceğiniz hiphop, electronica, ambient, klasik ve elektronik müzik alt yapıları bana ilham veriyor.
Canlı performanslarınızda kullandığınız setup’ından biraz bahseder misiniz?
Basit bir setup kullanıyorum. Kompleks setup’lar ile çalışamıyorum. Kişisel olarak görüşüm bu kadar turlarken etrafımda fazlasıyla kablo ve makine olması beni rahat ettirmiyor. Eğer iki veya daha fazla kişi olan bir oluşum olsaydım belki. Ancak bu tempoda tek başıma daha fazla donanıma ihtiyaç duymadan yazılımlar ile canlı bir performans ortaya çıkarabiliyorum.
Müzik teknolojileri her gün gelişiyor. Bu gelişim ile beraber bir çok ürünün de piyasaya çıktığını görüyoruz. Bu kadar fazla teknoloji sizin alım süreçlerinizi nasıl etkiliyor?
Çok fazla ürün aldığımı söyleyemem açık konuşmak gerekirse. Bazen Ableton ürünleri alıyorum. Son olarak da Fab Filter EQ satın aldım.
Performanslarınızda çaldığınız müzik ile gerçek bir bağ kurmak sizin için ne kadar önemli? Bu bağ seyirci ile aranızdaki ilişkiye nasıl yansıyor?
Kendi parçalarımda güçlü ilişkiyi direkt hissettiğimi söyleyebilirim. Parçalarımı yaratırken kişisel bir hikayeden yola çıktığı için direkt olarak o bağı kurabiliyorum. Ancak diğer prodüktörlerin parçalarında bu süreç biraz daha farklı oluyor. İlk önce parçayı senin sevmen, daha sonrasında ise aynı bağı seyirci ile yakalaman gerekiyor. Bu yüzden öncelikli olarak benim başkalarının parçasını içselleştirmem önem teşkil ediyor.
Müziğe erişmenin ve yapmanın bu kadar kolaylaştığı bir dönemde orijinal ve taklit arasındaki çizginin iyice kaybolduğuna tanıklık ediyoruz. Sizce orijinale saygı duymak ve müziğin temellerine sahip çıkmak bu açıdan ne kadar önemli?
Her şey herşeyin bir kopyası aslında. Şu ana kadar yapılan tüm müzikler bir şekilde geçmişten ilham alınarak yapılıyor. Ancak özgün bir prodüksiyon tarzınız olduğu sürece birinin sizi kopyalaması imkansıza yakın. Günün sonunda kalite her zaman kazanıyor.
Sizce kültürel farklılıklar kulüp ve gece hayatı deneyiminin değişmesinde önemli bir rol oynuyor mu? Mesela, çok turlayan biri olarak nerelerde performans göstereceğinizi önceden araştırıp, ona göre farklı setler hazırlıyor musunuz?
Yaptığım işin en heyecan verici kısmının bu olduğunu düşünüyorum. Her ülke size farklı bir deneyim sunuyor. Havaalanında ilk karşılaştığınız personalden yemeklere kadar her performans farklı bir kapı açıyor. Bu farklılıklara göre hareket etmeyi zamanla öğreniyorsunuz. Bu da gerçekten ufkunuzu genişletiyor. Müzisyen olarak dünyayı turlayabildiğim için gerçekten minnettarım.
Awakenings Festival’deki performansınız biraz önce sona erdi. Neler söylemek istersiniz?
Açıkçası dünyanın en profesyonel tekno festivallerinden biri. Altyapısı, organizasyonu, prodüksiyonu ve sanatçı programıyla çok güçlü bir yapı. Çıtayı her yıl daha da yükseğe çıkarıyorlar. Burada bu kadar kişinin önünde performans sergilemek muhteşem bir deneyimdi.
Bu ayın sonunda Big Burn İstanbul’da performansınız olacak. Uzun zamandır Türkiye’ye gelmiyorsunuz. Buradaki müzikseverlere neler söylemek istersiniz?
Evet, uzunca bir süredir Türkiye’de performans sergilememiştim. Bu yüzden benim açımdan da çok özel bir şov olacak. Daha önce hiç çalmadığım bir çok parçamı Big Burn’de test etmek istiyorum. İstanbul’da her zaman iyi vakit geçirdim, tekrarlamak için sabırsızlanıyorum.
Recondite, 26-28 Temmuz 2019 tarihleri arasında Big Burn İstanbul sahnesinde olacak. Etkinlik biletlerini bu bağlantıdan satın alabilirsiniz.
İlginizi çekebilir:
Big Burn İstanbul 3 günlük festival deneyimi ile geri dönüyor
Fransız deha N'to, Big Burn İstanbul'da Türkiye'deki dinleyicileriyle buluşmaya hazırlanıyor
Be Svendsen 'Between A Smile And A Tear' albümünden dördüncü teklisini çıkardı
Big Burn Istanbul'a özel hazırladığımız Spotify listemizi takip edin.